SURİYE'YE, KONTROLÜMÜZ ALTINDA Kİ YERLERDE İDARİ YAPISINI KURDURMALIYIZ
Bakan Yumaklı, çözüm sahiplendirmekle diyor. Türkiye'de sokak köpeği sayısının 2 milyon olduğu tahmin ediliyor. Görüleceği gibi, sahiplendirme biraz zor bir çözüm. AKP yerel seçimde o civarda oy aldı. AKP taraftarları, Bakanlarını zor durumda bırakmayacaklardır, öyle yapmaları da gerekir. Bu sayıda sahiplenmeyi bizim kafamız almıyor çünkü. Başka çözüm yolları çok daha zor. Ülkemizde 1 400 tane belediyemiz var. Kanuna göre hepsinin bakım evleri olması gerekiyor ama AKP bu kanunu uygulatamamış. Yalnız 300 tanesi bu görevini yerine getirmiş. Tamam diğerleri de yapsınlar ama Hükümetin de maddi sıkıntıları var. O yüzden tümünden sosyal güvenlik borçlarını ödemelerini istiyor ve ödemeyene icra gönderiyor. Sorunların hepsi birbiri üstüne geliyor.
Belediyelerin köpekleri toplama yükümlülükleri var ama topladıklarını nereye koyacaklar? Bu sorunun çözümü belediye başkanlarının yorumuna bağlı. AKP belediyeleri bu sorunu çok daha önce ve bakımevine gerek kalmadan çözeceklerdir. Parti taraftarlarının hızlı bir şekilde köpek sahiplenmeye başlamasıyla demek istiyorum. Başka ne şekilde olabilir ki? Bir de sokak kedileri sorunu var. Onların sayısı köpeklerin 3 katı kadar, 6 milyon kadar yani. AKP, ülkenin bunca sıkıntısı arasında ilgi gösteremeyeceği bu sorunu, bir sonra ki iktidara gelişinde, köpek sorununu çözdüğü şekilde, onu da çözecektir. Bunu ancak Başkanın yapacağını bu halk biliyor, seçimde onu seçecektir.
Erdoğan, Esad'la görüşeceğini söyleyeli 2 ay oldu. Bir Bakan, içinde bakan olan heyet toplantıları başlamak üzere diyor. Erdoğan'ın sonradan söylediği bir söz var, bu söz görüşmenin ne zaman yapılacağını tam olarak açıklıyor: " Esad şimdi Türkiye ile ilişkileri düzeltme noktasında bir adım attığı anda biz de ona karşı o yaklaşımı gösteririz". Demek istediği Esad şimdi Türkiye ile ilişkileri düzeltme durumunda, bir adım atarsa biz de ona aynı yaklaşımı gösteririz. Yani Erdoğan, Esad'ın bir istek göstermesi ya da başka bir jest yapması gerek, o zaman onunla görüşürüz diyor. Alttan almaya hiç niyetli değil, bu Esad'a düşer demekte.
Güller, Cumhuriyette ki yazısında, ABD'nin, Suriye'deki varlığıyla, Kürtlerin kontrol ettikleri alanı korumalarını sağlıyor. Bunun değişmesi için Suriye Ordusunun Suriye'nin tümünde egemen olması gerekir diyor. Şaşırtıcı biçimde bunun için Ankara ile Şam'ın ilişki kurmaları gerektiğini söylüyor. Türkiye ile Suriye'nin ilişki kurması, Suriye'de Kürtlerin kontrol ettiği alana, Suriye Ordusunun egemen olmasına her hangi bir yol açmaz. Sonra Güller, Türk ordusu Suriye'den çekilerek Suriye ordusunun kendi topraklarında egemen olmasını sağlamasını istiyor. Bu hep isteniyor da, Güller, Suriye Ordusunun çekildiğimiz toprakları Kürtlerin ele geçirmesine engel olamayacağını göremiyor. Savunma Bakanının askerin çekilmesi için anayasanın kabulü, seçimin yapılması ve sınırlara hakim olunması deyişinin Suriye'nin iç işlerine karışılması anlamına geleceği düşüncesi yanlıştır. Çünkü anayasa ile seçimler yapılmadan ve ülkenin HTŞ ile Kürt bölgelerine hakim olunmadan, Suriye, bizim çekileceğimiz toprakları elinde tutabilecek güçte değildir. Bakanın söylediği iç işlerine karışılması değil, yapılması gerekenin söylenmesidir.
Kontrolümüz altındaki yerlerde Türk Hükümetinin fiili egemenlik sürdürdüğü doğrudur. Türkiye'nin Suriye'ye şu ara en önemli katkısı Suriye Hükümetinden kontrolümüz altındaki yerlerde Suriye idari yapısını kurmasını istememiz olur. Askerleri değil , memurları ve idarecileri gelmelidir. Suriye hükümeti bu topraklarını idare etmeye başlamalıdır. Kendi kontrolündeki bölgede Suriye, 250 milletvekili olan Halk Meclisi için seçimlerini yaptı. Bizim kontrolümüzde ki yerlerde aynı seçimi yapmalıdır. Bu yerlerin yönetim giderlerini üstlenmeli ve gereksindiği yatırımları yapmağa başlamalıdır.