"Yavaş Tükürüğün, Sakala Zararı Vardır !?"
Seçim öncesinde "Altılı Masa " liderleri defalarca toplandılar, binlerce karar aldılar ve harfiyyen de bunları uyguladılar değil mi? Peki, sonuç ne oldu!? "Sıfıra sıfır, elde var sıfır" oldu değil mi? Her zaman olduğu gibi, bu '14 Mayıs' seçimlerinde de, iktidar sahibi ve devletin bütün imkânlarıyla seçime giren sayın R. T. Erdoğan, yine bildiği duayı okudu, yine ortamı gerdi, yine suçlayıcı ve aşağılayıcı dilini kullanarak, yine montaj videolarla toplumu ikiye bölerek seçimlerden yine önde çıkmayı başardı!..
Bakınız, 18 Mayıs günü Sözcü TV'deki Can Coşkun'un "4x4 Programına" çıkan sayın Uğur Dündar, bir soru üzerine, elinde yeni tip Nüfus Kimlik Kartını sallayarak, çok sert bir konuşma yaptı!.. Sayın Dündar aynen şunları söyledi: ".Babam rahmetli bu kimliğin namusu ve şerefi uğruna, bacağında iki mermiyle mezara gitti!.. Balkan, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşlarında da bu kimliğin şerefi ve namusu uğruna yüz binlerce insanımız şehit oldular, sakat kaldılar!.. Bugün de bu kutsal toprakları ve ülkemizin en güzel manzaralı yerlerindeki en güzel konutları yine bugünkü iktidardakiler, sadece '400 Bin Dolara' ne idiğü belirsiz yabancılara-Araplara sattılar!.. Bunu yapan sayın Kemal Kılıçdaroğlu değildi!.. Bunun hesabını vermesi gereken başımızdaki iktidar sahipleri, şimdi çıkmışlar hesap soruyorlar!.. Bu konuda hiçbir dahli olmayan Kılıçdaroğlu'nu teröristlikle, Fetöcülükle, PKK ile işbirliği yapmakla suçluyorlar!.. Bizi hiç kimse sakın ola ki 'Aptal' yerine koymasın!.. İşte bizim Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olarak, bu kimlik kartlarımızda aziz şehitlerimizin kanları var, 'üç-otuz kuruşa' bunları nasıl yabancılara satarsın sen!?" diye köpürdü.
İşte, muhalefet partilerinin bu seçimlerde biraz öfkeyle işleyecekleri en önemli konulardan biri buydu!.. Ama onlar; "Boş tencere, çocuklar yatağa aç girmesin, depremzedeler." diye diye, bir de bunları çok efendice ve yumuşak bir dille anlattılar, başarılı olamadılar!.. Çünkü bir ata sözümüzün dediği gibi; "Yavaş tükürüğün sakala zararı vardır!.." Tükürüğü biraz sert çıkartacaksın ki, kendi sakal ve bıyığına yapışacağına, tam da istediğin gibi, karşındakinin suratına yapışmasını sağlayacaksın!..
Daha önceden olduğu gibi, bu seçimde de iktidardakiler sık sık gündem değiştirip, ülkedeki enflasyon, pahalılık, işsizlik ve yapılan yönetim hataları yerine, muhalefetin bunlarla uğraşmaları sağlandı, muhalefet de bunları yine yuttu!.. Kendileri ise ülke güvenliği-bekâsı-milliyetçilik konularını ısrarla işleyip, yine milleti korkuttular, kendilerine muhtaç gibi göstermeyi yine başardılar!.. Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanamasa da Meclis çoğunluğu yine onlardan oluştu. Yani, onca muhalefet lideri bence yine başarısız oldular!..
Bunları görünce 1980'li yılları hatırladım yine. Merhum Özal da, tıpkı sayın Erdoğan gibi hiç lâfını sakınmaz, ağzına geleni söylerdi. Zamanın muhalefet lideri merhum Erdal İnönü ile çok kavga ettiler!.. O da sayın Kılıçdaroğlu gibi ağır başlı ve efendi muhalefet yapardı. Bir gün Özal dedi ki; "Sen benimle asla uğraşamazsın sayın İnönü; sen çocukluğunda avluya bile Özel Kalem Müdürünüzle çıkardın, ben ise arkadaşlarımın dolaplarından yiyeceklerini çalardım!.." Bir başka gün, çok edep dışı hitap etmiş ve aynen şöyle demişti: "Sayın İnönü, sen benimle değil de, benim 'Küçük Turgut' ile uğraş, olur mu, ancak onun hakkından gelirsin sen!.." demişti.
Neyse, Sözcü TV'deki konuşmasıyla, sayın Uğur Dündar herhalde bizim efendi muhalefet partilerine biraz yol gösterip, önümüzdeki seçimde nasıl bir yol izlemeleri gerektiği konusunda, umarım biraz faydalı olmuştur!.. Şimdilik bizler, bu ülkede sözün bittiği yerdeyiz de, bundan sonrası muhalefet liderlerine kalmıştır artık!.. Sakin KOŞAR.