BRİCS'E ÜYE OLMAK YA DA OLMAMAK! ŞİMDİ YA DA SONRA?

 

Türkiye'nin  BRİCS'e  başvurduğu yolunda söylentiler  belirdi  geçtiğimiz hafta. İkinci bir söylenti daha var ki ona göre Türkiye  BRİCS'e  2-3 ay önce başvurmuş ancak üyeliği reddedilmişti. Görünüşe göre  Türkiye  başvuruda  bulunmuş  değil. İç ve dış  resmi  bir  yerden  bu başvurunun yapıldığına ilişkin bir haber gelmedi  henüz. Böylelikle bu başvurunun bir söylenti olduğu kesinleşti. Bu söylentiyi çıkaranların bu başvurunun  göreceği  tepkileri  görmek  istediği açıkça anlaşılıyor. Bundan da söylentinin kaynağının Erdoğan olduğu anlaşılıyor. Rusya da aynı merakı taşıyor olmalı ki Başkan Yardımcısı başvurunun yapıldığını ve incelendiğini söylemiş gazetecilere. Bu başvuru  haberi  Türkiye'de  gündemde  bir  yer  almadı. Avrupa'da   bir ilgi görmedi.  Bir NATO  görevlisi  bu başvuruyu soran gazeteciye NATO  üyelerinin NATO'nun  varlık nedenine  bağlı olmaları gerektiğini söyledi,  söylediği  sadece o kadardı. Dış İşleri  Bakanı  Fidan söylentiyi  güçlendirmeyi  amaçlayarak Dünya'nın bugünkü zorlu durumunda  ülkelerin birden çok ittifakta yer alması gereklidir dedi.  Ama  sonunda   Erdoğan  kimsenin başvuruya inanmadığını  gördü.

Brics'te bir ülkenin üyeliğe kabul  edilmesi  için üye ülkelerden  görüşlerini  bildirmeleri  isteniyor. Yeni üyede aranan  ve  beklenen  ölçüt  Brics'in varoluş nedenine uygun ve kararlı olması.  Tüm üyelerin olumlu düşüncesi ile üyelik gerçekleşebiliyor.  BRİCS  ülkeleri, Batı ülkeleri  tarafından belirlenen kurallarla  yönetilen bir ekonomiye karşılar. Gelişmekte olan ülkelerin ekonomide yeterli söz hakları olmadığı düşüncesindeler. BRİCS,   İMF'de  söz  haklarının  %15 olduğunu  bildiriyor örneğin.  Dünya Bankası, İMF, Ticaret örgütü, Birleşmiş Milletler ve onun alt kuruluşlarının Batı'nın yönetiminde ve denetiminde olması,  diğer  ülkelerin  geri kalmasına ve güvende olmamalarına yol açıyor düşüncesindeler. Bu durumlara karşı dayanışma içinde olmak, değişimlerin sağlanması amacıyla yollar aramak,  kuruluşlar kurmak, doların egemenliğini sonlandıracak kuralları oluşturmaya çabalamaktalar. Yeni Kalkınma Bankası'nı  bu amaçlarla kurdular. Üyeler arsında ödemelerin kendi para birimleriyle yapılması düşünceleri var ama bu ancak Rusya ile Çin arasında yüksek oranda(%80)  sağlanabildi. Dünya düzeni çok katı biçimde Batı'nın denetiminde olduğundan ilerlemeler ancak yıllar içinde ve çok yavaş sağlanabiliyor.

BRİCS ekonomileri dünya ekonomisinin %28'ini oluşturuyor, ham petrolün %44'ünü üretiyor. Üyeler diğer üyelerin iç işlerine karışmıyorlar. Her yıl bir başka ülke BRİCS'in başkanı oluyor.  Üyeleri    BRİCS'in  giderlerine ekonomik büyüklükleri  oranında katılıyorlar ama örgüt içinde durumları birbirleriyle eşit. Kalkınmakta olan ülkelere kredi açmaktalar. Uluslar arası sorunlarda ekonomik söz sahibi olma, politik söz sahibi olma gibi iki ayrı amaç var. Ekonomik alanda bazı şeyler yapabildiler, ambargoya  karşı  Rusya'nın  gereksinmelerini  karşılama gibi örneğin,  ama siyasi sorunlarda etkili olmaya başlamadılar.

Türkiye BRİCS'e  üye olmalı,  ama olabilir mi? Türkiye şu an Batı Dünyası'nın içinde. NATO'ya üye ve Avrupa Birliğine üye adayı durumunda, ayrıca içinde ABD üsleri var. Türkiye'nin şimdi ki durumu BRİCS üyelerince üyelik için uygun bulunmayacaktır. Türkiye üyelik için NATO'dan çıkar mı? İstese bırakırlar mı? Çıkabildi diyelim, Türkiye o zaman güvende olur mu?  Rusya  ve  İran'a uygulanan ambargolarla karşılaşır mı? ABD,   İsraili Filistin'e,  Kürtleri  Suriye'ye,  NATO'yu  Libya'ya  saldırttığı gibi, Türkiye'ye içten ya da dıştan saldırılar düşünür mü?  Türkiye,  BRİCS'e,  BRİCS'in koruması altında ve güvende olacağını  düşünebildiği  zaman  üye olmalıdır. BRİCS henüz ABD'yi  dengeleyebilecek  güçte değildir. BRİCS, İsrail Filistin sorununda ortak bir karar alıp açıklayamamıştır. Aslında daha baştan olacağı kavrayıp gerekli tedbirleri alacağını düşündürtmeliydi.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI