Hâlâ sınırlarını bilemediğimiz bu koca Evrenin ve tüm canlıların yaratıcısı olan Tanrı'nın, biz ölümlü insanlara verdiği ilk emri olan "OKU !.." direktifinin anlam ve önemini herhalde herkes öğrenmiş olmalıdır ?.. Şu anda dünyanın en önemli 4 Dininin, 4 de yazılı kitabı vardır; 'Kur'an-ı Kerim, İncil, Tevrat ve Zebur!..' Hepsi de birbirleri için kutsal kabul edilir, hepsinin Peygamber ve Kitabına saygılıdırlar!..
İnsanların yazıyı bulmaları, bize öğretilen tarih bilgilerinde '4.500 yıl' kadar önceye dayanıyordu... Yer olarak Mısır ve yazının adı da 'Hiyeroglif' denilen, tabletler üzerindeki çivi yazılarıydı... Ama dünya üzerindeki bazı yeni bulgularla, bu tür yazıların tarihinin '8.000 Yıl' öncelerine dayandığı iddiaları var, tarihçiler hâlâ tartışıyorlar, bakalım sonucu ne olacak?..
Efendim, bir şeyin okunabilmesi için, önce onların 'Yazılmış' olması gereklidir!.. Onun için, eğitim ve bilimin temeli olan 'Okuma-Yazma' konusu, sürekli gelişen insan yaşamının ilk "Olmazsa-Olmazı" durumundadır!.. Dünyanın her yerindeki insanlar için 'İletişim-Konuşma-Anlaşma' o kadar önemlidir ki; bugün yeryüzündeki çeşit çeşit konuşma ve yazı dilleri de, hep bu ihtiyaçtan dolayı var olmuştur!.. Bazı zorlukları olsa da, aslında bu çeşitlilik, dildeki ve yazıdaki çeşitliliği-rengi-ahengi arttırmakta, ortaya harika bir mozaik çıkmasına sebep olmaktadır!..
Dünyada en çok konuşulan diller sıralaması şöyledir: İngilizce (1 Milyar 132 Milyon), Mandarin Çincesi (1 Milyar 117 Milyon), Hintçe (615 Milyon), İspanyolca (514 Milyon), Fransızca, Arapça, Bengulce, Portekizce, Rusça, Urduca... Bizim Türkçe ise; dünyada 17. sırada olup, 100 Milyon civarında konuşulmaktadır... ( Bunlar İnternet Bilgileridir...)
Bizim Anadolu'da daha 13. Yüzyılda başlamış olan 'dil-kültür-sanat' değişimi, ortaya 'Hz. Mevlâna, Yunus Emre, Nasrettin Hoca, Karacaoğlan...' gibi unutulmaz insanlarımızı yaratmıştı!.. Ama 'Osmanlı Devleti' çağa ayak uyduramadığı, Avrupa'daki gelişmeleri yakından takip etmeyip, "Çağdaş Eğitime ve Bilime" hiç önem vermeyip, dini baskıları hep önde tutarak, İstanbul'u fethederek, 'Çağı Değiştiren' atası Fatih Sultan Mehmet'in yaptıklarına hayallerine bile ayak uydurmasını bilememiştir!.. Bugün eğitimimizin, dilimizin, sanatımızın, ekonomimizin ve hatta sporumuzun yerlerde sürünmesi, o günlerin büyük ihmallerinin sonucudur!..
Size küçük bir örnek vereyim: Elin Avrupalıları, daha taa 1492 yıllarında Okyanusları aşarak, yeni Kıtalar keşfederken, bizim çok ünlü Padişahlarımız Yavuz Sultan Selim ve onun 'Muhteşem Süleyman' denilen oğlu Kanuni Sultan Süleyman, hâlâ Anadolu etrafındaki yerleri atadan kalma alışkanlıklarla ve silâh gücüyle zapt etmeye çalışıyor, Akdeniz'in öte tarafını bile gözleri görmüyordu!.. Düşünün, Matbaa bile bize, icat edilişinden tam "300 Yıl" sonra gelebilmişti, yani 1726 yılında, hatırladınız mı!?
Ne diyordu Koca Yunus Emre; "İlim, ilim bilmektir/ İlim kendin bilmektir/ Sen kendini bilmezsin/ Ya nice okumaktır!?// Okumaktan murad ne/ Kişi hakkı bilmektir/ Çün okudun bilmezsin/ Ha bir kuru ekmektir!..// 'Okudum, bildim' deme/ 'Çok tâat kıldım' deme/ Eğer Hak bilmez isen/ Abes yere yelmektir!.."
Eğitime önem vermeyip, çağa da ayak uyduramayan Osmanlı, sonuçta 1919'da işgale uğradı!.. İyi ki ordusunun içinde Mustafa Kemal Atatürk ve silâh arkadaşları gibi çok okuyan, aydın subaylar vardı da, 'Kurtuluş Savaşı' sonrası bugünkü topraklarımız üzerinde hayatiyetimize devam ediyoruz!.. Ama ne yazık ki, zaman zaman aramızdan bazıları çıkıp, o kurtarıcı ve kurucularımıza bile hakaret edenlere, okul bahçelerimizdeki büstlerine baltalarla ve cahilce saldıranlara rastlıyoruz!.. Neden !? Okumayan, tarihini bilmeyen bu tür 'Yaratıklardan' başka ne beklenirdi ki!? Şimdilerde farklı mıyız? İlçemizin nüfusu 60 Bin, İlçemizin tek gazetesi 'Demeç'i kaç kişi okuyor, kaç insanımız bu gazetemize 'Abone' acaba? Sakin KOŞAR...