Erdoğan'ı mevcut şartların zorlaması ve Putin'den beklediği yardımlar konusunda O'nun Erdoğan'a Esad'ı göstermesi sonucu, Erdoğan'ın Esad'la görüşmesi gerekti. Bu görüşmenin tarihi henüz belirlenmedi. Görüşme Irak'ta yapılacak ve konuyla Fidan ilgileniyor. Suriye Dışişleri Bakanlığı: " Suriye sorunlarının çözümlenmesi için Suriye İç Savaşı öncesine dönülmelidir" diyor. Suriye, bu isteğinde haklı ancak bazı durumların gerçekleşmesi, Suriye'nin yararına olarak zamanının gelmesine bağlı ve sanırım Suriye bunu kabullenecektir. Ama Erdoğan yaptığı yanlışlardan, üstelik Türkiye zarar görmeden dönmeyi bakalım kabul edebilecek ve becerebilecek midir?
Türkiye'nin Afrin ve El-Bab'ı ele geçirmesi Suriye için iyi olmuştur. Türkiye bunu yapmasaydı bu iki yer Kürtlerin elinde olacaktı. Afrin, beton surlar ve tünellerle esaslı bir savunmaya hazırlanmış durumdaydı. ABD, Türkiye'nin beceremeyeceği düşüncesiyle Türkiye'nin saldırısına karşı koymadı. El-Bab da Işid'in elinde olduğu için Türkiye'nin saldırısına ses çıkaramadı. Yeri gelmişken söylersek Suriye'nin birinci sırada ki düşmanı ABD'dir. Türkiye, Kürtlerin Arap kenti Münbiç'ten çıkarılması ve Suriye sınırı boyunca 30 km eninde güvenlik koridoru oluşturulması konularını ABD'ye kabul ettirememiştir. Afrin ve El-Bab'ın Türkiye'nin boşaltması durumunda ABD uçaklarının saldırıya katılmasıyla Kürtler tarafından ele geçirilmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle oralardan Türkiye'nin çekilmesi daha ileri zamanlara bırakılmalıdır.
Suriye'nin ikinci sırada ki zarar vereni Kürtlerdir.
Suriye için üçüncü sırada ki düşman Heyeti Tahrir Şam Cephesidir. El-Nusra da denen İslamcı, cihatçı, terörist savaşçı topluluklardır bunlar. Orta Doğunun çeşitli yörelerinden gelip Suriye'nin İdlib yöresinde toplanmışlardır. Her biri ayrı adları olan, kendi başlarına bağımsız tugaylar olarak örgütlenmişlerdir. Amaçları, Şii oldukları için Suriye Hükümetini devirmek ve bir Sünni İslam devleti kurmaktır. Türkiye de, aynı nedenle, Esad'a karşı savaştıkları için bunlara eğitim vermiş ve silah yardımları yapmıştır. Türkiye, idlib ile Hükümet toprakları arasında çok sayıda üs ve askeri noktalar kurmuştur. Suriye, Türk askerlerinin bu cephe savaşçılarının içine karışarak Suriye'ye karşı çatışmalara katıldıklarını ve İHA kullanımlarını Türklerin yapmakta olduklarını ileri sürmekteydi. Bir askeri konvoyuna Suriye uçaklarının harekatta bulunmasıyla Türkiye 36 asker kabına uğramış ve buna karşılık 200'den fazla Suriye askeri hedefine top ateşi saldırısı yaparak Suriye'ye 330 asker kaybı verdirmiştir. Bu olayların ardından Türkiye'nin istediği olmuş ve bölgede cihat yanlılarına karşı çatışmalar durmuştur. .
Türkiye'nin İdlib'de ki üslerini kapatması gerekiyor. Orada ki teröristlerle mücadeleyi Suriye Ordusu yapmalıdır. Türkiye, Suriye'nin silah gereksinmelerini kısmen yardım yoluyla, geri kalanı da kredi açarak sağlamalıdır. Özelikle İHA'lar ve SİHA'lar yoluyla drone saldırıları bu tip mücadeleler için uygundur. Bu etkinliklerin yapılması Türkiye'nin önceki yanlış davranışlarından dolayı Suriye'ye karşı bir borcudur.
Suriye'nin çeşitli bölgelerinde ki çatışmalardan kaçıp idlib'e sığınan ve 1-2 milyon olduğu söylenen göçmenlerden dolayı Türkiye'nin, bu çatışmayla oluşacak ve Türkiye'ye yönelecek yeni bir göçmen dalgasından kaygıları vardır. İdlib'de açılmış olan üslerin nedeni göçe yol açacak çatışmaların önlenmesiydi. Ama bu çatışmalar kaçınılmaz olarak yapılacaktır. Göçmen korkusuyla vazgeçilemeyecek çatışmalardır bunlar. Suriye iç savaşını başlatanlardan biri olan AKP'nin bu göçe karşı bir çözüm üretme mecburiyeti vardır. Bu göçmenler çünkü Türkiye'ye kabul edilemez.