YAŞ GÜNÜ SARILARAK KUTLANMAZ(!)
Cumhuriyetin kuruluşundan bu güne kadar hiç duyulmamış, yaşanmamış bir cehaleti, cehaletten de öte -özür dileyerek yazıyorum- kepazeliği yaşıyoruz! Uzayda insanoğlu yenidünyalar ararken şu bizim uğraştığımız olaya bakın!
Bu kepazeliği, rezilliği çıkaranlar toplumun eğitiminden, öğretiminden, idaresinden sorumlu idareciler ve yöneticilerdir. Bu rezilliği toplumun geleceğinden sorumlu insanlar yaparsa; sorumsuz olan vatandaşlar neler yapmaz!
Eğitime, öğretime bilerek darbe vurulduğunu, "şeri" bir eğitim sistemine doğru yol aldığımızı biliyorduk ama öğretmenlerin, İlçe Milli Eğitim Müdürünün, Kaymakamın bu kadar cahil olduklarını tahmin etmemiz, bu kadar hayâsızca çirkinliklerde bulunabilecekleri insanın aklının ucundan bile geçmesi güçtü!
Olay 20 Mayıs 2019'da Van'ın Çatak İlçesi'nde bir lisede yaşanıyor. Bayan öğretmenin yaş gününü sarılarak kutlayan erkek öğretmen, başka öğretmenler tarafından uygunsuz harekette bulundular diye okul müdürüne şikâyet ediliyor. Okul müdürü yemiyor, içmiyor doğruca İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne ve Kaymakamlığa şikâyette bulunuyor. Onlarda yemiyorlar, içmiyorlar toplanarak bu iki öğretmene ceza veriyorlar. Bu idarecilerimiz çocuklara işkence, kötü muamele, çocuklara tecavüz edenlere bu kadar hassas davranmadıkları gibi, pis olayların üzerlerini kapatırlarken birbirlerinin yaş gününü kutlayan öğretmenlere jet hızıyla cezalandırıyorlar. Çirkinliğe bakar mısınız?
Bu iktidar döneminde zina suç olmaktan çıkarıldı. Buna tepki göstermeyeceksiniz; yaş günü kutlamasını uygunsuz harekette bulundular diye ceza vereceksiniz. Bu ikiyüzlülük, bu terbiyesizliktir. Gerekçeye bakar mısınız? "Hizmet içinde devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışta bulunmak." Diyerek iki öğretmeni toplum içinde küçük düşürecek, haysiyetleriyle oynayacaksınız! Kendilerinin çok namuslu olduklarını ima edecek, namus bekçiliğine soyunacaksınız. Utanın biraz, utanın cahilliğinizden!
Bu ülkede bu kadar çok cahil varsa ve bu cahiller toplumu idare ediyorlarsa vay bizim halimize! Artık Türkiye Cumhuriyeti'nden, vatandan, milletten söz etmemiz söz konusu bile değil! Bu kadar cahillikle dünya uluslarının arasında nal toplarız. Tabii gelişmiş ulusların kölesi olarak!
Doğan Kuban Hocamız "Herkese Bilim Teknoloji Dergisi, Sayı 196, 27 Aralık 2019 tarihli ve 21. Yüzyılın Köleliğine Kırsal Kültür Köprüsü" başlıklı yazısından kesitler aktaracağım.
"Osmanlı İmparatorluğu cehaletten battı. İslam ülkeleri cehaletten köle oldular. Bilgi ve teknolojiyi üretmeyip satın alanlar, üretenlerin kölesi olmak zorundalar.
.Kırsal kültürün üst düzey temsilcilerinin değil Batı felsefesi, Ortaçağ İslam felsefesinden bile haberleri olduğu kuşkulu. Kırsal kültürün en göze çarpan özelliklerinden biri tarih bilinci yoksulluğu. Böyle bir bilincin oluşması için gerekli tarih bilgisinin yanından bile geçmiyorlar.
Ne var ki çağdaş kültürün hiçbir alanında yeterli bir performans göstermeyen kentlere yığılmış kırsal kültürlüler nedense Avrupalı olmak istiyor. Avrupa Birliği sözü yıllarca çamaşır tozu reklamları kadar yaygınlaştı. Fakat aynı adamlar Avrupalılara kâfir demeye devam ediyor. Ömürlerinde hiçbir zaman Avrupalı gibi düşünmemiş ve düşünmekte istemeyen insanların Avrupa Birliği'ne girmek istedikleri bir garip çağda yaşıyoruz.
.Bugünkü cehaletin temeli Osmanlı geçmişimizdedir. Cumhuriyet %10 okuma-yazma bilenle başladık. %90'ı köyde yaşayan halkın okuma-yazması yoktu. Bugün sayısal olarak geçmişle karşılaştırırsak eğitim olağanüstü. O zamanki Anadolu'nun nüfusundan belki iki kat fazla öğrencimiz var.
Ne var ki cehalet okullaşma ve okuyup yazmayla ilgili bir şey değil, öğrenme merakı ile ilgili bir kültürel eğilim. Kırsal kültürlü dediğim tarımsal toplumun temel eğilimlerine sahip olmakta devam eden, kentleşememiş Türk toplumu hiçbir şey merak etmiyor. Sadece kullanıyor. Araba kullanmak için bir şey öğrenmek gerekli değil.
.Gerçekten bugün insanı en çok düşündüren olgu, dünya yaşamına bir yüzyıldan fazla eğemen olan entelektüel akımların ve tartışmaların hiçbirinin, Türkiye'yi idare edenler ve ona oy verenler katında yansıdığını gösteren bir küçük işaretin olmamasıdır.
Dünya entelektüel yaşamını allak bullak eden düşünceler, akımlar, tartışmalar Türkiye eğitim alanında ilköğretimden üniversiteye kadar yer almıyor. Sadece birtakım yaftalar olarak kültür portmantosuna palto gibi asılıyor."
Aslında yazının tümünü sizlerle paylaşmak isterim ama yerimin sınırlı olması nedeniyle yer veremiyorum. Size tavsiyem yazıyı bulup tümünü okumanızdır.
Evet, gidişatımız hiç de iyi değil. Din mitolojisine dayalı metafizik bir öğretim sistemini topluma dayatıyorlar. Toplum tarihini okuyarak, araştırarak değil dizilerden öğreniyor. Kılıç kalkanla dünyayı fethetmeye çıkıyoruz, bu çok acı bir olay! Aklımızı başımıza almazsak, bu gidişle ne üzerinde yaşadığımız toprak, ne de vatan diye bir şey kalacak. Zaten yabancılara -özellikle Araplara- satılan toprak miktarı korkunç düzeylere ulaşmış durumda. Yakında Filistinlilerin yerinde Türkler olursa şaşırmayın!..
Saygılarımla.
Kemal GÜRBÜZ
Şair, Devlet Sanatçısı
21.01.2020