UNUTULAN EŞ!
FETHİYE
Tatil bölgesindeyseniz tatil dönemlerinde misafiriniz hiç eksik olmaz. Bizim misafirimiz de kış olsun, yaz olsun hiç eksilmez, hele de misafir seviyorsanız ve seviliyorsanız misafiriniz daha fazla olur. Bulunduğumuz yer de önemli tabii. Bulunduğumuz yerin doğası, denizi, yeşili, insan ilişkileri çok güzel olduğu gibi diğer birçok bölgeye göre özgürlüklerin daha fazla olduğu, hissedildiği bir bölgede yaşamamızın da önemli olduğunu düşünüyorum.
Misafir olsun olamasın, arabanın bagajında seyyar sandalyeler, tabureler, seyyar masa, çay, şeker ve piknik yapmak için gerekli olan malzemeler hazır bulunur. Bu malzemelerin çoğu arabadan eve çıkarılmaz. Çıkarılanlarda temizlenir, günlük olarak hazırlanır, sabah kalkınca da gidilecek yere erkenden gidilir, hatta kahvaltı bile çoğu kez doğal manzaralı yerlerde yapılır.
Akşamdan karar verildi; sabahleyin kalkıp Fethiye-Ölüdenize gidilecek. Sabah kalkıp Ölüdenize gideceğiz ama bir arabaya sığmadığımızdan iki arabayla gitmeye karar verdik. Yiyecekler, içecekler, giyecekler ve plaj havluları arabalara yerleştirildi. Bir bir buçuk saat sonra Ölüdenize ulaştık. Arabaları park edecek yer bulamadığımızdan paralı parka girmeye karar verdik (Bu günden aşağı yukarı yedi-sekiz yıl önceydi). Belediyeden özele kiralanan park yeri kazık mı kazık, hele de deniz kenarları tam anlamıyla özele peşkeş çekilmiş, şemsiyeler, şezlong (üzerinde güneşlenilen malzeme) ateş pahası. Bir defa gitmiş olduk, barı güneşinden, denizinden biraz faydalanalım dedik.
Ölü Denizi ben hiç böyle kirli görmemiştim. Tam anlamıyla tuvalete dönmüş, pislik içinde kalmıştı. Yıllar önce geldiğimde deniz pırıl pırıldı. Bu kirlenmişliği görünce erken ayrılmaya karar verdik. Plaj çantalarını alıp yola koyulduk. Arkadaşla arabalarımız park yerinde ayrı ayrı yerlerde duruyordu. Bayanlar arkadaşın arabasına doğru gittiler, bende kızımla kendi arabamıza gittim. Park yerinden ayrılıp yola çıktım ve arkadaşında parktan çıkmasını bekledim, arkalı önlü yola koyulduk. Çok ilerlemeden bir telefon; "Nevruz hanım gözükmüyor nerede?" diye arkadaş bana soruyor. Eşimin onların arabasında olduğunu düşünüyordum o anda şaşırdım, sizin arabada yok mu? "Bizde senin arabada olduğunu zannediyorduk" dediler. Sizin arabada zannediyordum diyerek yolun kenarında durdum ve hızla geriye döndüm. Parkın girişine vardığımda bariyeri açmalarını söyledim.
-Abi, giriş ücretli, giriş ücretini peşin ödemen lazım.
-Ne ücreti kardeşim, daha yeni çıktık park yerinden, (birazda muziplik olsun diye) karımı unuttum, karımı onu almaya gidiyorum dedim. Orada bulunanların hepsi birden katılı katılı gülmeye başladılar ve bariyeri hemen açtılar.
Baktım ki, eşim çıkış kapısına doğru geliyor. Neden Senem Hanımların arabasına binmedin diye çıkıştım. "Bizim arabaya geliyordum, ne bileyim beni bırakıp gideceğini" diye oda bana çıkıştı.
-Telefon yok muydu arasaydın ya?
-Ne telefonu, üzerimde mayodan ve üzerime giydiğim giysiden başka hiç bir şey yoktur yanımda. Kara kara düşünüyordum nasıl ulaşırım size diye! Beni unuttuğunu tüm aleme söyleyeceğim görürsün dedi. Park yerinden çıkarken "Karını buldun mu abi?" Diye sordular ve hala gülüyorlardı. Tabii ki Ankara'dan İstanbul'a, Adana'dan Muğla'ya duymayan kimse kalmadı. Hem de birin yanına yüz katarak!
Yaşadığımız sürece değişik anılarımız olacaktır. Önemli olan bu anılar acı vermesin. Yaşamın içinde her şey var.
Kemal GÜRBÜZ
Şair, Yazar-Devlet Sanatçısı
24.02.2020