ZÜRİCH'TE EĞİTİM

ZÜRİCH'TE EĞİTİM

           Bundan otuz yıl kadar önce İsviçre'de Zürich kantonunda Türkçe ve Türk Kültürü Dersleri öğretmeni olarak çalışıyordum. Zürich eğitim müdürlüğü yabancı öğretmenlere bir günlük seminer düzenlemişti. Beni de davet ettiler, ayrıca bu çalışma için bize ücret ödediler.

             Zürich'te bir okulda toplandık, farklı ülkelerden bir sürü öğretmen vardı. Öğleye kadar kendi ülkelerini tanıttılar, eğitim sistemlerini, ekonomideki hedeflerini ve ülkelerini tanıtan broşürler verdiler. Anaokulları iki yıl, velinin isteğine göre, ilkokul altı yıl. İlkokulun son sınıfında öğrencinin notlarına ve öğretmenin görüşüne göre okula gidiyor. Dersleri çok iyi olmayanlar Real Schule dedikleri okula gidiyorlar. Orada terzi, kasap, kuaför, satıcılık gibi meslekler öğreniyorlar. Dersleri orta olanlar Sekunder Schuleye gidiyorlar orada laborant, bankacılık, teknisyenlik vb meslekler öğreniyorlar. Meslek öğrenmeye lehre yapmak diyorlar. Bu eğitim haftanın birkaç günü okulda, birkaç gün de işyerlerinde uygulamalı olarak üç yıl sürüyor. Dersleri çok iyi olanlar gymnasiuma gidiyorlar, oradan mezun olan da branşına göre istediği üniversiteye gidiyor. İsviçre küçük sanayiyi dokuma, iplik vs gibi işleri bırakıyor. Çünkü bu işlerin maliyeti yüksek olunca düşük maliyetle bu işi yapan ülkelerle yarışamıyor. Bunun yerine, turizm, bankacılık ve sigortacılığa yöneleceklerini, ülkede işsizlik olmadığını, bu ülkede herkesin hayatının güvende ve garantide olduğunu anlattılar.

        Öğle yemeğinde biz Müslümanları düşünerek domuz eti olmayan bir menü hazırlamışlar. Yemekten sonra su tribünlerinin yapıldığı fabrikayı gezdirdiler. Öğrencilerinizİ buraya gelip meslek öğrenmeleri için teşvik edin dediler. Meslek öğrenmeye gelen kişilerin vidanın çiziminden başlayarak her şeyi öğrendiklerini anlattılar. Ve çok büyük su tribününün Türkiye'deki Atatürk barajının son tribünü olduğunu anlattılar.

          Sonra bir meslek okuluna götürdüler. Okulun her tarafını ve sınıfları gezdik, sonra bir işliğe geldik. Buranın eğitim sisteminin örneğini Türkiye'deki köy enstitülerinden aldıklarını söylediler.

             Eve dönüşte bugünkü seminerin değerlendirmesini yaptım kafamda. Küçücük bir devlet olan İsviçre'nin neden büyük bir ülke olduğunu anladım ve hayran oldum. Meslek okulundaki eğitim modelinin Türkiye'den alınmış olmasına sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim. Bizde çok iyi eğitim veren, yaparak yaşayarak öğreten, yurda ellerinde eğitim meşalesiyle dağılan öğretmenler yetiştiren bu eğitim kurumunu siyasi nedenlerle veya sözünden çıkamadığımız güçlü ülkelerin isteğine uyarak kapatıldı. Ve aradan onca yıl geçmesine rağmen eksikliği hala hissediliyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI