YENİ 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ İLE BİRLİKTE; KADINA KALKAN ELELR KIRILSIN GÜNÜ

YENİ 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ İLE BİRLİKTE; KADINA KALKAN ELELR KIRILSIN GÜNÜ

 

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü deyince; 8 Mart 1857 tarihinde, Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD), New York'ta, 40 bin dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları için greve başlamış, polis işçilere saldırarak; bunlardan bazılarını içeri kilitlemişti. İşçilerin içeri kilitlenmesinin ardından çıkan yangında; çoğu kadın 129 işçi yanarak can verdi. (12.03.2013 tarihinde yazdığım makaleden).

 

Kapitalist sistem bu yas anmasının da, içini boşaltarak "Dünya Kadınlar Günü" diyerek yeme-içme, eğlenceye dönüştürdü. Neyse uzun uzadıya yazmaya gerek yok, yıllardır zaten yazılmaktadır. Üzerinden 168 yıl geçen bu olay, işçilerin hak arama mücadelesiydi. Günümüzde ise, hak arama mücadelesinin yanında, kadınların binlerce yıl çözülmeyen birçok sorunla da mücadele etmek zorunda kalmasıdır. Kadınlar üzerindeki egemenlik yalnızca sermaye, sistem değil, bunların yanında, eril toplumun egemenliğinden doğan ölüm korkusudur. Yani kadına düşman yalnızca sistem değil, kadını kocası, kardeşi, oğlu, hatta sokakta başka bir erkeğin baskısını, ölüm korkusunu üzerinde hissetmesidir.  Bunlara adalet dağıtan erkek hâkim ve savcıların çoğunu da ekleyebiliriz. Neden bazı hâkim ve savcılar dedik? "1987 yılında Çorum'da bir hâkimin, şiddet nedeniyle boşanmak isteyen üç çocuklu kadının talebini, "Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin" gerekçesiyle davayı reddetmesidir." (ANADOLU ÜNİVERSİTESİ- TOPLUMSAL CİNSİYET ÇALIŞMALARI, Sayfa: 21;Okuma Parçası -2-)

 

Eril yapı, kadını ikinci, üçüncü sınıf görüp, doğal bir meta olarak bakmasından kaynaklanıyor. Eril yapının bunu böyle algılanması, kadını ezebilmesinin, kadının da boyun eğmesinin nedenleri arasında gelenekler, din, inançlar ön plana çıkmaktadır. Kadının eril yapı tarafından ezilmesinin de, tüm dinler etkili olmuş, erkeğe boyun eğmesinde, erkeğin egemenliğini kolaylaştırmıştır.

 

Şimdi buna birçok itiraz gelecek; "İslam kadını saygıdeğer bir varlık olarak görür ve ailenin temel bir direği olduğunu kabul eder" diyeceklerdir. İslam da kadının görevi nedir? Gibi bir soruda; "Ev işlerini düzenlemek, çocuk büyütmek, terbiye etmek, evde rahat yaşayabilmenin sebeplerini kolaylaştırma, evde huzuru sağlama". Hatta Hz. Muhammed (S.a.v) "Cennet kadının ayakları altındadır" demiştir. Diyecekler.

 

Bunu söylerlerken, bu gün kadının okumasına karşı çıkılması, çocuk gelinlerin çoğalması, iki kadını şahitliği bir erkeğe şahitliğine eş olması, din adına çarşaflara bürünmesi, tek başına özgürce sokağa çıkamaması, çocuk yaşta kızların dedeleri yaşındaki adamlara peşkeş çekilmesinden bahsetmezler. Hatta yukarıda da belirtildiği gibi, kadını kocasının rahatı için var olduğunu, kocasına hizmetkârlık ve karılık, evde erkeğini rahatlatma, çocuk büyütme dışında bir görevinin olmadığını görmezlikten geliyorlar. Bu sadece İslam dininde değil, bütün dinlerde kadını şeytan, cadı gibi sıfatlarla yok edildiğini tarih yazmaktadır. Çeliş ki şu, "cennet kadının ayakları altında" diyeceksiniz, hem de kadının erkekle eşit insan olduğunu kabul etmeyeceksiniz, hangisi doğru? 

