İKTİDAR DESTEKCİLERİNİN İSYANI
Hoca Efendi diye de anılan Furkan Vakfı Başkanı Alparslan KUYTUL, Aralık 2017 tarihinde verdiği konferansta ekonomi ve ülkenin gidişatıyla ilgili bir konuşma yapıyor. Bu konuşmasından sonra tutuklanıyor. Bu tutuklanma, iddialara göre bu konuşması.
Biz yıllarca ekonominin kötüye gittiğini, tarımın, sanayinin durma noktasına geldiğini, eğer ki; önlem alınmazsa ülkeyi ve vatandaşları kötü bir geleceğin beklediğini söyleyip, yazdık. İMF’nin borcunu kapatmakla övünen bu iktidar, yüz otuz milyar dolar olan ülke borcunu dört yüz elli milyar dolara çıkararak, on altı yılda ülke borcunu üç dörde katladı. 80 yılda yapılan borcu katbekat artırmayı 16 yılda başardı ve vatandaşları borçlandırdı. Ayrıca demagoji yaparak, “İMF bizden borç istedi” diyerek vatandaşla alay ettiler.
Ülke kaynaklarını, fabrikalarını, işletmelerini, kuruluşlarını özelleştireceğiz diyerek, yabancılara, yerli işbirlikçilere ve yandaşlara peşkeş çekmek için ihale kanununu yüzlerce kez değiştirdiler. Bu özelleştirme ülke ve toplum yararına değil diye haykırdık, kimseye dinletemedik. Bizi; “Siz iktidara karşı olduğunuz için bunları söylüyorsunuz, önyargılı davranıyorsunuz, ülke şaha kalktı, kriz bizi teğet geçti, siz bu başarıları kıskanıyorsunuz” diye suçladılar. Ama gördük ki; bizim uyarılarımıza kulak asmayanlar, bu gün isyandalar.
İşte; Alparslan KUYTUL’un Aralık 2017 tarihli konuşması (kelimesi kelimesine, hiç değiştirmeden aktarıyorum): “Çok önemi gelişmelere gebe Türkiye. 2018 zaten çok krızli geçecek, iş yapacak olanlar çok dikkatli iş yapsınlar. Paralarını işe bağlayacak olanlar çok dikkatli olsunlar. Kriz geliyor gibi gözüküyor. Ekonomist değilim ama ekonomistlerin dediğini söylüyorum, kriz geliyor gibi gözüküyor. Şu an dolar dört liraya yaklaştı, belki altı lira olur. Olur olmaz onu Allah bilir ama kriz kapıda bekliyor. Hatırlarsanız ben bir şey demiştim. Bu millet her şeye susuyor. Hükümet ABD ile beraber oldu, IRAK işgalinde iki milyon insan öldürüldü, buna hükümet yardım etti, bu millet destekledi. Bu millet suçludur, bunun bedelini ödeyecek. Suriye’yi bu hale getiren biziz, bizim tahriklerimiz, bizim saçma sapan projelerimiz, orda Cuma Namazı kılacağız gibi. O hallerimiz Suriye’yi bu hale getirdi. Bir milyon insan öldü, onlar tavuk değil. İki milyon orda, bir milyon burada, on milyon insanda peren peren darmadağın oldu, dağıldı gitti. Suriye de yerle bir oldu, bunların bedeli var. Bu millet Rus uçağı düşürüldüğü zaman yanlış demedi, alkışladı. Cemaatler, hocalar, halk yanlış yaptınız demedi. İdareciler Laikliği tavsiye etti, bu millet sustu, çözüm süreci bitirildi. Sürekli kan kan kan, savaş savaş savaş deniyor, hiç mesele çözülmeye çalışılmıyor. Her gün bir sürü insan ölüyor, bir kısmı sivil, bir kısmı asker, polis, bir kısmı belki dağdaki PKK’lı, sonuçta çözmek lazım yani bu meseleyi. Sürekli kan, sürekli savaş deniyor, sonuna kadar savaş deniyor, millet böyle olmaz, çözüm lazım demiyor, millet her şeye susuyor. Laikliği tavsiye ediyor millet susuyor, Atatürkçü oldu millet susuyor, susmuyor mu? Coca cola açılışını yapıyor millet susuyor. 15 Temmuz bahanesiyle bütün cemaatlerin faaliyetleri engelleniyor, olağanüstü hal bahanesiyle sürekli engellemeler yapılıyor, millet susuyor. Bu millete ceza lazım. Bu millet ne zaman konuşacak, iki şey olunca. Bir terör artınca, Allah göstermesin, iki ekonomi bozulunca. Bu millet başka türlü anlamayacak. Her türlü haksızlığa, harama karşı susuyor. Bunun bir bedeli var, bedel ödeme zamanı geldi. Ben bunu söylemiştim demi, cebine dokunmayınca bu millet konuşmuyor. Bunun bir bedeli var. Keşke cezamız ABD eliyle olmasaydı ama öyle olacak gibi gözüküyor.” (Kaynak: Dinimiz ve insan ilişkisi, 9 Ağustos 2018 saat: 15.11 de Facebook’a yüklenmiş. Paylaşım, Yozgatlı ve Yozgatlı)
Demokrasinin olmadığı yerde ne ekonomi, ne hak-hukuk, nede adaletten bahsedebiliriz. Herkes herkese ceza kesebilir. Kargaşa, kaos ve huzursuzluk devam eder. Sonucu da açlık, yoksulluk, yoksunluk, ölüm ve yok olmadır.
Yukarıdaki söylemlere katılmasam da, bir gerçeğin, belki de birçok gerçeğin altını çizdiği kanısındayım. Bunun değerlendirmesini sayın okurlara bırakıyorum.
Saygılarımla.