KARATEPE'DEN MARS'A BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ HALET ÇAMBEL

                                                     KARATEPE'DEN MARS'A BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ
                                                                         HALET ÇAMBEL

       Halet Çambel adını Akyaka'ya gelince duydum. Nail Çakırhan- Halet Çambel Kültür ve Sanat Evi'ni gördüm ve Nail Çakırhan'la evli olduğunu öğrendim. Kadınlar evlendiklerinde eşlerinin soyadını alır, bu kadın kendi soyadını kullanıyor, kim diye merak ettim ve araştırdım. Halet Çambel kocasının soyadını kullanacak onun arkasında kalacak bir kadın değildi. Onun çalışmaları, eserleri yurdumuzu değil tüm dünyaya ulaşmıştı. İlgim daha da arttı.

       Onu anlatmak kısa bir yazıya sığmayacak kadar çok. İnternetten, tanıyanlardan, kitaplardan edindiğim bilgileri yazmaya çalışacağım.

     Dedesi Osmanlı sadrazamı, babası asker, devlet adamı, tarihçi idi. Aydın bir ailenin çocuğu olarak Berlin'de doğdu, öğrenimine orada başladıysa da sonra yurtta eğitimini tamamladı. Atatürk'ün isteği üzerine 20 yaşında, eskrim dalında Berlin Olimpiyatlarına katılan ilk Türk kadın sporcu oldu.

         Sorbon üniversitesinde arkeoloji, Hitit dili ve tarihi okumuş, yurt dışında pek çok üniversitede çalışmış, birçok batı dillerine anadili kadar hakim, aynı zamanda Ön Asya'nın ölü dillerinde uzmanlaşmış, dönemin önde gelen bilim adamları ile yakın ilişkiler içinde olarak yetişmiştir. Bu farklı seçkin aile ortamına karşı Çambel, 1939 yılından itibaren yaşamının büyük bir kısmını, arazide, dağlarda, köylerde en güç koşullar altında hiç şikayet etmeden kendi seçtiği yaşam biçimine gönülden bağlanarak sürdürmüştür. Kendisine sıradan gelmesine rağmen efsaneleşmiş alan çalışmaları vardır. Afyon'un Frig yaylasında Emilie Haspels ile başladığı ve savaşın başlaması ile yarım kalan kazı çalışmalarını tek başına sürdürmüş, iki kere paraşütle indirilmiş, Alman casusu olarak tutuklanmış, ancak geri dönerek çalışmalarını sürdürmüştür.

     Halet Çambel'in yaşamının büyük bir bölümünde yer alan, kariyerinde önemli bir basamak olan Karatepe kazıları hakkında bilgileri Adana'ya geldiğimde tanıştığım tarihçi yazar Cezmi Yurtsever'den ve kitaplarından öğrendim.

     Karatepe dağlarında eşkıyaların kol gezdiği dönemde 1946 yılı Şubat ayının son günlerinde Alman arkeolog Bossert ile Kadirli'ye geldiler. İlk buldukları insan şeklindeki Tanrı heykeli, kabartmalar ve yazıtlar buranın Hititlerden kalma bir yerleşim yeri ve kale olduğunu gösteriyordu. Buradaki yazıtlar Fenike Abecesi ve Hitit Hiyeroglifi yazılmıştı. Yazıtların okunmasından sonra yayınladıkları kitapçık,  buranın önemini ortaya çıkardı. Avrupa ve Amerika'da Hitit tarihi ve Anadolu Medeniyetleri ile ilgilenenlerin gözleri buraya çevrildi. Kazı süresince başka arkeologlarla çalıştı, mimarlar şehrin ve kalenin planını çizdi.

       Karatepe'de ortaya çıkarılan arkeolojik buluntuların restorasyonu, korunması, sergilenmesi ver açık hava müzesi kurulmasına ön ayak oldu. Karatepe Açık Hava Müzesi Türkiye'nin en büyük ve ilk hava müzesidir. Eşi Nail Çakırhan, buradaki çalışmaları yarım bırakan müteahhidin işini devralarak, geniş saçaklı çıplak beton uygulaması yaparak bir ilke imza atmıştır. Mimarlık eğitimi olmadığı halde daha sonra pek çok bina yapan Nail Çakırhan uluslararası Ağa Han mimarlık ödülünü almış ve eşine her zaman destek olmuştur.

     Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin bilim ve kültür anlayışı gereği toprak altında kalmış ve unutulmuş Anadolu medeniyetlerini ortaya çıkarılması, tarihin başından beri bu coğrafyanın Türk vatanı olduğu görüşleri ancak bulunacak tarihi eserler, yazılacak kitaplar ile dünyaya kabul ettirebilirdi.

     Halet Çambel okul çağına geldikleri halde keçi ve koyun peşinde koşan çobanlık yapan, karasaban ile tarla süren çocuklara yardım elini uzattı. Kazı çalışmalarına katılan bilim insanları çadırlarda çocuklara okuma yazma kursu verdiler. Çocuklara kurs bitimi belge verildi. Bu çocukların içinden daha sonra memur olan, yüksek görevlere kadar yükselenler oldu. Çocuklar için o kendilerine yardım eli uzatan "HALET ABLA" idi.

     Halet Çambel çevre köylerde yaşayan genç kızların el emekleri kilim dokumalarını destekledi. Ağaç, çalı ve meyve kabukları kaynatılarak kök boya ile boyamayı öğretti. Solmayan renkleri ile bütün atalarının bildiği kilimler örnek alınarak dokunan bu kilimler yurt içi ve dışında büyük ilgi gördü ve satıldı. Köy kızları emeklerinin karşılığını alırken gelir kaynağına da kavuşmuş oldu. 

     Köydeki yaşlı ve hasta insanlarla da ilgilendi. Bir doktor gibi masaj yaptı, yara, yanık vb için merhemler ve ilaçlarla onların sağlıklarına kavuşmasına yardımcı oldu. Yaşı ilerlemiş köylüler ona "HALET HANIM" diyorlardı.

        Karatepe kazılarına katılan köylüler çocuklarına ve torunlarına Halet Abla'nın bir ömür boyu süren sabırlı, başarılı çalışmalarını anlattılar. Halet Çambel 2014 yılında 98 yaşında ölene kadar Karatepe için çalışmıştıy.

     1999 yılı Temmuz ayında Amerikalı bilim insanı John Grotzinger Karatepe'ye geldi. Halet Çambel onlara 1940 yılından beri zorlu şartlarda yaptıkları başarılı çalışmaları, Karatepe'nin Anadolu ve insanlık tarihi için önemini, özellikle çift dilli yazılan Hitit ve Mısır Tarihi ile ilgili çok sayıda belge olduğunu, tarihin aydınlandığını söyledi. Onun tek bir isteği vardı, bütün dünyanın Karatepe'yi yakından tanıması, sahiplenmesi ve gelecek kuşaklara anlatması idi.

     Sohbetten oldukça etkilenene Grotzinger, tarihi eserlerin bulunduğu müzeyi gezdi. Heykel, kabartma ve iki dilli yazılan taş parçalarını fotoğraflarını çekti.

       Grotzinger ABD'de Uzay Araştırmaları Merkezi NASA'da Mars'a uzay araçları gönderme çalışmaları yapan bir bilim insanı idi. Ülkesine döndüğünde Karatepe isminin Mars haritası üzerindeki bir kratere verilmesini teklif etti ve kabul edildi. Mars haritası üzerinde Endeavur Krateri'nde tepelik bölgeye Karatepe adı verildi. Mars'taki Karatepe Krateri eteklerinde bol miktarda siyah taşlar bulundu. Bu taşlara "Mersin Taşı" veya bunun Çukurova'daki karşılığı olan "Murt Taşı" adı verildi.  

     Halet Çambel varlıklı aydın bir ailenin çocuğudur. Çalışmayıp gününü gün etmek yerine ömrünü bilime ve insanlığa adamıştır. Türkiye'nin pek çok yerinde kazılara katılmış yer altında yatan tarihi gün yüzüne çıkarmış Türkiye'nin ilk kadın arkeoloğudur. Yalnız yurdumuzda değil yurt dışında da saygın bir bilim insanı olarak anılmaktadır.

         Bu cumhuriyet kadınını saygı, rahmet ve minnetle anıyorum. Selam olsun adı sanı unutulan yurdu için fedakarca çalışan cumhuriyet kadınlarımıza.

 

AYŞE ÖZ

 

             

  

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI