ALİ BEY! OLDU MU ŞİMDİ?

  ALİ BEY! OLDU MU ŞİMDİ?

 

                                                                                              Bahattin Uyar

 

Bütün dikkatlerimiz 31 Mart tarihinde yapılacak olan  Yerel yönetim seçimleri üzerine yoğunlaşmış bulunuyor. Türkiye’de seçim kampanyaları bir tuhaf geçiyor. Eskiden her seçim çevresinde  her partinin adayları  ortaya çıkar “ben adayım hodri meydan” diyerek kendisini tanıtmaya başlardı. Oylama gününe kadar herkes her türlü propaganda olanağından yararlanarak kendini tanıtırdı. Herkes birbiriyle kozunu paylaşırdı. Ama “ben adayım” demenin de bir usulü vardı. Partiler ön seçim yapmadan önüne geleni meydana süremezlerdi . Öyle her aklına gelen de  “hodri meydan” deme şansına sahip olamazdı. Ne var ki AKP adlı bir parti kurulup  “var mı bana yan bakan” demeye başlayalı beri politikada her türlü olumsuzluk yaşanır oldu.

Önce  siyasal partilerin başkanları işi sulandırdılar. Bu konuda AKP’nin merkez kadrosu işi şirazesinden çıkardı. Bu partinin genel başkanları, sekreterleri, istedikleri adayı kazandırmak için ön seçim olayını dejenere ettiler. Önce birkaç merkezde önseçime gerek duymadılar, sonra da yurt çapındaki teşkilatlarında ön seçimi  rafa kaldırdılar. Sonra bu önseçim işini CHP’ye de bulaştırdılar. CHP de ayni çizgiye girdi. Şimdi Türkiye’de ön seçim rafta… Ne var ki partiler tek başlarına  seçim   kazanamayacaklarını, daha doğrusu Cumhubaşkanlığını alamayacaklarını kavrayınca bir viraj daha aldılar. Bahçeliyle bahçesiz cumhur ititifakı adlı bir üşüşme biçimi daha yaptılar. Bir viraj daha aldılar. AKP ile kümeleştiler.  AKP MHP’leşti, MHP AKP’leşti. Bu kümeleşmeyi bir şey sanıp    Cumhur İttifakı diyerek bir kenara saf tutular. Pabuç gittikçe pahalılaşmıştı. Bu sefer MHP ikiye bölündü. Bahçeliden yana olanlar, Akşener’den yana olanlar. Akşener de CHP’nin koltuğuna sığındı. Genel seçimde zar sor birbirlerine madik atarak belli Pratikler kazanıp  birbirlerini kurtardılarsa da yerel seçimler  için sıraladıkları aday  isimleri hercümerç…

Artık kimin eli, kimin listesinde belli değildi. Olan CHP’ye oldu. Bir kırgınlık bir gerginlik. ..Hiç akla gelmeyen DSP’nin  bile  “Sarı gülüm var benim”  “garip gönlüm var benim ” diye başlayan Muğla  türküsünü söylediği  görüldü. Derken İstanbul’un il başkanı Canan Kalyoncuoğlu akşam istifa edip sabah geri aldı. Bursa’dan Balıkesir’den    akorsuz çalgılar çaldıkça CHP’de  sinirler geriliyordu. Bir bozuk ses de Marmaris’ten gelmeye başladı. İşte burası zurnanın zırt dediği değil ,zart dediği yer olmuştu. Tam 3 dönem Marmaris Belediye başkanlığı yapan bir zat, listeye alınmadığı için CHP’den  istifayı bastı. Teşkilat da istifa ile kalmayıp partinin anahtarını cebe  indirerek sırra kadem basmaz mı?  Parti kapalı, dışarıda kalanlar  buz kesiyor. Şimdi Kılıçdaroğlu’na oturup ağlamak kaldı. Bence  göz yaşı dökmek boşuna. Kılıçdaroğlu’na elbet ağlamak düşer. Çünkü bu curcuna onun eseridir. Ama15 yıl Marmaris gibi bir  beldenin belediye başkanlığı yaptıktan sonra bir tahta koltuğun ardından  kuzular gibi melemek ne demek? Ölünceye kadar mı koltukta kalacaksınız be biraderler…Ali Bey, Ali Bey…Horozlar ötüyor haberin yok mu?     

 

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI