Profesör Dr. HAMZA YERLİKAYA(!)

 

Çocukluğumuzda "İhtisasınız" (Uzmanlık, uzmanlaşma, belli bir sahada derinleşme, geniş bilgi sahibi olma; branşlaşma) nedir dendiğinde aklımıza doktor, eczacı, işletme mezunu, iktisatçı, avukat, hâkim v.b mesleklerde uzmanlaşmış bireyler aklımıza gelirdi.  

Şimdi böyle mi? Adını sanını işitmediğimiz okullar, meslekler icat edilmiş, olmayan okullardan diplomalar alınmış ve bizim hayatımıza yön verilir olmuştur! Bu iddiaların en başında tartışılan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dört yıllık tartışmalı diplomasıdır. Erdoğan, tartışmalı diplomasının noter tasdikli örneğini göstermiş, aslını gösterememiştir. İddiaları çürütmek için "TRANSKRİP" (BAŞARI DURUM BELGESİ) gösterememiş, dört yıllık diploması yoktur söylemlerini çürütememiştir.

Yeliz rumuzunu kullanarak herkese hakaret eden AKP milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, Cumhurbaşkanının yirmi yıl şoförlüğünü yapmış, geçerliliği olmayan "NEWPORT ÜNÜVERSİTESİ" diploması olan ama bu üniversitenin parayla diploma sattığı iddiaları sürüp giderken Yeliz; derin bilgisiyle muhalefete ayar vermekte, hem de TBMM'sinde derin bilgilerini halk adına kullanmaktadır.

RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, maşallah birçok kurumda yönetim kurulu üyesi sıfatıyla maaş alıyor, görevlerini layıkıyla yerine getiriyor(!) Bir mumdur, iki mumdur, üç mumdur, dört mumdur, pardon bir maaş, iki maaş, üç maaş yetmiyor!..

Trabzon Belediyesine işçi olarak başlayan, daha sonra Turizm Müdürlüğüne kadar yükselen Ali AYVAZOĞLU adlı şahıs; İçişleri Bakanı Süleyman SOYLU sayesinde yükseldiği iddiaları vardır. Tabi ki, eşi Bahar AYVAZOĞLU'nun milletvekili olmasının avantajlarını kullandığı iddiaları yabana atılır değildir. Ağzı düzenli İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu bu haberi yazan Gazeteci Saygı Öztürk'ü "Namussuzlukla" suçladı. Neymiş efendim, turizm müdürünün milletvekili eşinin namusuna dil uzatılmış! Milletvekilinin namus koruyuculuğuna soyunan Süleyman Soylu, gazetecilere, siyasilere, özellikle bayanlara belden aşağı küfreden AKP'li "TROLLERE" ses ettiğini kimse duymadı. Neden acaba? Ayrıca Sayın Milletvekili Bahar Ayvazoğlu, kendini savunamayacak durumda mı? İddia edilen torpil olayına adının karışması nedeniyle, Süleyman Soylu, canhıraş bir şekilde davranması, demagojik bir söylemle kendini aklamaya çalışması da ayrıca sorgulanır niteliktedir.

Atamalarda liyakat (İşin ehline verilmesi) olağanüstü devam ediyor(!) Son atamalardan biri de (bilinen) Vakıfbank Yönetim Kurulu üyeliğine atanan Ekonomist, Prof. Dr. Hamza YERLİKAYA oldu(!) Bu vatandaşımız güreşçi kimliğiyle minderlerde ulusun yüz akıdır, kimse bu konuda söz söylemeye hakkı yoktur. Başarılarını kutladık, kutluyoruz!

Hamza YERLİKAYA, bildiğim kadarıyla Cumhurbaşkanı danışmanı, milletvekili, şimdi de Vakıfbank Yönetim Kurulu üyesi. Bir mumdur, iki mumdur, üç mumdur, pardon bir maaş, iki maaş, üç maaş, yetmez gardaş beş-altı maaş verilmesi gerekir(!) Çünkü derin ekonomi bilgisiyle Vakıflar Bankasını olağanüstü kar ettirecektir(!) Memleket ekonomik buhrandayken, işsizlik, yoksulluk hat safhadayken, memleketin kaynakları bir avuç taraftara aktarılması hiçte hayrımıza olmayan bir durumdur!

