GÜMDEM! GÜNDEM! GÜNDEM!
Her gün gündem değişiyor. Gündemin değişmesine yetişmek mümkün değil. Gündem öyle zaman oluyor ki; bir günde değişen gündemi bile takip etmek neredeyse imkânsız hale geliyor.
Gündem değişmesinden dolayı halkın sorunlarını tartışmaya, çözüm yolları aramaya fırsat kalmıyor. Ülkenin iç ve dış sorunlarıyla ilgili bilgileri almamız bile iktidarın lütfuna kalıyor. Sahi uzun zamandır Suriye ve Libya ile ilgili bir haber yoktur. Suriye'de ve Libya'da barış oldu, sorunlar çözüldü de bizim mi haberimiz yoktur. Kuzey Irak'ta PKK faaliyetlerinden zaten bihaberiz.
Gündemin yoğunluğunun olduğu zamanlarda not alıp bir kenara bıraktığım yazılı notlara başvurmaktayım. Bu notlardan biride "ÇUVALLADIK" başlığı ile kaleme aldığım yazımı sizlerle paylaşmak istedim.
"Suriye'ye yapılan operasyon dokuz gün sonra durduruldu. AKP iktidarının ilk yıllarında Irak'ın Kuzeyine yapılan bir hafta süren operasyonda da ABD ve Batı ülkelerinin baskısıyla durdurulmuştu. (O dönemde AKP'den önceki iktidarların sayesinde PKK eylemleri sıfırlanmıştı). AKP döneminde de PKK'nın üst düzey yöneticilerini yakalamak için operasyon yapılmıştı ama! Bu günde aynı, Suriye'de PKK/PYD' ye yapılan operasyon kısa sürdü ve süper güçlerin tehdit ve şantajıyla durduruldu.
Bizim zaten Suriye'ye neden girdiğimizi, daha önceki yıllarda da selefi dinci terör örgütlerini desteklediğimizi dile getiren iddiaları anlamış değilim. Hem "Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız" diyeceksiniz, hem de Suriye'nin bölünmesine neden olan PKK/PYD, dinci-kinci selefi terör örgütlerini destekleyeceksiniz. Selefi örgütleri bir araya getirip "Özgür Suriye Ordusu" adı altında terör örgütlerini desteklerken, ÖSO Batı'da terör örgütü olarak tescillendiğinde de adını "Suriye Milli Ordusu" olarak değiştireceksiniz. İddialar, iddialar sürüp gitmekte! Anadolu da aynı adamı tarif etmek için "Ha kel Hasan, ha Hasan kel" deyimi kullanılır. "Ha Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), ha Suriye Milli Ordusu" ikisi de aynı kapıya çıkar.
Hüsnü Mahalli bir yazısında "Suriye'de 100 bin teröristin maaşını Türkiye ödüyor" diye yazmış, bir yalanlama olmamıştı. Suriyeli beş milyona yakın mültecilerin giderlerini karşıladığımız, maaş kartları verdiğimiz, okullara sınavsız aldığımız, Suriyeli esnaflara vergi muafiyeti tanımamız yetmezmiş gibi şimdi Suriye'yi kana bulayan, bir ülkenin yıkımına neden olan selefi terör örgütlerini de biz mi finans ediyoruz? Ayrıca Suriye Topraklarındaki kontrol ettiğimiz (Şimdilik işgal demeyelim) yerde yaşayan Suriyeli vatandaşları da biz mi besliyoruz?
ABD yönetiminin tehditleri sonucu ateşkes ilan edilmesinin arkasında yatan gerçekleri bilmek herkesin hakkı! Bu dedikodular arasında iddia edilen "Recep Tayyip Erdoğan ve ailesinin mal varlığının açıklanması, Rıza Zarrab'ın dağıttığı rüşvetler, Halk Bankası davasının gündeme getirilmesi olduğu dile getirilmektedir. Halkın bilgilendirilmemesi ve bu konuların yalan olduğunun açıklanmaması şüphe okları iktidara yönelmiş durumdadır. Ayrıca Halk Bankası bir ceza alırsa, bu cezayı tüm vatandaşların ödeyeceğini de bilmemiz gerekir."
TC Bahri Varbil'in Facebook paylaşımı:
"Heyetle görüşmem" alkış,
"Heyetle görüştük" alkış,
"Ateşkes yaptık" alkış,
"Mektuba operasyonla cevap verdik" alkış,
"Ne operasyonu kardeşim" alkış,
"ABD ile masaya oturmayız" alkış,
"ABD ile her konuda anlaştık" alkış,
"Sorgulamadan aciz beyinler" 18.10.2019"
Bazen sayfalar dolusu yazı yazarsınız, yukarıdaki paylaşım kadar anlamlı olmayabilir. 19.10.2019'da yazdığım bu yazı hala güncelliğini koruyor demektir. İktidarın gündeminin peşinden koşan muhalefete kış uykusuna yatmış gözüküyor. Popülist politikaların peşinden koşmak ülke sorunlarını ve halkın sorunlarını çözmeye yetmediği gibi, iktidarın yanlışlarının üzerinin de kapatılmasına yardımcı olmaktadır.
Saygılarımla.