Trump, ülkesinde Westpoint Askeri Akademisinde yaptığı konuşmada "ABD'nin başka ülkelere silah gücüyle demokrasi yerleştirme politikasına son verdim. Askerlerimiz kendi ülkemizle hiç bir bağlantısı olmayan ülkelere gönderildi. Orada devlet inşası ile uğraşmak zorunda bırakıldılar. Artık o tür hataları tekrarlamayacağız. ABD ordusunun görevi ülkenin güvenliğini sağlamaktır. "diyor.
Yalanlar havada uçuşmakta. Trump Suriye'de yaptıklarını anlatıyor. Ama Suriye'de bundan vazgeçtiklerini gösteren hiçbir davranışta bulunmuyor. Orada üsler devam ediyor ve tırlar dolusu silah ve araç gerecin SDG'ye gönderilmesi sürüyor. SDG'nin silahlı çatışmalarında ABD uçakları onları koruma amacıyla karşıtlarına saldırılar yapıyorlar. O nedenle Şara ve Türkmenler asi Kürtlerle çatışmaya girişemiyor.
AKP, ABD ile yaptığı anlaşma sonucu Suriye'de SDG'ye dokunamıyor. Çünkü ABD Türkiye'ye PKK'nın ortadan kaldırılmasını ve DEM Partinin anayasa oylamasında AKP'nin yanında olmasını sağlıyor. İsrail Suriye'de askeri alanları, silahları ve yapıları uçaklarla saldırarak yok ediyor. AKP gene ABD ile yaptığı aynı anlaşma nedeniyle İsrail'e karşı sahada karşılığı olan uygulamalarda bulunamıyor. Erdoğan basına bir açıklamasında SDG konusuna Şara dikkat etmelidir diyor, işi O'nun üstüne yıktı, gayet açık. Şara ile yaptığı görüşmede de O'na, Suriye'de yaptıklarından dolayı İsrail'e karşı çıkmaya devam edeceğini söylüyor(!). Daha ne yapabilir ki.
25 yıldır ABD bize bazı katkılarda bulunmayı düşünüyor(!) ve öneriyor. ABD'nin eski CIA başkan yardımcılarından biri olan Fuller bize 1999'da "Kuzey Irak'ı alın ki Musul ve Kerkük sizin olsun" diye önerdi. Niyeti Türkiye-Kuzey Irak Federasyonunu kurdurmak. O arada Güney Doğu Kürt federe devleti de kurulur diye düşünüyor. Bu Fuller ulusunun niyetleri için kitaplar da yazıyor. Adlarına bakınca ABD'nin rüyasını görebiliyoruz: ' İslamsız Dünya',' İnancın Parçalanması', 'Türkiye ve Arap baharı', 'Yükselen Bölgesel Aktör Yeni Türkiye Cumhuriyeti' ve 'Siyasal İslamın geleceği'.
2000-2003 yılları arası ABD'nin Türkiye Büyükelçisi Pearson "Kuzey Irak ile Türkiye'nin Güney Doğusu tek bir ekonomik bölge olarak düşünülmeli" diyor. Bir eski CIA operasyon şefi David Philips 2007'deki raporunda PKK'nın silahsızlandırılması, dağdan indirilmesi ve entegrasyonu(bütünleşmesi) sağlanmalıdır diye yazıyor. Bu da 2007'de planlanan bir eski rüyaymış şimdi yaşamakta/yaşatılmakta olduğumuz şey.
PKK'nın Kongresinde(Toplantısında) Karayılan adında biri "Hukuki ve yasal değişimlerin sağlanmasıyla silahsızlanırız. İsteklerimiz çok nettir." dedi. "Sağlanmazsa çatışmalara devam ederiz." diye ekledi. Bir de Bese Hozat adında biri "İsrail ve ABD başta olmak üzere Batı'nın Kürtler üzerinden ciddi hesapları, planları var. Kendi çıkarları temelinde Kütlere de yer vermek isteyen bir politika izleniyor.". Ve devam ediyor " Sürecin işlemesi için demokratik siyaset hakkının tanınması, hukuki düzenlemelerin yapılması ve Öcalan'ın özgü r çalışma koşullarının sağlanması gerekiyor. "
Demokratikleşme için Türkiye terörist Öcalan'ın çalışmasına gerek duymaz. O artık siyaset dışı bir durumdadır, siyasete dönemez. Türkiye onun yüzünden çok zarar görmüş, kayıplara ve acılara uğramıştır. Onun elinden başka iş gelmez, bu nedenle Türkiye ona siyasi çalışma koşulları sağlamaz. Ona nasılsa iyi bir tutukluluk tanınmıştır, buna devam edilir, o kadar. Hukuka gelince hukukumuz, ülkemizin kendi meclisinin, gerek gördükçe yaptığı işlerdendir.