2016'DAN 2021'E
Yıl iki bin yirmi bir olmuş fakat yönetimdekiler hala "saldırmanın en iyi savunma" olduğu çerçeveden hareket ettiklerinden dolayı ülkemiz kötü bir yere doğru sürükleniyor. Politikada olsa sallamanın da bir sınırı olmalıdır. Nezaketten uzak, saygıdan yoksun söylemler, yalan-dolanlar toplumu çatışma ortamına sürüklemektedir. Türkiye'ye FETÖ'nün kurduğu kumpaslardan bir ders almışızdır düşüncesindeydim. Nerdeee, aynı kumpaslar ağırlaşarak devam ediyor. Aydınlar, gazeteciler, hak arayan işçiler, öğrenciler, esnaflar, muhalif olanlar v.b. gibi iktidardan yana olmayanlar bir bir tutuklanıp, içeri atılıyorlar. Hatta öyle davalar açılıyor ki; iktidardakilere saçın dökülmüş kel olmuşun, gözünün üstünde kaşın var v.b. gibi söylemlere yeni suç isnat edilerek cezalandırılıyor. Yasalara, Anayasa uyulmuyor, hak, hukuk, adalet aramak adeta imkânsız gibi. Kısaca gidişat, gidişat olmaktan çıkmış bir kargaşaya (kaosa) sürüklenmektedir. 21.04.2016'da yazdığım bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. Ne değişmiş, ne değişmemiş görelim:
"Bir ülke düşünün, yalan-dolanla, yolsuzluk, usulsüzlük, görevi kötüye kullanma, liyakatsizlik, adam kayırma, ülke kaynaklarını boşa harcama ve bir avuç yandaşa aktarma v.b. olaylar oluyor insanlar hiçbir şey olmamış gibi günlük hayatlarına devam ediyorlar. Muhafazakâr bir toplum olmamıza rağmen çocuk gelinlere, çocuk tecavüzlerine, kadın cinayetlerine, erkek çocuklara tecavüzlere sesimizi çıkarmıyoruz. Doğanın tahribatı devlet eliyle gerçekleştiriliyor. Yandaşlara, candaşlara peşkeş çekiliyor. Kin-nefretle yönetilmemize rağmen itiraz edemiyoruz.
Tüm bu olumsuzlukların üstü yemek programları, çöp çatanlık, magazinlerle, Brezilya dizileri v.b. gibi programlarla kapatılıyor. İnsanlar geçinemedikleri için her türlü suça bulaşıyorlar. İnsanlar akrabalarını, arkadaşlarını, komşularını, kısaca herkesi nasıl dolandırırım planları yapıyorlar.
Hiç hukukçu olmanıza gerek yoktur. Ergenekon davasının kumpas, gülünç olarak iddia ettiğimizde, bize şaşı bakanlar haklılığımız karşısında şaşırdılar ama özür dilemeyi unuttular. "Armut dibine düşer" diye bir atasözümüz var. Ergenekon davası açıldığında, "O davanın savcısıyım" diyen en tepedeki Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'dan bir özür gelmezse, alt kademedekilerden özür beklemek beyhude bir bekleyiştir.
Bunca yıl siyasilerden çok yalanlar duyduk ama AKP iktidara geldiğinden bu yana, "Parmağım kör gözüne" der gibi açık, net ve bu kadar çok yalana rastlamadık. "Kabataş da üstü çıplak 80-100 kişi başörtülü bacımızın üzerine. .diler. Camiye çıplak ayakla girdiler, bira içtiler. Casusluk davasındaki yalanlar bunlardan bir kaçı.
Bir gün emekli olan bir astsubayımız, "Kemal ağabey casusluk davasında fuhuş yuvaları kurmuşlar, vatanımızı satmışlar" deyince, nereden biliyorsun dediğimde, "Facebook'a gir de gör, orada yazıyorlar" dedi. Ergenekon, Balyoz, Casusluk v.b davaları kastederek, "bizim zamanımızda da böyleydi" demez mi, şaşırıp kaldım. Kesinlikle doğru olmadığını, varsa bile münferit bir olay olduğunu, Ordunun tümüne karşı bu iftiraların yapılamayacağını, askerde olsa bir şanı şerefinin bulunduğunu kendisine anlattım.
Yalanla kurulu bir hayat süren birçok insan, yalanları gerçek gibi algılamaktadır. Bunlar yalanı, gerçeği görün diyenleri darbecilikle suçladılar. Özellikle AKP'nin on yıl ortaklık yaptığı, iktidarı beraber paylaştıkları Fetullah'çı Cemaatle araları bozulunca yani iktidar paylaşımında anlaşamayınca, övgüler düzdükleri Fettullah Gülen Cemaatine paralelci, darbeci demeye başladılar.
Sorgulamadan, sormadan, araştırıp okumadan her söylenene inananlar, sonunda aldandık, aldatıldık demeye başladılar. Çünkü Bülent Arınç'a, Sümeyya Erdoğan'a suikast yapılacaktı v.b. yalanı olan davalar çöktü. Bu davalardan onlarca insan mağdur oldu, aileleri ve kendileri acı çekti. Acı çekenlerin haklarını, hukuklarını kim sağlayacak? Onca yıl toplum karşısında düştükleri itibar kaybını kim düzeltecek?"
Valla bu gün bakıyorum bir dedikleri gerçek çıktı. Duran saatte günde iki defa doğruyu gösterirmiş. Fettulahçı Cemaat örgütüne söyledikleri, "Paralelci, darbeci" sözcüğü doğru çıktı. Ama 17/25 Aralık yolsuzlukları ortadan kalkmış değildir. Aynı yolun yolcusu olan bu iki grup birbirlerini iyi tanıdıklarının da kanıtıdır. Zaten AKP'nin, FETÖ'nün darbe yapacağını biliyorlardı iddiaları da ayyuka çıkmıştı.
Tarih unutmaz, gerçekler bir bir eninde sonunda ortaya çıkar. Gerçeklerin böyle bir huyu vardır!
Saygılarımla.
Kemal Gürbüz
Şair, Yazar-Devlet Sanatçısı
03.02.2021