SEÇİMLERİN OLMAMA İHTİMALİ VAR MI? VAR!..
Bir insanın, dervişin "fikri neyse zikri odur" atasözü Anadolu coğrafyasında çokça kullanılır. Bu terim insanın kafasındaki düşünce ne ise konuşmasına da onu yansıtır, anlamındadır. Örnek olarak benim birlik, beraberlik, özgürlük, eşitlik, kardeşlik, ilim, bilim, akıldan vb. düşüncelerim konuşmalarıma ve yazılarıma yansıtmam gibi.
Ülke yönetiminde bulunanların birçoğunun konuşması siyaseten söylemler olsa da, her söylemin altında bir gerçeklik saklıdır. Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan bu konuda daha açık, daha öne çıkmaktadır. Örneğin, "Demokrasi bir tramvaydır, gittiği yere kadar gider, orada ineriz." (14 Temmuz 1996). Ayrıca; "Kendi iktidarlarını ülkenin felaketinde gören zihniyeti en az darbeciler kadar tehlikeli görüyoruz. Kendi iktidarlarını ülkenin, milletin felaketinde gören bu habis zihniyeti, en az teröristler ve darbeciler kadar tehlikeli görüyoruz." (07.04.2021. AA).
Bu söylemler tehlikeli, tehlikeli olduğu kadar çatışmacı, ayrıştırıcı bir söylemdir. Muhalefetin görevi iktidarın yanlışlarını dile getirmek, ülke ve milletin sorunları gidermek, seçimlerde de iktidara gelmektir. İktidarın daha barışçı ve birleştirici bir dil kullanması gerekirken, bu hassasiyetin gösterilmemesi acı verici bir durumdur. Eğer ki, iktidarın her yaptığını doğru, eleştirilemez anlayışıyla muhalefet yapmak, muhalefetin olmadığı anlamına gelir. O zaman demokrasiye de, yasa ve anayasada gerek yoktur. Meclisi ve muhalefet partilerini ortadan kaldırın olsun bitsin. Bu söylemler demokrasiye yakışmadığı gibi, şimdi bizde, seçimle iktidar olan AKP'ye "darbecilerden, teröristlerden farkı yok mu, darbe yaparak ve ülkenin, milletin felaketinde gören habis zihniyet" mi?" Diyeceğiz. Demokrasilerde her partinin kendi yaptıkları plan ve program, farklı fikir, düşünce ve hizmet sunma anlayışı vardır. Millet bu düşüncelerden hangisini benimserse onu iktidar yapar! Muhalefete baskı yapmak, fikirlerini, düşüncelerini vb. kısıtlayıcı faaliyetlerde bulunmak darbe ya da terörist eylem olarak görülüyorsa; orada demokrasinin "D"si yok ve de o devlette diktatörlük hüküm sürüyor demektir.
İktidarın, demagoji, hakaret, küfür, yalan dolan vb. söylemleri, birlik ve beraberliğimizin altına dinamit koymaktadır. Sırf iktidarda kalmak için muhalefete ve muhaliflere hakaret ederek darbeci, terörist, çukur, hadsiz, habis, illet, zillet vb. söylemleri, iktidarın seçimleri demokratik bir şekilde, yasalara uygun yapmayacağını, iktidarı kazanacak muhalefete bırakmayacağının işareti gibidir. Ne demek; "Kendi iktidarını ülkenin yıkımında gören zihniyet" demek!.. Ülkeyi demokratik seçimlere götürecek, sorumlu olan iktidar böyle derse, bu vatandaş kime güvenecek? Demokratik ve hukuk dışı bir seçimle iktidar olsalar bile halkın gözünde meşruiyetleri sorgulanmayacak mı?
AKP iktidar oldu olalı yaptığı icraatlar; liyakatsizlik, kanunsuz, hukuksuzluk, yolsuzluklar, rüşvet vb. gibi iddia edilen uygulamaların yok sayılması, üstünün kapatılması bu ülkeye yapılan kötülük, felaket değil de nedir? Ülke kaynaklarını milletin anasına söven Mehmet Cengiz'in de içinde bulunduğu, muhalefetin "beşli çete" dediği mütahitlere aktarılması, AKP bürokratlarının birçok yerden maaş almaları bu ülkenin felaketi değil de nedir? Say sayabildiğin kadar!..
Seçimlerin demokratik bir ortamda geçmeyeceğini İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinde gördük. Dört oydan nasıl oluyorsa üçü geçerli, sadece kaybedilen İstanbul Belediye Başkanlığı oyları geçersiz oluyor! Şöyle örnek verelim; cebinizde yüz liranız var. Bakkaldan yüz liralık mal aldınız. Bakkal yüz liranın yetmiş beş lirası geçerli, yirmi beş lirası geçersiz dedi. Nasıl olacak şimdi? Seçimlerde AKP Genel Başkan yardımcısı, Sakarya Milletvekili Ali İhsan Yavuz'un "Hiçbir şey olmadıysa bir şeyler oldu" diyerek saçmaladığı gibi!
İki bin yirmi üç seçimleri, ya da daha erken olursa, bu seçimler ülkenin demokratik olarak var oluş ya da yok oluş seçimleri olacaktır. Neden bizde böyle bir düşünce hâsıl oldu? Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, "Ülkede seçim yok, olsa da iktidarın size verilmeyeceğini biliyorsunuz." Sözünde gizlidir.
Seçimlerin demokratik bir şekilde olmaması demek, ülkenin yok olması, parçalanması demektir. Osmanlı İmparatorluğunun parçalandığı gibi "Sevr" anlaşmasının geri gelmesi demektir. Seçimlerin demokratik olmaması demek açlık, yoksulluk, yoksunluk, acı, gözyaşı, ölüm vb. demektir. AKP idarecileri, trolleri ve yazarları seçimlerde çıkacak olayları muhalefetin üstüne atmak için propagandaya başladı bile. Sanki muhalefet yetki sahibi de, sorumlusu da muhalifler gibi! Bu durumda bize de Dadaloğlu'nun "Kalktı göç eyledi Avşar elleri" türküsünü söylemek düşer.