 

Türkiye cumhuriyeti kurulduktan sonra kadınlar birçok hakkı elde etmişler, hatta bu gün gelişmiş birçok ülkeden de önce haklarına bir bir kavuşmuşlardır. Ne var ki, bu haklarını elde eden kadınlar, bu gün kadın haklarını çiğneyen, yok eden, eşit görmeyen bir toplum haline döndü. Gün geçmiyor ki, her gün bir-iki kadın öldürülmesin. Gün geçmiyor ki, çocuk gelinler günden güne artmasın. Gün geçmiyor ki, genç kızlar psikopatların saldırısına uğramasın, canından olmasın. Kadına şiddet ve kadın cinayetlerini Gerçekleştirenlerin çoğunluğu aile ferleri olması da düşündürücüdür.

 

İzmir ilginç bir şehir, çelişkilerle dolu! Bir tarafta kadınlar konsun da ülkenin en rahat şehri olması, diğer tarafta kadına şiddet ve cinayetlerinin işlenmesinde üçüncü sırada yer almasıdır.

 

İşin özü, kadınların, evde, sokakta her gün öldürülme korkusu taşımaları günümüzde artık 168 yıl önce yapılan işçi kıyımından daha derin, daha çetrefilli, daha korkunç bir durumla karşı karşıyayız. Artık "Dünya Emekçi Kadınlar Günü"nün yanı sıra, dünyada; "KADINA KALKAN ELLER KIRILSIN GÜNÜ" ilan edilmesi gerekiyor. Çünkü kadınlar 365 gün haykırıyorlar!

 

İzmir Belediyesi her mahallede spor hocaları görevlendirip insanların sosyalleşmesi, sağlıklı kalabilmesini için ücretsiz spor yapmasını sağlamaktadır, bu büyük bir hizmet. Genelde emekli, belli yaşın üstündeki insanların yararlandığını, sosyalleştiğini göz önüne alırsak, ne kadar önemli bir hizmet olduğu açığa çıkmaktadır.

 

Spor yaptığımız insanların arasında yaşı ileri, emekli olan Aysel öğretmen, kadına şiddet konusunda mücadele veren kadınların yanında yer almaktadır. Konular açıldığında, "kadına şiddete hayır" mitinginde okuduğu güzel bir yazıyı (ben ne yapabilirim deyince) bana verdi ve kadına şiddete hayır konusun da ne yapabilirsen dedi.    

 

İşte emekli Aysel öğretmenimin okuduğu yazı! Buna yazıda denmez, isyanı demek daha doğru dersek yerinde olur.

 

"KADINA KALKAN ELLER KIRILSIN"

 

"Biz kadınlar neden mutlu olamıyoruz?

Suçumuz nedir bizim?

Biri çıkıp söylesin bizlere.

Tek kusurumuz kadın olmak mı?

Neden hep dışlanıyoruz?

Biz kadınların düşünce özgürlüğü yok mu?

Bizimde her şeyde söz hakkımızın olması gerekmiyor mu?

Sevmek mi, tek suçumuz, gönül vermek mi?

Neden eziyor, neden vuruyor, neden bıçaklıyorsunuz bizleri?

Mutlu bir yuva arzu etmek, bizimde hakkımız değil mi?

Siz erkeler değimliydiniz, hayat müşterektir diyen?

Yalan mı, söylediğiniz, kandırdınız mı, bizleri?

Delikanlı olun, biraz delikanlı!

Kandırmayın, incitmeyin, oynamayın hayatımızla.

Şirin göstermeyin kendinizi.

Söz hakkı, yaşama hakkı tanıyın bizlere de.

Biz de canız, bizde insanız, biz kadınız; Aysel'iz, Fatma'yız, Zehra'yız.

Biz de kalp taşıyoruz..

Bizler de yaşamı seviyoruz.

Bizler; Anneyiz, Anne, Anne.

Bir erkek ne ise, bir kadın da o işte!

Unutmayın, Cennetin anahtarı bizim ellerimizde.

Karartmayın yarınlarımızı, incitmeyin yüreklerimizi.

Unutmayın bu dünyada, bizler olmasaydık, sizler bir hiçtiniz!

Vurmayın artık bizlere!

 

Bizlere kalkan eller kırılsın!

 

SUSMA, SENDE BAĞIR BİZİMLE

KADINA YÖNELİK ŞİDDETE HAYIR DİYE!"

 

AYSEL ŞENEL

 

Bu sorulara, isyana cevap verecek bir babayiğit bulunur mu, bence imkânsız. Hiçbir kişi, hiçbir kurum bu masum olan, haklı haykırışa cevap bulamaz. Eğer ki, bu soruların cevabını verecek kişi ve kurum sorunu da çözmüş demektir!  

 

Saygılarımla.

 

Kemal Gürbüz

Şair, Yazar-Devlet Sanatçısı

 

 

 

                

YAZARIN DİĞER YAZILARI