Amerika'daki "Başkanlık Seçimleri" öncesinde, Cumhuriyetçi Aday Donald Trump, Demokrat Aday Hillary Clinton ile çekişirken, 11 Ağustos 2016 tarihinde Florida Eyaleti'ndeki seçim konuşmasında aynen şunları söylemişti: "...Dünyanın başına belâ olan IŞİD Terör Örgütünü, o zamanın Demokrat Parti Başkanı Barack Obama kurdu, yardımcılığını da ezik Hillary Clinton yapmıştı" dedi...
Bu sözü rastgele, 'lâf olsun torba dolsun' diye herhangi biri söylemiyordu; 2016 yılı sonu seçimlerinde 'ABD Başkanı' seçilen biri söylüyordu... Yani, bir seçim sayesinde yine dünya bir gerçeği daha, yine aynı ülkenin bir başka siyasetçisinden, yani işin tam göbeğinden öğreniyordu!.. Tabii, o günlerde ABD ile kötü olmak istemeyen hiç kimse, hatta o meşhur Avrupa'nın bu konuda kendisine toz kondurmayan, burunlarından bu konuda asla 'kıl aldırmayan' o meşhur 'Aslan Demokrat Ülkeleri' bile bu açıklamaya sessiz kalmışlardı!.. İşte bugün herkes bunun ceremesini kanlarıyla ve canlarıyla ödüyorlar!.. Yine eski Başkan Donald Trump'a göre; bu kanlı örgütü 'Katar Devleti' marifetiyle kurdurup, finansmanını da hep beraber sağladıklarını iddia etmişti...
Peki bunlara inanmamız gerekir mi? İyi de, bu olay ABD'nin ilk şerliği, mazlum ülkelere ilk kötülüğü değil, niye inanmayalım ki!? Başımızdaki 40 yıllık PKK Terör belâsı nereden besleniyor!? Kaç defa bunlara yardım ederken, ABD suçüstü yakalanmadı mı!? !rak'a 2003 yılında saldıran, Saddam'ı deviren kimdi!? Suriye'de ABD'nin ne işi vardı da, PKK'nın uzantısı olan PYD ve YPG terör örgütlerini kurup da besleyen yine bunlar değil mi!? Veee çok yüz ve destek verdikleri 'Çocuk Katili İsrail' iyice zıvanadan çıkınca, artık akılları başlarına geldi de, bugünlerde Gazze'deki insanlık suçu savaşı durdurmalarını istemeye başladılar!.. Peki, bu isteklerinde samimiler mi? Ben hiç sanmıyorum!.. Dünyaya biraz şirin görünmek için böyle davranıyorlar; hiç 'huylu huyundan, domuz yer deşmekten' vazgeçer mi !?
Kurtarıcımız ve kurucumuz Yüce Atatürk ve sonrasındaki 'İnönü Döneminde' ülkemiz Türkiye çok rahattı!.. Eğitimine 'Köy Enstitüleri' ile devam ediyor, sanayi ve tarımda gelişiyor, çağın ve teknolojinin gereği olan yatırımları yapıyor, komşu devletlerle -hatta bir numaralı düşmanımız Yunanistan- ile bile çok iyi ilişkilerimiz gelişiyordu!.. Bu sayede bizler 1939-1945 arasında çıkan II. Dünya Savaşı'nda bile burnumuz kanamadan çıkmayı başarmıştık!.. Ama demokrasiye geçilip de, tek başına iktidara gelen DP'nin illâ ABD ile ilişkileri geliştirme ve aşırı şekilde "NATO'ya Girme" hevesi yüzünden, işte bu Emperyalist ABD bizim kanımıza kadar girdi, bütün çağdaş gelişmelerimiz durdu, oradan gelen zamanı geçmiş yardımlar yüzünden üretimimiz durdu, işte o tarihten beri şaşkın ördekler gibi geri geri yüzmeye başladık!.. 'Tam Bağımsız' bir devlet iken, ABD'ye tam göbeğimizden 'Bağımlı' hale getirildik!..
Önce Köy Enstitüleri kapatıldı, sonra uçak-araba-gemi-silâh üretimlerimizi durdurdular, tarımı ihmal edip, sanki marifetmiş gibi 'İthalât' huyumuz depreştirildi, hayvancılığımız öldürüldü, bugünkü 'Çaptan Düşen Ülkeler Ligine' düşmemizin yegane sebepleri bunlardır dostlar!.. Ödeyemeyeceğimiz kadar dış borç, ilâçtan gıdaya, otomobilden uçağa ve çağımızın dijital kullanım araçlarına kadar, her şeyi almak için 'Elin Adamlarının Ellerine' bakar hale getirildik!.. Atatürk'ün vasiyeti olan "6 İlkeyi" unuttuk, vasiyeti NUTUK'u okumayı bıraktık, en önemli beklentisi olan 'Tarım Reformunu' asla yapamadık, kendi elleriyle kurduğu partiyi de tam 74 yıldır, asla tek başına iktidara getirmedik, kulağımıza üflenen yalanlara inanmak hep işimize ve kolayımıza geldi ve bugünkü rezalet halimiz hep bunların eseridir!..
Önümüzdeki günlerde bilmem kaçıncı bir seçime daha gidiyoruz; bakalım bu sefer ne olacak!? Akıllar başlara gelecek mi, bu sefer Ata vasiyetleri hatırlanacak da, bu ülkenin nasıl zorluklarla kurulduğu hiç düşünülecek mi!? Sakin KOŞAR...