Belki hatırlayanlarınız vardır; 1995 yılında yapılan 20. Dönem Milletvekili seçimlerinde, Afyonkarahisar'dan DSP Milletvekili adayı olmak isteyen Kubilay Uygun'a, parti kurmayları şiddetle karşı çıkarken, merhum Ecevit, bu kişinin eski ülkücülerden olduğu ve Afyon'da MHP oylarını alabileceğini düşünerek, onu illâ aday yapmış, sonuçta da düşündüğü gibi MHP oylarını DSP'ye taşıyarak milletvekili olmuştu.
Kubilay Uygun, 1960 askeri darbesi sonrasında Yassıada'da yargılanan bir DP Milletvekilinin oğlu idi. Sağ düşünceliydi ama, o günlerde sosyaldemakratlara heveslenmiş, Ecevit de onu kırmamıştı. Ancak, birkaç yıl içinde yeniden sağcı damarı tuttu, defalarca DSP- DYP-ANAP-MHP parti rozetlerini taktı, bir hafta içinde 7 parti değiştirdiği rivayet edilir oldu. Başta kendi annesi olmak üzere, çoğu kimseden tepki gördü, ama o huyundan hiç vazgeçmedi, resmi Meclis Tutanaklarına bile namı "Fırıldak Kubilay" olarak geçti, Başbakan Yıldırım Akbulut'tan sonra, onun da birçok fıkraları dilden dile dolaşmaya başladı.
Fıkralardan biri şöyleydi: Bir sabah erkenden Kubilay Uygun evinden ayrılırken, eşine bağırmış; "Bugün bütün gün boyunca parti merkezindeyim, beni oradan ararsın!" deyince, karısı hemen; "İyi ama, ben seni hangi partinin genel merkezinden arayacağım, her gün parti değiştiriyorsun ya?" demiş. Bu soruya bozulan Kubilay Uygun; "Yahu cep telefonum yanımda ya, beni oradan ararsın, sana hangi parti genel merkezinde olduğumu söylerim canım, hadi eyvallah!" deyip ayrılmış. Bu siyasetçimizi 2016 yılında bir kalp krizi sonunda kaybettik, bazı iddialara göre intihar ettiği de söylenmişti ya, Allah rahmet eyleye.
Daha sonra bir Mehmet Ali Çelebi büyüğümüz türedi. Atatürkçü bir Teğmenken, 'Ergenekon Davası' sanığı olarak yargılanıp, hapse girdi. CHP ve Bay Kemal buna sahip çıktı, önceki seçimlerde İzmir CHP Milletvekili olmasını sağladı. İki yıl sonra parti yönetimlerine giremediği için küstü ve istifa ederek CHP küskünü Muharrem İnce'nin Memleket Partisi'ne gitti. Orada da tek durmadı, daha bu partiden ayrılmadan önce, tam 11 partiyle görüşüp, en sonunda kapağı AKP'ye attı!.. Şimdilerde yine milletvekili mi, siyasete devam ediyor mu, vallahi ben bilmiyorum, hiç ilgilenmiyorum da!..
Dün de (yani 22 Mayıs günü) başımıza bir Sinan Oğan meselesi çıktı!.. Ata İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı yapılmış, ilk turda % 5.17 oy almış, ikinci tura veda etmişti. Bu arkadaş daha önceleri AKP'liler tarafından çok hakaret edilmiş, tartaklanmış, hatta Meclis'te yumruk bile atılmıştı. Kendisini Cumhurbaşkanı adayı gösteren partiler, ikinci tur Cumhurbaşkanlığı seçiminde 'Millet İttifakı' adayı Bay Kemal'i destekleme kararı verirken, bu arkadaş ne hikmettense (?) gidip, kendisini darp edenlere selâm verip, onlara katılıverdi!.. Kararını açıkladığı o '20 dakikalık' açıklaması sırasında, bana sanki '20 Yıl Boyunca' hep o konuşmuş gibi geldi, inanın çok sıkıldım ve bunaldım!.. Bu kadar tutarsız, bu kadar söyledikleri ile kararı arasındaki terslik, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir, ama biz o günü de gördük ve yaşadık!..
Böylece, fıkralara bile konu olan "Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile kıyasıya kavgalar edip, birbirlerine en ağır hakaretleri yapıp da, kapağı onun yanı başına atanlar kervanına; sayın Numan Kurtulmuş, sayın Süleyman Soylu, sayın Metin Feyzioğlu, sayın Devlet Bahçeli ve Mehmet Ali Çelebi'den sonra bu kervana sayın Sinan Oğan da katılmış oldu, memleketimiz siyasetine hayırlı uğurlu olsun efendim!..
Bunlar üzerine İbrahim Ergin'in "Çivisi Çıkmış Şiir"i doğrusu çok iyi gider:
"Dünyanın çivisi çıkmış, tutmuyor/ Ülkeyi bu hale koyan utansın/ Derdim çok ağır, kantar çekmiyor/ Şu fakir milleti soyan utansın!..// Yurdumun insanı solgun benizli/ Ölüm döşeğinde kadınlı-kızlı/ Kimseler bilmiyor, halimiz gizli/ Zam üstüne zammı koyan utansın!..// Dağ gibi birikmiş fakirin ahı/ Çalıp-çırpmamak onun günahı/ Senin de Allah'ın onun Allah'ı/ Kene gibi şişip, doyan utansın!..// Ahlaksız teklifler aldı, yürüdü/ Üç kuruş için ar-namus çürüdü/ Nice insan eğri yola yürüdü/ Tomarla parayı, sayan utansın!..// Ergin'im, şairlik var diye sende/ Zehir arıyorsun balda, şekerde/ Sen bari sızlanma durduğun yerde/ Aç mide sesini duyan utansın!.." Sakin KOŞAR.