SANATÇI CEMAL SAHİR SAHNEDE İLKLERİ BAŞARMIŞTI
Cumhuriyet Gazetesi'nin Pazar Eki'nin 3.u sayfasında Tolga Aydoğan, Türkiye'nin İlk opera sanatçısı olan Cemal Sahir'i sayfasına almış.
Kimsesi yoktu, evde yalnız yaşıyordu. Kendisinden ses seda çıkmayınca, çilingir vasıtasıyla kapısı açılmış, yaşlı adamın cansız nedeniyle karşılaşılmış. Radyo haberi, 1 Ekim 1973, Cemal Sahir vefat etti, diye vermiş.
Gazeteci Hafi Kadri Alpman radyodan yapılan anonsu duymuş, "Demek Cemal Sahir öldü ha" diye mırıldanmış. Hemen Şeref Şenpınar'ı aramış. Şeref Bey, Cemal Sahir'in sahne arkadaşıymış. Alpman, Sahir'in ne zaman vefat ettiğini sormuş. Ertesi günün gazetelerinde bir haber bile yok.
"Türkiye'nin İlk operet sanatçısı ölmüş, kimsenin haberi yok" diye hayıflandı. Bu defa İstanbul Radyosu tiyatro şubesi müdürü Selahattin Küçük' e telefon açtı. Merak ediyordu "Bilgisi olan var mı, ne zaman defnedilecek ?" Radyo Müdürü'nün de haberi yoktu. Alpman bu kez Şehir Tiyatrosu sahne amiri Kemal Bekir'i aramış. Sonra tiyatro müdürü Basri Dedeoğlu'nu aramış. Kimse bilmiyordu. Son çare Beyoğlu Karakolunu aramış ve ondan sonra her şey aydınlanmış. Cemal Sahir, günler önce defnedilmişti.
Yapılan tahkikatta kimi kimsesi olmadığı anlaşılınca Beyoğlu Belediyesi kaldırmıştı cenazeyi, Ferikoy'deki kimsesizler mezarlığına defnedilmişti. Alpman, telefonu kapattıktan sonra Mezarlıklar Müdürlüğünü aramış. Cemal Sahir'in mezarının nerede olduğunu sormuş. Telefondaki ses mezarlık görevlisi Ömer Efendi'yi bulmalarını söylenmiş. Alpman, Feriköy Mezarlığına gitti, buldu, Ömer Efendiyi.
"Nereye gömüldü, Cemal Sahir " demiş. Ömer Efendi "Kim ki, o" deyiverdi. Gazeteci Alpman
"Avrupa'da tahsil görmüş ilk operet sanatçısı " diye cevaplamış.
Ömer Efendi ve Alpman mezarlıkta aradılar, sonunda Sahir'in mezarını buldular. Gazeteci Alpman ertesi gün de bu değerli sanatçıya bir mezar yapılması için uğraştılar. Emekli Sahne Sanatkarları Derneği Başkanı Vasfi Rıza Zobu'ya ulaşmış.
Babası Sultan Abdullhamitin tesbihcisi Kehribarbasi Benli Ali'ydi. Annesi Leyla Hanım ise Vezir Macar Fazlı Pasa'nin yeğeni. Tam ismiyle Mehmet Cemalettin Sahir Kehribarcioglu, 19 Ağustos 1902'de Fener'de dünyaya gelmiş. Babası hafız olmasını istemiş, Sahir Vefa Lisesi'nde okurken Darülbedayi'nin tiyatro kurslarına gitmiş.
Liseyi bitirdikten sonra bir gün sonra Fatih' te ayakkabısını boyatmış. Bir yandan Tercüman Gazetesini okurken devletin ekonomi eğitimi için 70 öğrenciyi Macaristan'a göndereceğini görmüş. Hemen baş vurmuş, yapılan sınavı kazanmış. Eylül 1916'da Macaristan'a gitmiş, hep sanatı düşünüyormuş. Devletin gönderdiği öğrenci maaşıyla operalara, operetlere, tiyatrolara gitmiş. Üniversitenin tiyatro koluna girmiş. Buradaki bir temsilde Macar Milli Eğitim Bakanı Kont Albert Apponyi, Cemal'i çok beğenmiş, Bakanın teşvikiyle Artist Akademisine girmiş. Aylığı kesilince okulunu bitirebilmek için Burg Tiyatrosunda figüran olarak çalışmış. Sonunda okulunu bitirip 1921'de İstanbul'a döndü. "Avrupa'da operet tahsili yapan ilk Türk " kayıtlara geçmiştir.
1921'de Ferah Sineması'nda Muhasipzade Celal'in "İstanbul Efendisi " prova ediliyormuş. Rejisör Ahmet Fehim "Olmuyor ! Olmuyor!" diye bağırmış, tenör Faik Bey rolün hakkını veremiyormuş. Temsile üç gün kala "Safi Çelebi " rolünü oynayacak adam bulamamıştı. Karşısındaki kalabalığa karşı seslenmiş Ahmet Fehim "Aranızda bu işi becerebilecek kimse yok mu?" diye sormuş. O arada olan Cemal Sahir "Ben Varım!" diyerek ortaya çıkmış. Ahmet Fehim umursamazca "Iyi madem, oyna bakalım " demiş. Cemal Sahir güzel bir oyun çıkarmış. Ahmet Fehim'in gözüne girmiş. Figüran olduğu yerde baş rolü kapıvermiş. Bir ay sonra Istanbul Opereti'nin birinci sınıf tenoru oluvermiş. Aynı yıl Şehzadebaşı'ndaki Muhsin Ertugrul'un sahibi olduğu "Ertuğrul " sinemasını kiralamış. Babasından para almış, elindekileri salona yatırmış. Kendi operet sahnesini yapmış ve adını da "Sahir Opereti" koymuş. Grof Rinaldo, Çardaş Furstin, Grifin Marica, Şen Dul, İstanbul Gülü gibi operetleri sahnelemiş.