Hamza Yerlikaya'ı eleştirenlere AKP Adana Milletvekili Tamer Dağlı, "Vatan sevginizden şüphe etmeniz lazım" diyerek yapılanın doğru, etik olmayan bir durumdan konuyu başka yere çekmeye çalışmıştır. Bunun Recep Tayip Erdoğan'ın "Ben gidersem devlet yıkılır" sözünden ne farkı var! Yıllardır söyleyecek sözü olmayanların demagojik yaklaşımlarıdır. AKP Milletvekili, Hamza Yerlikaya'ı savunayım derken bir çuval inciri mahvetti. Zaten milletin milletvekilleri değil, tek adamın tetikçiliğini üstlenmiş durumdalar!

Bunlar Bilal Erdoğan'ın Okçuluk Vakfından mezunlar. Bir kurşunun nüvesinden çıktığı gibi, bir okun da yaydan çıkması durdurulamaz, hedefine ulaşır. Hadi saldır dendiğinde; bir ok gibi fırlarlar, önlerine ne gelirse yok etmeyi kendilerine görev bilirler! Okta mantık aranır mı? Atarsınız gider. Bunlarda bir ok gibi atılıyorlar ve gidiyorlar.

Prof. Dr. Hamza YERLİKAYA, Vakıfbank Yönetim Kurulunda bankaya ne gibi katkıları olacak? Önce tabi ki, maaşını alacak, bedava yemek yiyecek, ikramiye alacak, yol harcırahı alacak. Daha ne yapsın yahu(!) İşsizlik artıyor mu? Artsın ne olacak ki!.. Yoksulluk, açlık var mı? Var ama onlar açlığa alışkın, orucu nasıl tutuyorlarsa,  açlığa da doğal olarak alışkınlardır. Üç dört üniversite diplomalı iş arıyor, çöpçülük yapıyor, askeri ücretli bir iş bile bulamıyor. Bu kadar bilgili insanların ülkeye katacağı katma değeri neden değerlendirilmez? Bu iktidar dönemin de, bilginin hiç önemi yoktur. Ülkeyi yönetmek için bilgi gerekmez? "Evet efendim, sepet endim, tamam efendim, sizin gibi lider dünyaya daha gelmedi efendim, (haşa) siz Allahın en gözde kulusunuz efendim v.b" sözlerle el etek öp; sende üç dört yerden maaşını al, nene gerek millet açmış, tokmuş, senin derdin değil!

Niye taktım ki, belediyeye işçi olarak girip, hiçbir eğitim almadan turizm müdürü olan vatandaşımıza. Osmanlı döneminde ilkokul mezunu olmayan, okuma yazma dahi bilmeyen insanların Padişaha altın vererek Sadrazam, Paşa oldukları iddia edilmektedir! İşte bende o zaman anladım ki; liyakat bilgiyle, uzmanlıkla ölçülmüyor, tarafgirlikle, bağımlıkla, evet efemdim demekle oluyormuş. Bunun en büyük örneği; Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent ARI şöyle diyor, "Ben daha çok cahil, okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine (anlayış, seziş, sezgi) güveniyorum bu ülkede. Ülkeyi ayakta tutacak olanlar okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halkın ferasetine güveniyorum. Bizde de okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor. Ülkeyi ayakta tutacak olanlar cahil halk..."

Prof. Dr. Bülent ARI bu demeci verdikten sonra Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Denetleme kurulu üyeliğine atanıyor. Eh gari, bizde dünya liderliğine bu insanlar sayesinde ulaşacağız inşallah(!) Vah benim şehitlerim vah!

Saygılarımla.      

Kemal GÜRBÜZ

Şair, Yazar-Devlet Sanatçısı

20.06.2020              

YAZARIN DİĞER YAZILARI