TRUMP'IN GERÇEĞİ ÇARPITMA YOLARINDAN BİRİ.

                Trump'ın  söylediği  lafa bakın. " Aptal  ve  çaresiz bir dayak  tahtasıydık ama artık değiliz ". Trump,  ülkelerin  ABD  mallarını yüksek  vergilendirdiklerini  ama  ABD'nin  böyle  yapmadığını söylemek istiyor. Bütün Dünya ülkelerine yaptığı yüksek vergilendirmeden dolayı kendini böyle savunuyor.  Bütün  ülkeler  tarafından  bunca  ezilmelerine  karşın(!)  Dünyanın en güçlü ülkesi  olduğunu  bilmek keyifli oluyor.  Söylediği  bu  söz  az  gelişmiş  ülkeleri ne duruma soktuklarını  ağzından kaçırmasından başka bir şey değil. Yüksek  vergilendirdiği  ülkeler   karşı  vergi  arttırımları yapmaya başladılar. ABD başlattığı davranışının sonuçlarını yaşayacak, hep göreceğiz nasılsa.

                Trump'ın   azgın, korkutucu,  güçlü  ülke olarak birbiri ardı sıra, soluklanmadan,  hemen her durumda  ve  konuda  komutlar verme yoluyla bir baskı ortamı yaratarak ABD'yi  tepede ki tek ülke konumuna getireyim diye düşündüğü anlaşılıyor.  Ama  bunun  gerçekleşmeyeceğini  görmeye başladı.

 Trump  Rusya-Ukrayna  barışı  bir yana  Rusya'yı  ateşkese bile getiremiyor.  Kandırarak  savaşa  soktukları  Ukrayna'ya  yaptıkları  askeri  yardımların karşılığını  ABD'ye  ödemelerini  istiyor. Ukrayna'yı,   yardımı  keserek  tehdit  bile etti.  Trump'ın,   hazırlattırdığı  borç  anlaşmasını,  Zelenski' yi  kafakola alarak  kabul ettirmeye çalışmasını  Dünya  tv'de  izledi.  Zelenski  o  saçma  listeyi imzalamadı. Ama ortada kalmamak için imzalayacak. Şu ara o anlaşmayı olabilecek bir duruma getirmenin  görüşmelerini  yapmaktalar.

 Şu anda ABD'de  bir çok  şehirde  bizde ki  AKP protestolarına benzer  Trump  protestoları yapılmakta. New York'ta on bin kişi toplandı örneğin. Talepler şöyle: "Demokrasiden elinizi çekin" ve "Filistin'de  soykırıma  son verin".

ABD'nin hemen her ülkeyle bir sorunu var. Yola gelmesi için ona tepki gösterilmeli ve karşılık verilmeli. Bizimle de sorunu var. Türkiye de karşı koymalı. Öyle olabilseydi  keşke bizim Hükümetimiz.

Çatalca Müftüsü Volkan Konak için 'sahnede gebermiş'  dedi. Bu söz bir din adamının söyleyebileceği bir söz değil.  Müftü yapılmış ama kendinin Müslümanlığı  nasıl düşünülmeli. O bir tarikatçı, bir islamcı. Hayatını  böyle  kazanan kişi. Belediye çalıştığı sokağa Volkan Konak adını verdi.

Yeni  kurulan Suriye Hükümeti'nde Dürzi,  Alevi  ve  Hıristiyanlara birer bakanlık verilmiş, Kürtlerin iki bakanlığı var ama nüfuslarına bakılırsa üç olmalıydı. Türkmenler'in  Hükümet'te  bakanı yok. Olmalıydı. Türkmenler ile aralarında önceki  dönemde  üstünlük çekişmesi vardı. Onun sonucu olabilir bu durum.  Şu zamanlarda Suriye'de Türkmenlerin adı pek fazla geçmiyor.

Bütün  milliyetlerin ve inançların önde gelen kişileri oldukları düşünülenlere bakanlık verilmiş olduğu görülüyor. Oysa  bu toplulukların partilerinden bakanlık için ad istenmeliydi. Bu topluluklar,  böyle yapılsaydı Hükümet'e sahip çıkarlardı. Suriye  Anayasası'nda  yönetim  gücünün  topluluklarca paylaşımı için bir yöntem  yer almadığı eleştirisi var. Toplulukların partilerinden  bakan  adı istenmesi   bu eleştiriyi karşılayan bir yanıt olurdu.

Anayasa'da  ülkenin  adının  Suriye  Arap Cumhuriyeti  olduğu  belirleniyor. Genelde ülke adlarında  etnik  ada  yer  verilmiyor.  Ülkenin  adına  cumhuriyet  ya da krallık sözcüğü  eklenerek ülkenin adı oluşturuluyor. Suriye'nin şimdi  ki  anlaşmazlık  koşullarında,  yurttaşların  kendini  kapsayan, içeren  bir  ülke  adı görmesi  ülke için yapıcı olurdu.

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI