DÖNÜM NOKTASI
Türkiye rejim olarak dönüm noktasında, ya Cumhuriyet, demokrasi, özgürlükler, kuvvetler ayrılına geri dönecek, ya da teokratik diktatörlüğe evrilecek. Tek adam (yani Padişah) astığını asacak, kestiğini kesecek. Yasa ve Anayasa olmayacak, diktatörün dediği yasa kabul edilip kararlar ona alınacak. Tekrar vatandaşlıktan kulluğa (Teba) geçeceğiz. Ülke topraklarının sahibi diktatörün olacak! Seçimler olmayacak, olsa bile göstermelik seçimlerle yetinerek, tek adamın meşruluğunu onaylamak için yapılacak. Aslında bu İstanbul Belediye seçiminde denendi ve başarılıda oldu. Çünkü aynı sadığa giren dört oydan sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına atılan oylar iptal edildi. Belediye seçiminde Başkan seçilen Ekrem İmamoğlu'nun seçildiği oylama tekrarlandı.
İkinci, üçüncü kez İstanbul Belediye Başkanlığı seçimini kazanan Ekrem İmamoğlu, girdiği üç seçimde de AKP ve AKP adayını yenmesi, gelecek Cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylığını açıklaması ile telaşa kapılan AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ekrem İmamoğlu'nun seçilmesi ihtimali üzerine komplo kurarak saf dışı etmek için akla hayale gelmeyecek yollara başvurdular/başvuruyorlar. Erdoğan, Anayasal olarak seçime girme hakkı bile yokken, kendisine rakip görerek, Ekrem İmamoğlu'nu gizli tanık, sahte diploma (yatay geçiş) uydurması ile diplomanın iptali, yetmedi terör ve yolsuzlukla suçlayıp tutuklanmasını sağladı. Tüm bu oyunlarla rakibini yıpratmak istedi.
Erdoğan, "Turpun büyüğü cebimde" diyerek ilk CHP'li ilçe belediye başkanlarını görevden alıp kayyum atamış, muhalefetin cılız seslerinin ardından, büyük turpu cebinden çıkarıp masaya koymuş, lakin bu sefer baltayı taşa vurduğunu geç anlamış durumda. Hep iki adım ileri, bir adım geri taktiğini uygulayan Erdoğan, bu sefer geri adım atacak durumda bile değil. Onun için belediye de ne kadar bürokrat varsa tutuklatıyor.
Erdoğan hiç beklemediği tepkilerin karşısında şaşırmış, rakiplerini yolsuzluk, hırsızlıkla suçlamış, o da kâfi gelmeyince tehditler savurmuş, daha sonra da birlik, beraberlik naraları atmaya başlamıştır. Erdoğan konuşma yaparken taraftarlarının gönülsüz alkışlamalarına maruz kalmıştır. Diğer bir çabası, muhalefeti ayrıştırayım derken birleştirmiştir.
CHP'si Cumhurbaşkanını belirlemek için üyelerin önüne koyduğu önseçim sandığının yanında dayanışma sandığını da koymuştu. Ön seçime ve dayanışma sandığına vatandaşın ilgisi çok şaşırtıcı, muhalefeti daha da güçlendirmiştir. Şu bir gerçek ki, ekonomik şarların kötülüğü, özgürlüklerin kısıtlanması, demokrasinin rafa kaldırılması, adaletin olmaması, Cumhuriyet rejimin tehlikeye girmesi, yasa ve Anayasanın çiğnenmesi halkı bunaltmış, büyük bir umutsuzluğun ardından bir patlamanın yaşanmasına neden olmuştur. Düşünün 100 yaşında, 90 yaşında insanların dayanışma sandığına koşması, gelenlerin birçoğunun daha önce AKP'ye oy verdiğini açıklamaları şaşırtıcıdır!
Erdoğan Anayasayı değiştirip tekrar Cumhurbaşkanı olabilmek için DEM'le yapmaya çalıştığı açılımı da tehlikeye atmıştır.
Bence Erdoğan'ı danışmanları diploma konusunda yanılmışlardır. Çünkü Erdoğan'ın diplomasının tartışıldığı bir zamanda, Ekrem İmamoğlu'nun diplomasını iptal ettirmek akıl işi değil. Yani camdan evin varken, başkalarının camdan evini taşlıyor gibi, kendi diplomasının varlığını-yokluğunu gündemde tutulmasını sağlamaktadır. Erdoğan bundan da kurtulur mu, kurtulur! İkinci olarak Erdoğan'ın rakibini terörle, yolsuzlukla suçlaması, kendinin geçmişinin sorgulanmasını da gündeme taşınmasına sebep olmuştur.
Rizelilerin İmamoğlu için yazdığı türkü:
"Söyle Erdoğan söyle,
Senin diploman nerde
Kendi diploman yokken,
Ne istersin Ekrem'den.
Yargı sizin malınız,
Yandaşa dağıttınız,
Halk açlıktan ölürken,
Malları götürdünüz."
Erdoğan'ın danışmanlarının kurduğu bu tuzakla -bana göre- ya Erdoğan diskalifiye olacak, ya da tuzaktan kurtulmak için mücadele edecektir. Benim tanıdığım Erdoğan kurulan bu tuzaklardan kurtulur!
Saygılarımla.
Kemal Gürbüz
Şair, Yazar-Devlet Sanatçısı
17.03.2025