ŞİMDİ BRİCS'İN ZAMANI MI? DEĞİL Mİ?
Erdoğan, gündemimize BRİCS'i soktu. O, Türkiye'nin BRİCS'e başvurduğu söylentisi ile Batı'nın tavrını görmek istiyor. Bu başvuru şu an için bir söylentiden ibaret. Batı bu oyuna gelmeyecek kadar Erdoğan konusunda deneyimli. Göreceksiniz ki Batı'nın bu konuya ilgisi görülmeyecektir. Türkiye henüz BRİCS'e başvurmadı. Bir Batılı ajansa bir Türk yetkili(?) Türkiye BRİCS'e başvurdu diye haber geçmiş. Bir de Putin'in yardımcısının Türkiye'nin başvurduğunu söylemesi var. Bunu ona söyleten Putin, O da Batı'nın tepkisini merak ediyor. Hatta Batıyla Türkiye arasında ki ilişkide bir bozulma olacaktır diye düşünmüştür. Brics'e başvurulduğunu Hükümet açıklamadı. Kendisine bu başvuru sorulduğunda Putin, Brics'e ilgi duyan bir çok ülke var dedi, söylediği sadece o kadar. Çin'den de bu konuda bir haber yok.
Erdoğan bir hayal kırıklığına uğrayacak, öyle görünüyor. Batıyla pazarlık hayalleri gerçekleşmeyecek. Neyi pazarlık edecekse? Erdoğan keşke Avrupa'yı anlayabilse ve kabul edebilse. Avrupa Batı'nın barışçı yanıdır. Onunla eşit ilişkiler kurulabilir. Halkçıdırlar. Hukukun içinde yaşarlar. Batıda kötü olan ABD'dir. Bütün kötülükleri O araştırır, bulur, planlar ve hiç çekinmeden uygulamaya koyar. Avrupa nezaketen katıldık diyebilmek için kötülüğe az olarak katılır. Onlar da güvenlik açısından ABD'nin güvenliği altındalar.
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Dünya'da barış sona erdi, ülkelerin sömürüsü sınırlanamaz oldu. Ülkeler için güvenlik sorunu yoktu ama şimdi var. Türkiye için de var. Dünyada ki saldırgan ABD'dir. Nato'nun üslerinden ve bölgeyi dinleme olanaklarından dolayı Türkiye NATO'nun işine yaramaktadır. Türkiye'nin NATO'dan ayrılması istenmez ve beklemiyorlar. İsterse kabul ederler mi, bilinmez. NATO'dan ayrılmak güvenlik açısından Türkiye'nin de işine gelmez. Bizi Suriye'ye benzetemezler ama İran'ın karşılaştığı sıkıntıları düşünün, İran'ın durumuna düşmek var.
Avrupa Birliği'nin Dış İşleri Bakanları yılda bir kez çeşitli sorunlar üzerine sohbet etmek üzere aralarında toplanıyorlar. Bu yıl ki toplantıya Türkiye de çağrıldı. AKP, önemimizi anladılar diye yorum yaptı. Ancak bizi çağıran, Avrupa Birliği'nin niyeti değil, bize taşıdığı iyi duygulardan dolayı Avrupa Birliği'nin şu an başkanlığını yapan Macaristan'dır. Orada da Bakan Fidan'a Avrupa Birliği ve Türkiye arası görüşmelerde bir gelişme düşünülmediği söylenmiştir. Türkiye'yi üye olarak düşünmemektedirler. AKP politikasıyla yönetilen ülkenin Avrupa Birliğine katılması gerçekte imkansızdır ve her an biraz daha imkansızlaşmaktadır. Brics'e katılmanın zamanı elbet gelecektir. Türkiye için Dünya'nın tek kutupluluktan kurtulması yolunda bu bir zorunluluk olacaktır ve Türkiye o zaman bunu yerine getirecektir.
Küçük ülkelerin sorunları hep ekonomik sorunlardır ve bunlar için gerekecek olan paradır. İkinci kutup olunacaksa Kalkınma Bankası'nın sermayesinin arttırılması gerekecektir. Dünya Bankasının ve İMF'nin parasal gücüne eşit bir güç olmak gerekir. Doların öneminin diğer ülkelerin paralarının düzeyine inmesi için çeşitli yöntemler araştırılmalı ve bulunmalıdır. Ekonomide onların yaptığı gibi kurallar ve kurumlar yaratılmalıdır. Ekonomide de iki kutuplu olmak gerekiyor. İki kutuplu Dünya'nın uluslar arası ilişkilerde önemiyse ülkelerin güvenliğiyle ilgilidir. Arap ülkeleri Sovyetlerin kontrolünde olduğu için ABD onlara karışamazdı. Brics, ABD'ye Sovyetlerin gücünde olduğunu göstermelidir. Askeri güç önemlidir elbette ama ekonomik güç de karşı tarafı çekinik davranmaya yöneltebilir. Brics uluslararası sorunlarda ortak kararlarını ortaya koymalıdır. Ekonomik sorunlarda da hakim olduğu ekonomik güçleri kullanmaya başlamalıdır. Sahip olunan gücün kullanılması ya da kullanılmamasıyla karşı tarafda zararlara yol açmak düşüncesi gibi.