'Make America Small Again'(Amerika'yı Yeniden Küçük Yap), bu sözün yazıldığı şapka yapılmalı, bizler de giymeliyiz. Dünyanın bu çok kötü yıllarında yeryüzünde herkesin de uğraşı iş yaptığı alanda Amerika'yı küçültmek olmalı. Bu ülke dünyadaki bütün kötülüklerin kaynağı. Her ülkenin çeşitli yanlışlarıyla bu ülke çok fazla güçlendi. Dünya'nın her yanına aynı anda yetişmekte ve ahtapot kollarıyla Dünya'yı sarmakta. Venezuella'da, Filistin'de, Ukrayna'da, Suriye'de, Afganistan'da, Formoza'da, Irak'ta ve bizdeler. Evet ve bizdeler! Görevlilerinin de çok sevimsiz suratları var. Doğrusu 'Sam Amca' hep çirkin olmuştur.
CHP Başkanı'nın uygun düşen hoş anlatımları var: "İmralı ziyaretine bir kavşak muamelesi yapılmasına karşı çıkıyorum. İmralı ziyareti bu yolda bir tümsek. MHP ve AKP tümseğin üzerinden geçtiler. Dem parti zaten onu tümsek olarak görmez. Biz arabayı devirmek yerine tümseğin yanından geçtik."
"Genel Başkanlıkta kucaklayıcı olacağız. Ama bazen de kirpiyi kucaklayamıyorsun. Adam kucaklatmıyor kendini. Adım atıyoruz ama kendi ajandası gereği benimle kucaklaşma istemeyenler var."
"Ben devletin siyaseti değil, siyasetin devleti yönettiği bir fikrin sahibiyim. Yani her devlet aklı diye önüne konan şeyi yapmak zorundaysan o zaman siyasete ne ihtiyaç var." Bu son sürdüğü görüş bir demokrasi tanımlama biçimi.
Türkiye'de devrimci düşüncede olanların bir kısmı Suriye Başkanı Şara'yı benimseyemiyor, devrimci düşünceden özgür düşünceye gerektiğinde geçemedikleri için de hala onun bir terörist olduğundalar. Acaba öyle mi? ABD'nin adamı olduğu savları var. Şara bunca zamandır ABD'nin ekonomik, politik ve askeri karşı konulamaz gücüne karşı Suriye'yi bir bütün olarak tutmanın, bir ülke olarak kurmanın direncini gösteriyor. Gerçekte şanslar onun yanında değil. Parası yok, silahı yok, yetkin görevlisi yok, yanında olan ülke yok. Devrimci düşüncede olanların içinde, Şara karşıtı olanlar, gerçekte Suriye'yi umursamıyorlar. Şara'dan başka Suriye'ye bir önerileri de yok. Türkiye'nin geleceğine yönelik ABD'den gelen tehlikenin ayrımına varamadıkları da anlaşılıyor. Bazıları da bilerek ABD'nin Orta Doğu ülkelerini bölmesinin yanında yer tutabilir. Bu onlara, kendilerine ait, üst düzey bir devrim düşüncesi olarak hoşlanma vermektedir herhalde.
Şimdiden sonra yazdıklarım Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsünün yayımladığı veriler. Dünya'nın 100 büyük silah şirketinin 39'u ABD'ye ait. Toplam silah satışlarının yarısını ABD şirketleri yaptılar. İlk 100'de 26 Avrupa şirketi var. İtalyan Leonardo 12. sırada(Da Vinci de silah tasarımcısıydı). Fransız Thales 15. sırada(Thales'in kemikleri sızlamıştır). İlk 100'de 8 Çin, 5 Japon, 5 Türk, 4 Güney Kore, 4 Alman, 3 İsrail, 2 Rus, 1 BAE, 1 Ukrayna, 1 Çekya şirketi yer alıyor. Aselsan 47. sırada, TUSAŞ 65'nci, Baykar 73'ncü, Roketsan 87'nci, MKE 93'ncü oldu. İlk 100'deki şirketlerin toplam gelirlerinin 100'de 1.5'unu Türk şirketleri aldı.
Savaşların sona ermesi zor görünüyor. Yeni açılacak savaşlar da belirlenmiştir mutlaka.