HALK KONUŞUYOR
HÜT-Hakkı Üstün Tutar adlı kuruluş sanal âlemde yayın, röportaj yapıyor. Bakın halk ne düşünüyor.
Birinci şahıs: Süper, herkesin cebinde parası dolu, herkes kredi kartıyla yaşıyor. Banko, elin parasıyla yaşanır mı? Çöktük, çöktük, ölüyoz.
Spiker: Nasıl düzeliriz abi?
Birinci konuk: Nasıl düzelecek, böyle düzelecek. Banka sana kredi verecekte, ordan düzeleceğiz.
Spiker: Ülke olarak ekonomimiz nasıl düzelir?
Birinci konuk: Ülke olaraktan hiçbir şey olmaz, biz çöker gideriz, ölürüz, ölürüz babacığım, yoktur başka çaresi.
Spiker: Vardır bir çaresi.
Birinci konuk: Şu gördüğün milletin hepsi yiyici. Hiç üreten var mı? He! hepsi yiyici. Nasıl olacak bu iş? Çiftçi ölmüş, buğdayı dışarıdan getiriyorsun, fasulyeyi dışarıdan getiriyorsun, mercimeği dışarıdan getiriyorsun, nasıl olacak bu iş? Dışa bağımlı, senin cebindeki parayı bana versene? Ben cebimdeki parayı neye dışarıya vereyim? Ben üretmem lazım, kendim üretmem lazım. Kendi halkım kendi karnını doyurması lazım, o da sıfır. Yemin torbası olmuş seksen bin lira, sütün litresi bir lira, bir buçuk lira.
Spiker: Emeğini karşılar mı?
Birinci konuk: Karşılamaz babacığım karşılamaz.
Spiker: Sanayi
Birinci konuk: Sanayi zaten çökük, hani kaç kişi var, binlerce insan sokaklarda geziyor, iş bulabiliyor mu? Adam üniversite mezunu, eee çalışır, ne verecek, adam işe almıyor ki, işe alıyor mu adamı? Suriyeli uygun çalışıyor ya, Suriyeli sırtımızda kambur. İki üç gün sonra sövecek, dövecek. Rest çekiyor adam, doğru çalışıyor mu adam? Doğru çalışsa da versek, doğru çalışmıyor babacığım, işler kötü. Bu ülke iki üç sene sonra çöker, biter. İnsanlara bak hepsi bunların aç, aç. Hepsi gelmiş buraya, ülkeye bak milyonlarca, iğneyi atsan yere düşmüyor. Hiç üretelim diyen var mı, bunun için de? Ben çiftçiyim, borçlarımı ödeyemiyorum. Kaldırdığım para etmiyor baba, buğday seksen kuruş, doksan kuruş. Gübrenin torbası olmuş yüz elli lira, iki yüz lira. Mazotun litresi olmuş yedi lira. İlacın bir litresi olmuş üç yüz lira. Ne olacak şimdi? Bende üretmiyorum. Onlar ne bulurlarsa onlarda yesin.
Spiker: Dışarıdan gelsin.
Birinci konuk: Dışarıdan gelsin babam, etinde dışarıdan, sütünde, yoğurdunda, peynirinde, yumurtanda, bende dışarıdan yiyeyim, olmaz mı? Güzel olur. Üretmezsen tüketici çok, bak? Milyonlarca insan, herkes yeme peşinde, bir tanesi üreteyim diye bir şey yapıyor mu? Antalya’ya dünya hücum etmiş, herkes gelmiş. He, su, su kaç para, bir litre su bir buçuk lira. Yemin torbası olmuş seksen beş bin lira. Ben çiftçilik halimle borçlu geziyorum. Şurda, benim kafamda elli dene soru var. Hangisi doğru, hangi işi yaparım, hangisinden kurtarabilirim, paçayı nasıl çıkarım, ama çıkarma şansım yok. Günlük mazot zam koyyo, günlük gübre zam koyyo, eee sattığın bişey elde ediyorsun, nolocak şimdi? Bu ülke çöker babacığım, çöker, ülke gidiyor, gitti. Bundan sonra çitti, herkes hazır yemeye düşmüş, üreten yok, tüketen çok.
İkinci konuk: Seksen yaşındayım, daha böyle bozuk ekonomi, yalan, dalavere görmedim. Bu kadar yalan söyleyen hükümet de görmedim, her tarafı bozuk, çok bozuk. Böyle düzelmez, kendi tasarruf etmiyor bana diyor. Ya, ben et yiyemiyorum, bilmen ne yiyemiyorum, daha ne yiyim, hepsini sen yiyon. Dört bin liralık çay içiyon sarayda. Bunu yapmak, ekonomik tasarruf devletten başlar, benden değil. Bana verecek ki; bende harcayım, millet iş yapsın.
Spiker: Nasıl düzelir sizce, çare nedir?
İkinci konuk: Bu adam başımızdan giderse düzelir, yoksa düzelmez, net.
Spiker: Tek çare mi?
İkinci konuk: Tek çare, bu adam yalan söylüyor kardeşim, beni gelsinler götürsünler. Vallahi yalan, Ben seksen yaşındayım, Kuranıkerim’e el basarım, vallahi yalan söylüyor kardeşim. Ekonomi çok bozuk, %38 hastaneler zam yaptı, şey kâr yaptı onu bile kasaya aktardı, damat imamlara. Bu ülke kalkınır mı? O parayı bilen yok. Ben o gün gittim ilaca kırk beş lira fazla para verdim. Benim maaşım ne ki, kırk beş lira kesiyon kardeşim?
Spiker: Tek çare mi?
İkinci konuk: (Boyun bükerek) Bu hükümetin gitmesi lazım kardeşim.
Üçüncü konuk: Ekonomi varda, ekonomi şeyde, (Dışarıdan başka bir bayan sesi) Türkiye batıyo ya, battı Türkiye.
Spiker: Nasıl düzeleceğiz?
Dördüncü konuk: Nasıl düzeleceğiz, vallahi bunun değişmesi lazım. Bu politikayla gidersek, sata sata bir yerimiz kalmadı, Araplar işgal etti Türkiye’yi.
Üçüncü konuk: Atatürk fabrikaları kurmuş, bunlarda kapattı.
Spiker: Devlet sizce israf yapıyor mu hanımefendi?
Üçüncü konuk: İsraf yapmasa on tane uçağı olur mu, bir devletin, israf değil mi bu? Bin odalı saray olur mu? Çöpten insanlar yiyecek topluyor yav! Atatürk’ü bitirdiler, askeriyeyi bitirdiler, bilimi bitirdiler, daha ne diyem ben yav!
Üretmeyen bireyler ve toplumlar, üreten bireylerin ve toplumların kulu, kölesi olur!
Saygılarımla.
Kemal GÜRBÜZ
Şair, Yazar-Devlet Sanatçısı
04.02.2019