Defalarca yazdık; biz siyasi köşe yazarlarının dillerinde tüy bitti, tuşlara basan ellerinde nasırlar oluştu!.. Yıllar öncesinden alışık olduğumuz, seçimler öncesinde parti liderlerinin ve adayların TV'lere çıkarak, orada rakipleriyle tartışmalarını beyhude bekledik!.. Başımızdaki 21 yıllık siyasi yöneticiler yüzünden bu beklentilerimiz hep hiçe sayıldı!.. Neden çıkmıyorsunuz TV'lere, niye rakiplerinizle orada tartışmıyorsunuz, çekindiğiniz bir şeyler mi var!? Onları küçümsüyor musunuz, yoksa onlardan korkuyor musunuz!?
Geçtiğimiz dönemlerde bazı muhalefet liderleri bu istekleri dile getirdiler, iktidara meydan okudular, duvarlardan ses geldi, iktidar cenahından hiçbir yanıt duyamadık!.. Ama, şimdi seçim çalışmaları başladığı günden beri, o muhalefet liderlerinden de bir istek, bir çağrı, bir meydan okuma duyamadık!.. Peki, size ne oldu beyler!? Ayrı ayrı yerlerde, ayrı topluluklara aklınıza geleni söylüyorsunuz, bazen suçluyorsunuz, bazen de meydan okuyorsunuz!.. Neden bunları herkesin önünde, TV ekranlarında eski değerli liderlerimiz gibi tartışmıyorsunuz!? Herkes kimin haklı, kimin haksız olduğunu, kimin doğru-kimin yalan söylediğini o beyaz ekranda, birbirlerinin yüzlerine karşı söylese ya!..
Siz böyle devam ettikçe, halkımız yeterince bilgi sahibi, sağlıklı görüş sahibi olamıyor, bunun sebebi de tüm mevcut liderlerdir!.. Neden bir çözüm bulup da, neden birbirinizi ikna edip de ekranlara, halkın karşısına çıkmıyorsunuz!? Hep örnek aldığımız, onlar gibi olmaya çalıştığımız, onların kurdukları "BM, NATO, CENTO, AB" kuruluşlarına girmek için ne taklalar attığımızı unuttuk mu!? İşte o ülkelerin tümündeki her seçimde, o ülkelerin siyasi liderleri gönüllü olarak ve defalarca TV'lerine çıkıp, çatır çatır tartışıyorlar, halk da o liderlerin notunu orada veriyor, sandıklara gidince de oradaki duruma göre oylarını veriyorlar, ortaya çok sağlıklı ülke yönetimleri böyle çıkıyor!..
Bence artık Sivil Toplum Örgütlerimiz bunu görev edinmeli, yurt sathında "İmza Kampanyası" başlatıp, bu ekranlardan kaçışa artık bir 'DUR!' demelidirler. Geç kalındı ama, hâlâ bunu yapmak mümkündür!.. Herkesin bunu bir daha düşünmesini istiyoruz!..
Efendim; seçim günü yaklaştıkça, bazı partilere saldırılar da artmaya başladı. Kimisi mezarlıkta, kimisi türbelerde, kimisi seçim bürolarına, kimisi partilerin İl-İlçe Binalarına saldırıyor, yakalananlara da caydırıcı cezalar verilemediği için, ertesi günü yenileriyle karşılaşıyoruz, yeter ama yahu!.. Bu durum, bir demokratik-laik-hukuk devleti olan güzel ülkemize çok zarar veriyor, ileride olabilecek çok can sıkıcı olaylara bir ortam hazırlıyor!.. Hiç kimse bundan nemalanmaya, faydalanmaya kalkışmasın!.. Geçmişte de bunların benzerini yapanların başlarına gelenleri bir düşününüz? Hepsi de bir şekilde cezalarını çektiler ve siyaset sahnesinden toz olup gittiler, bugün hiç birisinin esamisi bile okunmuyor!..
Bu ülke öyle kolay kurulmadı arkadaşlar!.. Küçücük menfaatleri uğruna, bir kısım cahil-cühela kısmının eline bırakılacak bir ülkemiz yok bizim!.. Artık herkes aklını başına alsın, geçmişi düşünerek biraz hizaya gelsinler artık!.. Geçende biri çıkmış, Adıyaman'a seçim çalışmasına giden CHP konvoyundaki bir aracın arkasını hiddetle tekmeliyordu!.. Baktıkça sadece acı acı güldüm o adamın bu rezil haline!.. Sonra da oturup; "Herhalde tekmeyi yiyen o araç akıllanmıştır, korkmuştur, bu adamın istediği partiye oyunu verir gari" dedim ve yine güldüm!.. Biri çıkmış, mezarlıkta 'Fatiha Suresi' okuyan Bay Kemal'e bağırıyordu; "Sen Fatiha okumasını nereden bileceksin ki, ne işin var burada!?" diyordu. Ulan kiralanmış cahil dallama, sana ne elin sureyi okuyup-okuyamamasından!? Sen Osmanlının son Şeyhülislâmı, Atatürk'e idam fermanı yazan ve Mısır'a kaçan 'Mustafa Sabri Efendi' misin birader!? Mezarlıklar babanızın malı mı? Hadi çıkıp da iktidar büyüklerimiz, bunlara da; "Terörist, Fetöcü, Vatan Haini, Din Düşmanı" deseler ya!? Kim bilir, belki kuytu bir köşede eline 200 TL harçlık verip, bir seccade filân da hediye etmişlerdir, ne bileyim ben!?
Bugün de veda ederken, sakın TV'de liderlerin açıkoturuma katılmalarını unuttum zannetmeyin ha!? Israrla bunu istiyoruz, bu da böyle biline!.. Sakin KOŞAR.