Yeni genç neslimize, eskiden olduğu gibi okullarında 'Yakın Tarihimiz' pek okutulmadığı için, bu neslimize yardımcı olacak eski aile yapıları da pek kalmadığı için, maalesef yeni genç neslimiz yakın siyasi tarihimizle ilgili yeterli bilgilere sahip değiller. Şimdi sizlere bir film şeridi gibi, 1946 yılında Demokrasiye geçtiğimiz yıldan bu yana, siyasi geçmişimizde halkın nelerle kandırıldığını, bizim aziz halkımızın da araştırma zahmetine pek katlanmadan kabul ettiği 'Büyük Yalanları' gözünüzün önünden geçireceğim, sessiz olun ve lütfen izleyiniz.
---Yıl 1950 ve sonrası. Yeni genel seçimler yapılmış, DP tek başına iktidar olmuş, Atatürk ve İsmet İnönü'nün 'Kurtuluş Savaşı' arkadaşı merhum Celal Bayar Cumhurbaşkanı, merhum Menderes de Başbakan!.. 1954 genel seçimleri öncesi CHP ve muhalefetin lideri İnönü için, ona siyaseten çok kızdıkları DP'liler dediler ki; "İsmet İnönü asker kaçağıdır, bu suçtan ötürü yargılanmalıdır!.."
Belki de o güne kadar siyaseten bu ülke insanlarının duydukları en saçma suçlama buydu!.. Ama milletimizin çoğu buna inanmıştı, iyi mi? Gittiği yerde kendisine bağırıyorlar; "Sen bir asker kaçağısın, vatan hainisin, yargılanmalısın!" diyorlardı, ya buna ne dersiniz!? Önceleri herkes gibi İnönü de bunlara gülüp geçmiş, hiç dikkate bile almamıştı, ama aradan geçen zamanda bu yalanın tuttuğunu, halkın buna iyice inandığını görüp, büyük hayal kırıklığına uğramışlar, tarihe de not düşülmüştü. Hitler'in sağ kolu yalan makinesi 'Goebbels'in "Büyük Yalan" taktiği burada da tutmuştu... Ne hikmettense, eski dava arkadaşları Celal Bayar da bir gün çıkıp; "Ulan ne asker kaçağı, bu ülkeyi biz İsmet Paşa ile beraberce kurtardık!" dememişti, bu kuyruklu ve kasıtlı yalanı hep duymazlıktan gelmişti, iyi mi?..
---Yıl 1965 ve sonrası. DP'nin devamı olduğunu söyleyen 'Adalet Partisi (AP)' tek başına iktidara geldi. Başbakan Süleyman Demirel her yerde "Barajlar Kralı" diye anılıyor, her yere hızla elektrik götürülüyordu. 1971 ekonomik krizi sonrası ülkenin '70 Cente Muhtaç' hale geldiğini bizzat Demirel söylemişti!.. 'Barajlar Kralı' diye anılmasına rağmen, her yerde elektrik kesintileri çok can sıkmaya başlamış, gazeteciler de Demirel'e gidip bu işin sonunun nereye varacağını sormuşlardı? İşte o 'Barajlar Kralı' ne demişti biliyor musunuz; "Önümüzdeki günlerde bu kesintilere bir son vereceğiz, çünkü biz bu Kış aylarında Bulgaristan'dan elektrik alıyoruz, Yaz aylarında da Bulgaristan'dan ithal edeceğiz!" demiş, halkımız da bu basiretsizliği çılgınca alkışlamıştı!.. Çünkü onlar; "Kışın Bulgaristan'dan elektrik alacağız, Yazın da biz onlara satacağız!" diye anlamışlar, bu 'Barajlar Kralına' desteğe devam etmişlerdi.
---12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası demokrasiye geçilirken, kapatılan partilerin yerine yenileri kurulmuştu. Sağcı ve muhafazakâr parti olarak Evren'in de desteklediği "Horoz Partisi" kuruldu. Liberal ekonomiyi destekleyen 'Anavatan Partisi' Turgut Özal tarafından, CHP'nin yerine de 'Halkçı Parti' Necdet Calp tarafından kuruldu. Özal, bütün devlet fabrikalarını paşalar gibi satıp, özelleştireceğini söylerken, her programda "SATTIRMAM!" diye bağıran Necdet Calp seçimi kaybetti, Evren'e rağmen, Özal tek başına iktidara geldi, çoğu devlet fabrikalarını da dediği gibi sattı, geçici bir rahatlıktan sonra, geri kalanlarını da satan AKP bu satışları tamamladı, şimdi devletin elinde-avucunda bir tek kuruluşu kalmadı!..
Bugün yıl 2023. Dış borcumuz 500 Milyar Dolara dayanmış, hazinemiz tamtakır, iç borcun tamamını bilen yok, devlet imkânlarıyla saltanat devam ediyor, halk borç içinde ve yetersiz maaşlarıyla pazardan meyve ve sebzeleri artık 'Kiloyla' değil, 'Tet Tek' alır hale getirildi. Yine bir seçim arifesindeyiz, bunları bilmeyen genç neslimize bir daha hatırlatayım dedim. Sürç-ü lisan eyledimse eğer, tarafınızdan affola. Sakin KOŞAR.