Cumhurbaşkanı Erdoğan Akşener'le Türkiye'nin çeşitli konularında bir görüşme yaptı. Şu an siyasette etkin bir görünüm sergilemeyen Akşener'le bir görüşme isteği duyması biraz şaşırtıcı oldu. Ama bu görüşme için iki tarafın da nedenleri düşünülecek olursa bu görüşmenin Akşener'in çıkarları, Erdoğan'ınsa kendisi ve partisinin planları/çıkarları için olduğu anlaşılabilir.
Erdoğan'ın niyetinin İyi Partiyle temas kurmak olmadığı anlaşılıyor. Erdoğan, Akşener'in kendisiyle konuşmak istiyor. Neden Dervişoğlu ile konuşulmadı demek şu anda olayı anlamamak demektir. Erdoğan'ın Akşener'i kullanmaya yönelik düşünceleri var. Erdoğan kenara çekilmiş görüntü veren Akşener'i şatafatlı bir görüşme planı ile etkin siyasi bir kişilik durumuna getirdi. Akşener'e bağlılık duyan seçmeni seçimlerde AKP'ye çekme düşüncesi var. Ayrıca, onu aktif bir siyası hayat içine sokarak İyi Parti'nin bölünmesinin sağlanması ya da yönetimi ele geçirilerek ittifaka katılmasının sağlanması düşünceleri olabilir. Anayasa tartışmalarında da İyi Parti'nin bölünmesi sağlanabileceği gibi, ona bağlı milletvekillerini anayasanın onayında kullanabilir.
Akşener, Erdoğanın bu isteklerine karşılık ondan neler bekleyebilir: Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı ya da bakanlık, İyi Parti'nin ya da kurulacak bir başka partinin başkanlığı gibi. Bir partinin başında olacağı düşünülüyorsa miletvekili sayısı talep edebilir.
iyi Parti, partinin bölünmesi, iç karışıklıklar, milletvekili ve seçmen kaybı gibi durumları karşılamaya hazırlıklı olmalıdır. Akşener'in taleplerine dikkat edilmelidir. Akşener'in ihracı asla düşünülmemelidir. Erdoğan'ın amacı anayasa oylaması için milletvekilleri, genel seçimler için de seçmenler elde etmektir. Başkan Dervişoğlu atak bir başkan görüntüsü vermiyor. İyi Partinin öyle bir yönetime gereksinimi var çünkü bir seçmen kaybına uğradı. Şimdi de bir saldırıyla karşı karşıya. Yönetimde yer alan diğer partililerin sorumluluk alarak atak etkinliklerde bulunmaları gerekiyor. Dervişoğlu'nun, Akşener'in söylediği "Türkiye'nin çeşitli konularını konuştukları" deyişini yeterli bulması hazindir. Üstelik Erdoğan'ın iyi partiyle konuşma isteğinde olmadığını, onun Akşener'i amaçladığını anlamamıştır.
Dış İşleri bakanımız Çin'e gitti. Çin ile ithalat ve ihracatta aramızda çok büyük açık var. Çin'in Türkiye'den tarım ünleri ve düşük teknoloji sanayi ürünleri alarak ithalatını arttırması isteklerinde bulundu. Türkiye-lrak Kalkınma Yolu projesi ile Türkiye'nin, Çin'in oluşturduğu Orta Yol projesinde bağlantısının kurulması yolunda düşünceler ileri sürdü. Her iki durum için Çinliler Türkiye'nin isteklerini dinlediler ancak rakamlara vurulmuş bir ithalat anlaşması yapılmadı.
Bakan Fidan nedense Çin'in toprak bütünlüğüne saygımız olduğunu vurgulamaya gerek gördü. Gerekli miydi bu? Biz yalnızca ekonomik ilişkiler için oradayız ve bir Türk ülkesi Bakanı'nın bir Türk bölgesini görmek istemesinden daha doğal ne olabilir? Verilen bir fotoğrafa bakıldığında Bakanın yanında bir bayan Çinli görevli olduğu arkasında ve yanında Türk heyetinden kişiler olduğu ancak bakanın gergin olduğu ve yürüdükleri caddede çevre ile ilgiye geçmedikleri ve yürüyüp geçtikleri anlaşılıyor. Bayan görevli Bakanımızı bir camiye götürüyor. Gerekeni yaptıklarının kanıtı olarak bunu seçtikleri anlaşılıyor. Bakanın Uygur Özerk Bölgesi'ndeki halkla temasları olmadığı anlaşılıyor. Zaten Bakanın yanına Çinli bir görevli değil Uygur bir kamu görevlisinin verilmesi ve heyetin Uygur halkla temasının sağlanması gerekirdi. Çok merak ediyorum gerçekten Uygur'ların bir Türk Bakanın Özerk Bölge'lerine geldiğinden haberleri oldu mu acaba? Çin, demokrat ve özgür bir ülkeye benzemiyor sanki!