YUMUŞAMA

 

YUMUŞAMA

 

Eskiden, yani bizim çocukluğumuzda, köy yerinde çamaşırları yumuşatıcı yoktu ya da vardı da biz mi bilmiyorduk, yoksa gelirimizin olmadığından mıydı, hatırlamıyorum. Çamaşırları yumuşatmak için doğal maddelerden faydalanılırdı. Annem çamaşırları yıkadığı bir gün, çamaşırlar öyle sertelmiş ki, sürtünmeden dolayı vücudumuz acı içinde kalırdı. Ana dedim, üstümüz başımız niye bu kadar sert, her yerimizi acıtıyor dediğimde; "Yavrum sularımız kireçli, o nedenle serteliyor. Bu yıkadığımda da çamaşırın suyuna "kül" katmadım, o nedenle sert" demişti. İkinci defa çamaşır yıkarken, ana kül katmayı unutma diyerek uyarırdık. Çünkü çamaşırın sert olması ve sürtünmesi, vücutta tahribat yapıyor, çok acı veriyordu!

 

Şimdi geçmişte yaşadığımız bu olayı niye anlatmak zorunda kaldım, merak ediyorsunuzdur. Bazı olaylar geçmişte yaşanan olaylardan örnekler verilmek suretiyle daha iyi anlaşılır olmasından dolayı anlatılır. Çünkü insan yaşayarak öğrenen bir varlık olmasının yanında, kültür biriktiren ve o kültürü gelecek kuşaklara aktararak yararlanmasını bilen varlıktır.

 

İktidarda olan AKP, 31 Mart 2024 yerel seçiminden önce birinci parti iken, yerel seçimlerde büyük oy kaybına uğrayarak, ikinci parti oldu. AKP ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim kaybetmenin şokuyla, gergin olan, daha doğrusu gerginliği yaratan, gerginlikten beslenen Erdoğan, ilk kez siyasal ortamın yumuşaması için gayret edeceğini dile getirmeye başladı. Yerel seçimlerden birinci parti çıkan CHP'si Genel Başkanı Özgür Özel'de, "Cumhurbaşkanı isterse neden görüşmeyeyim" demeçleri de, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın, seçmen baskısını da görerek yumuşamış gibi yaparak, ilk kez görüşmeden bahseder oldu.

 

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, genel siyasal ortamın sertlik, doğru olmayan söylemleri, ötekileştirici tavrı, herkesi terörist, çukur, çamur gibi kendine yakışmayan sözlerin artık kendine oy getirmeyeceğini fark etmiş olmalı ki, "Siyasal ortamın yumuşaması lazımdır"  ve Özgür Özel'e de, "Özgür Beyle görüşebileceğini" söyledi. Yerel seçimlerden önce, "Özgür efendi" vb. gibi, güya tepeden bakan, hakir gören biri değilmiş de, "Özgür Bey gibi söyleme geçiverdi.

 

Seçim yenilgisi Recep Tayyip Erdoğan'ın gerçekten yumuşamasını sağladı mı? Bu soruya verilecek yanıt; imkânsız dersem, doğru demiş olurum. Neden bu kadar katı düşünüyorsun? Diyene de; yirmi iki yıldır iktidarda olan Recep Tayyip Erdoğan, söylemlerinin tersini yapan, bu gün ak dediğine, yârin kara diyen, hatta günde birkaç kez bunu tekrarlayan, çark mekanizmasını iyi beceren birinin yumuşaması imkânsız değil de nedir, diyebilirim.  

 

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, yerel seçimlerden önce, kendisinin erişilmez, asla kaybetmez, rakipsiz, tapılan reis imajı yerle bir olduğunu gördü de, artık siyasal hayatının sonuna geldiği için mi, yumuşamasında büyük etken, bilmiyoruz.

 

Erdoğan ve Özel'in görüşmesinde oluşan siyasal ortamın yumuşaması değil, meydana çıkan iki güreşçi gibi "perdah" ederek birbirini deneme safhası diyelim. Çünkü görüşmenin içeriğinden çok, "boş koltuk" krizi de bizi haklı çıkarıyor. Recep Tayyip Erdoğan yumuşamaz derken de haklı çıkmış olduk.

