Bilim ve Teknik Dergisinin Şubat 2025 sayısının 61.ci sayfasında "Kışın Ağaçlar Yapraklarını Döktüğü İçin Atmosferdeki Oksijen Miktarı Azalır Mı?" konulu yazıyı aldım, köşeme.
Soluduğumuz havanın hacimce yaklaşık yüzde 21'ini oluşturan oksijenin neredeyse tamamı fotosentezden elde edilir. Sonbaharda havaların soğuması ve gündüz sürelerinin kısalmasıyla ağaçların önemli bir bölümü yapraklarını döker. Bu da bazı insanlara, fotosentez düzeyinin azalması nedeniyle atmosferdeki oksijen oranının düşmesi gerektiğini düşündürebilir. Ancak kuzey ve güney yarım kürelerde zıt mevsimlerin yaşanması ve atmosferdeki oksijen oranına katkıda bulunan diğer süreçler göz önüne alındığında dikkate değer bir değişim olmadığı görülür.
Karalarda yetişen ağaçlar ile bitkiler, havadaki oksijenin birincil kaynakları değildir. Atmosferdeki oksijenin en az yarısı, okyanus, deniz ve göl gibi su kütlelerinde yaşayan fit plankton adındaki fotosentez yapan mikroorganizmalar tarafından üretilir. Bu grupta yer alan siyan bakterilerden Prochloroccus cinsine ait türler, fotosentez yapan en küçük canlılardır. Sadece bu bakteriler atmosferdeki oksijenin yüzde yirmisini üretir. Bu değer, karalardaki tüm tropik yağmur ormanlarının ürettiğinden daha yüksek bir orandır.
Gezegenimizin yüzeyinin yaklaşık yüzde yetmiş birini kaplayan su kütlelerimde gerçekleşen fotosentez mevsimsel olarak değişir. Ayrıca buralardaki canlıların ürettiği oksijen doğrudan havaya karışmak yerine önce suda çözünür. Yaz aylarında Güneş ışınları yerin yüzeyine daha dik açı açıyla gelir. Böylece güneş ışığı su kütlelerinin daha derinine nüfuz eder. Bunun sonucunda fitoplanktonlar daha fazla güneş ışığı soğurur, daha fazla fotosentez yapar ve daha fazla oksijen üretir. Sıcaklığın yüksek olması taneciklerin hareket enerjisini artırır ve suyun çözünmüş oksijen molekülü tutma kapasitesini düşürür. Böylece oksijenin bir bölümü sudan ayrılarak atmosfere karışır.
Atmosferdeki oksijen oranının mevsimsel değişimini düzenli olarak ölçmeye 1990'lı yıllarda başladı. Dünyanın farklı konumlarındaki istasyonlardan toplanan hava örnekleri referans niteliğindeki örneklerle karşılaştırıldı.
İncelemeler sonucunda kuzey yarım kürede kış aylarında oksijenin hacimsel olarak yaklaşık milyonda 24 parça azaldığı ortaya çıkarıldı. Atmosferdeki her milyon parçadan 210.000 tanesinin oksijen molekülü olduğu düşünüldüğünde bu değişimin ne denli küçük olduğu anlaşılabilir.
Dünyadaki karasal alanların yaklaşık üçte ikisi kuzey yarım kürede bulunur. Kara bitkileri fotosentez sonucu açığa çıkan oksijeni doğrudan havaya verdiği için kuzey yarım kürede kış aylarında fotosentez düzeyinin azalması, atmosferdeki oksijen oranının bu yarım kürede daha belirgin şekilde düşmesine yol açar.
Fosil yakıtlardan enerji elde edilirken yanma tepkimesiyle oksijen tüketiliyor. Ayrıca ormansızlaşma gibi insan kaynaklı faaliyetler de oksijen üretiminin azalmasına yol açıyor. Bu gibi nedenlerle atmosferdeki oksijen oranı günümüzde mevsimlerden bağımsız olarak da azalma eğilimi gösteriyor.
Oksijen miktarının gittikçe azalmasını günümüz bilim insanları sıkça dile getiriyor.
Önümüzdeki yıllarda daha az oksijen bulabileceğiz, görünen durum, bu.