Bu yazı 03 Nisan 2023, Pazartesi günü yazıldı, seçime de tam 41 gün kaldı!.. Partiler daha kendilerinden 'Milletvekili Adayı' olacak isimleri belirlemediler (09 Nisan'da belli olacak) ama, YSK 'Cumhurbaşkanı Adayı' olacak dört ismi, oy pusulasında yer alacakları kuralarını da çekerek belirledi. Şurada seçime sayılı günler kaldı.
Ama sizler, bu seçimde olması gereken heyecan ve enerjiyi görüyor musunuz? Bu dört Cumhurbaşkanı Adayının bir gün olsun bir TV ekranına çıkıp da, orada 'Dörtlü Açık Oturum' yaptıklarına şahit oldunuz mu? Ya da, birbirlerine ısrarla böyle bir oturum için davette bulunduklarını veya 'Hodri Meydan' diyerek rest çektiklerini gördünüz mü!? Maşallah, hepsi de hayatlarından memnun, müsait buldukları ekranlara tek başlarına çıkıp, atıp-savurup, hiçbir itiraz eden de olmadığı için, oralardan muzaffer birer komutan edalarıyla ayrılıyorlar!.. Demokratik, özgür bir hukuk devletine yakışıyor mu bunlar!? Gençler pek bilmezler ama; 1974, 1980, 1989, 1999 ve 2002 genel seçimleri nasıl heyecanlı, nasıl enerji doluydu!? Her Lider ve her adaylar açıkoturumlarda tartışır, bilgi-beceri-yeteneğini ortaya sererdi!..
Hep örnek aldığımız 'Batı Ülkelerinde' yapılan seçimleri gördünüz, izlediniz mi? Israrla aralarına girmeye çabaladığımız AB Ülkeleri seçimleri nasıl yapılıyor? Bütün adaylar rakipleriyle günlerce, aylarca halk önünde tartışıyor, kendilerine göre çözüm yollarını seçmenlerine anlatıyorlar, sandığa giden tüm insanlar da, o tartışmalarda yeterli-bilgili-yetenekli buldukları adaylara oylarını veriyorlar!.. İşte özgür ifadeyle yapılan seçimler böyle olur!.. Bunun için o ülkeler kalkınmış, gelişmiş, yöneticileri hesap verir, hata yapmamaya özen gösterir ve seçildikleri sürece de oylarını aldıkları seçmenleri için çalışırlar. Ya bizdeki seçimler nasıl; 'sekiz bilinmeyenli denklem gibi' gidip bilinmezliğe-karanlığa oylarımızı atıp da geliyoruz işte!..
Son yıllarda yapılan en büyük eksikliklerden biri de, "Üye veya Delege Bazında Önseçim" alışkanlığından tüm partilerin vazgeçmiş olmasıdır!.. Arada bazı partiler 'Temayül Yoklaması' adı altında, 'yarım elma-gönül alma' yoklamaları yapıp, sandıkları da açmadan Genel Merkezlerine gönderiyorlar!.. Ne bilelim onların bakılıp-sayılıp da, adayların öyle belirlendiğini? Dedim ya, sekiz bilinmeyenli denklem işte!..
Böyle olunca ne oluyor? Bütün adayları Genel Merkez Yönetimi belirleyip, parti üyesi seçmenlerine tepeden emir veriyor; "Benim seçtiğim adaya oy vereceksin arkadaş!.." Allahaşkına bunun neresi demokrasi, neresi özgür düşünce ve neresi parti üyelerine saygı!? Bu yetmezmiş gibi, bir de bazı İllerde, bizim İlimiz Nüfusuyla hiçbir alâkası olmayan adayı getirip; "Bu bizim için çok önemli biri, bunu seçeceksiniz!" deyip, liste başlarına 'Kontenjan Adayları' koyuyorlar!.. Yeter ama yahu, bu seçimlerde illâ Genel Merkez olarak sizin dedikleriniz seçilecekse, bizi sandıklara kadar yorup da, niye 'Gizli Oy' verdireyim diye uğraştırıyorsunuz ki !? Bizi yormayın, bunları oy oranlarınız kadarıyla, 'Memur Atar Gibi' Merkezden atayıp, rahatınıza bakın yahu!.. Yazık değil mi parti örgütlerinde bunca görev yapan, bunca uğraşan insanlarımıza!..
Neyse, bu konuda çok doluyum dostlar, şu yapılanlardan bir gün elim de, ağzım da eskiyecek ama, bizimkiler bir türlü düzelmeyecekler, Kurucumuz Atatürk'ün vasiyeti olan 'Batı Medeniyetini' bize yaşatmayacaklar gibi görünüyor?
Yazımızı Cahit Sıtkı Tarancı'nın 1936'da İlkbahar'da yazdığı 'Yaşamak' şiiriyle bitirelim:
"Yaşamak. Bu bahçe/ Her çiçek başka açar/ Değişir saniyede/ Bakarsın, dalda kuşlar!..// Havuzdaki akisler/ Kâh zulmet olur/ kâh nur/ Rüzgâr daima eser/ Durmadan yağar yağmur!.." Sakin KOŞAR.