YAŞAMAK; İLLÂ SAĞLIKLI VE BARIŞ İÇİNDE !?

 

             YAŞAMAK; İLLÂ SAĞLIKLI VE BARIŞ İÇİNDE !?

Şu anda evrende bildiğimiz tek yaşanabilir gezegen olan kavanoz dipli bu Dünya'da, 7,5 milyar civarında insan yaşıyor!.. Mevcut doğal kaynakları hızla tüketirken, aynı hızla nüfusumuz da çoğalıyor!.. Alıştığımız iklim koşulları, uzay çalışmaları, çevre kirliliği ve doymayan gözümüz ve aşırı kazanç hırsımız yüzünden, biz canlıların aleyhine değişiyor: Atmosfer ısınıyor, Kutupların buzulları hızla eriyor, denizlerimiz ve toprağımız, bu doğal çevrenin en büyük düşmanı olan plâstik atıklar ve nükleer enerji artıklarıyla doluyor!..

Bilim insanlarımız ve duyarlı Çevreciler yıllardan beri uyarıyorlar, ama dinleyen kim!? Tanrı'nın bize bahşettiği bu tek yaşanabilir ve 10 Bin yılını bildiğimiz gezegen, belki önümüzdeki yüzyıla bile varmadan, bütün canlılara mezar olup, tıpkı canhıraş gitmeye çalıştığımız Ay, Merkür Mars, Jüpiter... gibi sadece toprak ve kaya haline gelecek, kim bilir!?

Tarihe ve efsanelere baktığımızda, bugüne kadar kimler geldi, kimler geçti bu kavanoz dipli Dünya'dan!? Hani 'Ölümsüz' denilen 12 Tanrı ve Tanrıçalar neredeler? Hani Aşk ve Güzellik Tanrıçası, Tanrı Zeus ile Tanrıça Okeannos'un kızları olan, dünyanın en güzel kadını "Afrodit" nerede? Hani dünyanın en iyi savaşçı adamı 'Herkül' ile hani ağaçları kökünden söken güce sahip bizim Dünya Başpehlivanımız 'Koca Yusuf' nerede? Kendileri gitti, namları ve heykelleri kaldı yadigâr!..

İnsanoğluna verilmiş ortalama ömür, bazı istisnalar hariç, 80 ile 100 yıl arasındadır!.. En zevkli yaşanan yaşlar ise, reşit olduğumuzun kabul edildiği 18 yaş ile 65 yaş arasıdır!.. 65'ten sonra hareketler yavaşlar, vücut fonksiyonları çaptan düşer, hücrelerde yenilenme azalır, üreme yetisi kaybolur; "tansiyon, şeker, alzeymir, parkinson, damar tıkanıklığı, kemik erimesi" gibi yaşlı hastalıkları başlar... Görme, işitme, tat ve duyu algılaması azalır... Bazı istisnalar dışındaki çoğu insan, artık bu yaştan sonra yaşamdan tat ve lezzet alamaz, adeta bitkisel hayat yaşamaya başlar, koruma altına alınırlar!..

Bu insan yaşamında hastalıktan, kazalardan, 'deprem-sel-savaş-yıldırım-yangın' gibi felâketlerden ölen her insan, 'erken ölen insan' demektir!.. Özellikle 'genç ölümleri' aileleri yıkar, yaşama ve üretme şevklerini kırar!.. Ama ne yazık ki, dünya kurulduğundan beri bunlar insanoğlunun başına hep gelen, birçoğu önlenemez kayıplardır!.. Ancak, gelişen akıl, bilgi, teknoloji ve eğitimle bunlar azaltılabiliyor, ama tamamen ortadan kaldırılamıyor!..

Zaman geçtikçe, bazı hayvan ve bitki nesilleri bizler tarafından yok edildikçe, çoğalan insan türü çevreyi kirlettikçe, yeni yeni hastalık mikropları ortaya çıkıyor, çok büyük kayıplar verdiriyor, onun çaresi bulunsa da, başka bir mikrop türü başımıza belâ kesiliyor!.. Uzmanların dediğine göre, hazırda bekleyen '1.7 milyar' çeşit mikrop daha sırasını bekliyormuş, iyi mi? Tifo, tifüs, verem, veba, grip, kanser... gibi hastalıklardan sonra, şimdi tüm dünya Covid-19 ile uğraşıyoruz, 4 milyona yakın insanı şimdiden öldürdü, bakalım daha kaçımızı daha götürecek!? Gerçi aşıları bulunde ama, şimdi de yeterli aşı bulunmaz oldu!..

Belki yarın, belki yarından da yakın bir zamanda bu salgın belâsından da kurtulacağız ama, ya sırada bekleyen diğer hastalık mikroplarını ne yapacağız!? Çevremizi kirletmeye devam edersek, bunların da hareketi çabuk olur tabii!.. Her işin başı 'doğal dengeyi' asla bozmamak, daha da kirletmemek, yoksa...???

Yazı başlığımızda dedik ki; "Yaşamak; İllâ Sağlıklı ve Barış İçinde!" Tamam da, bunun için ülkelerin başında 'yeterli, yetenekli, vicdanlı' yöneticiler olmalıdır!.. Rusya'nın başında Ukrayna'ya saldırmaya niyetlenen Putin; ABD'nin başında 'Putin Katildir!' diyen bir Başkan; Kuzey Kore başında füze icat etmekten başka bir halt bilmeyen Kim Jong-un; İsrail'de işgalci Netanyahu ve Brezilya'nın başında bu salgında bile maske takmayan sırf artist bir lider olursa, bu barış ortamı nasıl sağlanacak!? Sizleri bilemem de, benim bu dünyanın sağlıklı ve barışçıl geleceğine olan inancım her gün biraz daha azalır oldu dostlar!..        Sakin KOŞAR...

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI