Erdoğan vaktinden önce yapılan bir seçimle yeniden başkanlığa aday olma hakkını yasalara göre kazanıyor. Anayasayı değiştirme isteğinin de gerçekleşebilirliği henüz belirsiz olduğu için bir erken seçim yapma yoluna mutlaka gidecektir. CHP bu erken seçimi daha da öne alma isteğiyle başkan adaylığını belirleme konusunu siyaset gündeminde canlı tutmaya çaba gösteriyor. Bu amacına ulaşırsa neden başka ülke sorunlarıyla değil bu konuyla ilgilenmesinde haklı olduğu ortaya çıkacaktır.
PKK'nın sonlandırılması konusunda şu an bir ilerleme yok. Hükümet konuya ilişkin suskunluğunu sürdürüyor. Bu nedenle Öcalan'ın silahları bıraktırma açıklamasına kadar söylenecek pek bir şey yok.
Hükümet, suskunluğuna karşın soruşturmalar yapma, izinsiz sokak gösterilerini engelleme, PKKlı teröristleri avlama ve DEM Partili belediye başkanlarının yerine kayyum atama davranışlarında bulunuyor. Hükümet DEM Partiye, benim dediğime gelmezseniz yaşayacağınız hayat bu demeye getiriyor. PKK'lılarsa; Öcalan'ın serbestleştirilmesi, onunla yüzyüze görüşme, hükümetin Kürtlerin önemli dedikleri hakların verilmesi yolunda yapacaklarını açıklaması ve PKK'nın başka bir ad altına geçmesi(ne olduğu tam bilinmiyor) gibi bilinen görüşlerini sürdürüyorlar.
Hükümet bu dolu olan gündemde BRİCS konusunda hiç söz etmiyor. Trump, BRİCS ülkelerine % 100 gümrük vergisi artışı tehdidi ile konuyu gündeme getirdi. Dolarla uğraşmalarından vazgeçireceğini söylüyor. Belli ki amacı Batı karşıtlığında BRİCS ülkelerini terbiye etmek! Türkiye içinse bir tehlike yok çünkü üye değil.
BRİCS, üyeliğe niyetli 13 ülkeyi ORTAK ÜLKE olmaya davet etti. Ortak Ülke'ler BRİCS toplantılarına katılabiliyor, etkinliklerini uygulayabiliyor ancak kararlara katılamıyorlar. Tam olarak Ortak Üye'liğin ne olduğu da uygulamalarla görülecek. Dokuz ülke Ortak Ülke'liği kabul etti ancak Türkiye onların arasında değil. Erdoğan BRİCS'e üyelikte çok ateşliydi ancak Ortak Üyeliği kabul etmede harekete geçmiyor. Ateşinin nedeninin Batı'ya kendince bir gözdağı olduğu biliniyordu, şimdi böyle olduğu kesinleşti. BRİCS'e üyelik henüz önermiyoruz ama bir erkek olma işi!
Azerbaycan-Ermenistan barışı bir türlü daha gerçekleşmedi. Azerbaycan'ın biraz anlayışlı olması düşüncesindeyim. Ermeniler melek gibi bir halk değil elbet. Terörü seçenleri Avrupa'da bizim 45 kadar büyükelçilik görevlilerimizi öldürmüşlerdi. Karabağ'a saldırdıklarında Karabağ'dan daha büyük bir Azeri toprağını da işgal etmişlerdi.
Ancak Ermeniler küçük bir halk. Tarih boyunca yaşadıkları Doğu Anadolu ve Kafkaslar bölgesinde bu bölgeden gelip geçen bütün halklardan sayısız kere kırım gördüler ve yağmalandılar. Karabağ'dan, oranın onların da ülkesi olmasına rağmen tümüyle çekilmeleri özverili bir davranıştı. Sıkıntı böylelikle bütünüyle çözüldü. Azerbaycan da karşılığında özverili davranmalı. Türkiye de özverili olmalıyı düşünmeli ve bu barışı çabuklaştırmalı. Soykırım bizim artık gündemimizde olmamalı diyen Ermenistan Cumhurbaşkanı Paşinyan söylediği düşünceleri ve tavrıyla sürmesi istenen bölge barışı için bir şanstır. Ermenistan, geçmişi düşünürsek, Türkiye'den yardımlar görmelidir.
Ahmet Şara toplayacağı Ulusal Kongreye hala silahlı oldukları için Şiileri ve YPG'yi çağırmıyor. Bir demokrasinin gerçekleşmesi için orda olmaları ve söylediklerinin dinlenmesi gereklidir. Katılmamaları ulusal birliğin gerçekleşmesine karşı bir davranış olur. Birlik zorlaşır.