"Tırnağını annesi keser. Parmağını makinesi."
23 Nisan'da Meclis Genel Kurul kürsüsünde, söz hakkı çocuklardaydı ve hepsi "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" diyerek, ulusal egemenlik vurgusu yaptı.
Yani 23 Nisan çocuk Bayramı'nda, çocukların dillerinde, ulusal egemenlik vardı.
Bu 23 Nisan, belki de diğer, 23 Nisanlardan farklı olarak ulusal egemenlik kısmı daha da ön plana çıktı.
Egemenlik hakkının, saraydan alınarak halka verilmesinin kilometre taşlarını döşeyen ilk meclisin açılışının 105. yıldönümünde, egemenlik hakkını saray, tekrar gasp etmeye çalışıyor.
Kendi seçilmesini milli iradeye, anayasaya, demokrasiye ve hukuka borçlu olan ve gücünü milli irade tarafından seçilmiş olmasına borçlu olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi varlık sebeplerini bir bir ortadan kaldırmaya çalışmakta ve aslında farkında olmasa da kendi meşruiyetini de sorgulatır hale gelmektedir.
Her ne yaparlarsa yapsınlar, halka rağmen, üstelik temellerini Atatürk gibi bir liderin attığı cumhuriyetin yetiştirdiği nesillere rağmen, hiç bir şekilde başarılı olamayacaklardır.
Milli irade, bu halk için hayattır ve iktidar hayatı hedef aldığında, halk iktidara direniş olarak karşısına çıkar.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun!
2025 yılını 'Çocuk İşçiliği İle Mücadele Yılı' haline getirmeliyiz..
İSİG verilerine göre son 12 yılda en az 742 çocuk çalışırken hayatını kaybetti (2025'te ölen 20 çocuk ile birlikte 762)
En az bir milyon çocuk işçi olduğu, çoğunun iş kazalarında öldüğü, yüz binlercesinin daha yetişkinliğe ermeden evlendirildiği, bir çoğunun tarikatlarda istismara uğradığı, milyonlarcasının sırf ait olduğu etnisite ve inanç farklı diye her türlü asimilasyon ve zorbalığa maruz kaldığı, milyonlarcasının gittikçe derinleşen mali bir krizden dolayı temel gıdaya dahi ulaşamayıp temel zihinsel ve bedensel becerilerde bile geri kaldığı ve hayatının geri kalanını bakıma muhtaç geçirdiği, yine milyonlarcasının ebeveyninin çocuğunun geleceği hakkında korku ve umutsuzluk dışında bir şey hissetmediği, oyun ve güvenlik dışında derdi olmaması gereken çocukların ardında notlar bırakarak intihar ettiği bir ülkede yaşamıyor muyuz?
23 Nisan denince aklımıza bunlar da gelmiyor mu?
Bu gerçekliği görüp de hangimiz utanmıyoruz!
"Tırnağını annesi keser. Parmağını makinesi" diye özetlemiş büyük usta Nazım Hikmet Ran.
Çocukların çalışmak zorunda kaldığı hiçbir devlet ve o ülkede yaşayan hiç kimse masum değildir!