 

Recep Tayyip Erdoğan, siyasal hayatı boyunca sertliği seçmiş, güçsüz olduğu durumlarda yumuşar gibi yapmış, gücü ele geçirince normal haline dönmüştür. Yerel seçim yenilgisinde de aynı yolu izlemektedir. İşine gelmeyen, çıkarına olmayan hiçbir konuyu gündemine almaz, görüşmede konuşmaz. O nedenle Erdoğan ve Özel görüşmesinden de bir ortak görüşün çıkmayacağı belliydi. Toplantıda konuşulsa bile, (AKP sözcüsü Ömer Çelik, toplantıyla ilgili ilk demeci, Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye'nin darbe Anayasasından kurtulması gerektiğini, bunun AKP'nin anayasası gibi dar bir şekilde değerlendirilmemesi gerektiğini ifade ettiler. CHP'si ve diğer partilerinde Anayasaya böyle yaklaşmasını beklediğini ifade etti.) sözcüsü aracılığıyla sanki CHP'sinin gündemi anayasaymış gibi dile getirmeleri, muhalefet destek verecekmiş de, caymış propagandasını yayarak, kafaları bulandırmaya çalışmışlardır. Oysaki Ülkenin ağırlaşan sorunlarını, Kayyum atamaları, siyasal bir cinayet olan eski Ülkü Ocakları Başkanı Doçent Sinan Ateş Cinayetinin aydınlanması, emekliler, asgari ücretliler, ekonomi vb. gibi şeylerden bahsederken, o konulara değinmeden, muhalefeti nasıl manipüle ederim onun derdinde olduğu anlaşılıyor.              

 

Bir örnek daha verirsek, Recep Tayyip Erdoğan, "Çözüm süreci" adı altında, yıllarca görüştüğü HDP ile içli dışlı, hatta Dolmabahçe Mutabakatı adı alında bir mutabakat imzalamasının ardından, MHP'sinin desteğini alınca, "Dolmabahçe Mutabakatını kabul etmiyorum" diyerek masayı devirmesi daha belleklerden silinmedi. Aynı şekilde Fetullah Gülen Cemaati ile on yıl ülkeyi ortak yönetip, hizmet hareketi olarak adlandırdıkları, Hoca Efendi diye göklere çıkardıkları F. Gülen, darbe girişiminde bulununca, yani ortaklık bozulunca, bir gece içinde FETÖ oluverdi. Bununla ilgili çok örnekler verilebilir.

 

Erdoğan, Özgür Özel görüşmesinde de, oturma düzeniyle, "Ben senle eşit değil, senden üstünüm" mesajı verdi. Gerçek şu ki, iki lider de bir parti başkanı olarak yan yana gelmişlerdi.

 

Özgür Özel'e sormak lazım, yirmi iki yıldır iktidar olan, memleketin bu günkü ağırlaşan sorunlarını yaratan bir insana, "Memleket sorunlarını aktardık, verimli bir görüşme oldu" demesi neyi düzeltir? Memleketi uçurumun kenarına getiren, devletin kurumlarını yok eden, sermayeye halkın parasını aktaran iktidara ve tek adam olarak Recep Tayyip Erdoğan'a sorunları aktarsanız nolur, aktarmasanız nolur! Bu sorunların çıkmasına neden olan bir iktidara istediğiniz kadar sorunları aktarın, havanda su dövmeden başka bir işe yaramaz. Çünkü buna neden olanlar sorunlara niye çare arasın ki!

 

İktidar bu görüşmeleri kendi lehine çevirmesini iyi bilen bir yapıya ve propagandaya sahip. Özellikle yeni anayasa ile ilgili birçok konu dile gelmemişken, gelmiş gibi muhalefeti köşeye sıkıştırmak isteyeceklerdir. Hele de Anayasayı çiğneyen bir liderle anayasa yapmaya kalkmak ana muhalefetin sonu demektir. Erdoğan'ın tek şansı muhalefetin, özellikle ana muhalefetin tuzağa düşmesiyle artacaktır!

 

Kin-nefret, ötekileştirici vb. gibi bir anlayışla, beyni mühürlenen insanlardan "yumuşama" beklemek beyhude bir çabadır. Hele birde demokratik bir anayasa yapmak imkânsız bir olaydır!

 

Saygılarımla.

 

Kemal Gürbüz

Şair, Yazar-Devlet Sanatçısı


      

YAZARIN DİĞER YAZILARI