Türkiye, İsrail ile dışsatım ve dışalımı bütünüyle sona erdirdi. Türkiye'nin bu kararı Filistin sorununun çözümüne katkı sağlayacak bir yöntem değildir. İsrail'i özellikle ilgilendiren Türk parasının değersizliğinden dolayı meyve, sebze ve konservenin Türkiye'den ucuza alınmakta oluşunun kaybedilmesi olmuştur. Ancak İsrail için bu kadar önemli olan bir konuda ülkesinin gereksindiği gıdaları, başka kaynaklardan alacak maddi gücü vardır. Türkiye'ye gelince O, bu kararla bir gelir kaybına uğramıştır. Yahudiler genellikle alımsatımda pişkin olduklarından ileri ki yıllarda alımsatım ilişkileri yeniden kolaylıkla kurulacaktır. AKP tarikatlar kesiminin, AKP'yi çifte standart(doğrusu iki yüzlülük) göstermekte olduğu düşüncesi ve Refah Partisinin de aynı eleştiriyi getirmesi nedeniyle, tarikatçı kesimi Refah Partisine kaptırma kaygısıyla alımsatımı bütünüyle sonuçlandırma kararını almıştır.
Türkiye ayrıca Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Birleşmiş Milletler Uluslar Arası Adalet Divanı'nda açmış olduğu soykırım davasına katılacağını bildirdi. Güney Afrika bu davayla İsrail'in 1948 yılında taraf olduğu(onayladığı) Uluslar Arası Soykırımın Engellenmesi Anlaşması'na uymadığı, Filistinli sivillerin, bilerek ve isteyerek yok olmasını amaçlayan bir askeri harekat gerçekleştirmekte olduğu, bunun soykırım olarak kabul edilmesi, uzmanların gerekli kanıtları toplaması için ateşkesi sağlanmasını, sivil yardımların yerine ulaşması ve yapıların yıkımlarının sonlandırılmasını istedi. Türkiye'nin bu davaya katılmak istemesi insani nedenlerdendir ve Türkiye halkının tümünün kabul edeceği bir durumdur.
Ocak ayında yapılan duruşmada Divan, İsrail'in Gazze'de yaşayanlara yönelik öldürme, saldırma ve yıkımla ilgili her türlü eylemden kaçınması ve soykırımı engellemek için tüm önlemleri almasına karar verdi. Geçtiğimiz üç ay boyunca İsrail Divan'ı umursamamıştır. Divan'ın yaptırım gücü yoktur. Divan'ın davaları sonuçlandırması genelde yıllar içinde olmaktadır. Dava sonuçlandığında soykırım kararı kabul edilse bile varılan kararı bir tarafın kabul etmemesi durumunda etmeyen tarafın Güvenlik Konseyine başvurması hakkı vardır. Ancak Güvenlik Konseyinde beş ülkenin veto yetkisi bulunmaktadır. İsrail'in soykırımına ilişkin kararın ABD tarafından veto edileceği kesindir. Görüleceği gibi daha önce Aralık ayında aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 80 ülkenin eş sunucu olduğu, insani ateşkes istenen bir karar tasarısı, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda ABD tarafından veto edilmiştir. Karar kabul edilseydi ateşkes kararı Birleşmiş Milletler Barış Gücü tarafından uygulanacaktı. Barış gücü, istekli olan ülkelerin vereceği askerler, polisler ve sivil görevlilerden oluşmaktadır.
Ülkemizde bir de hükümet görevlileri ve başkan tarafından sıkça söylenen İsrail Başbakanı, Savunma Bakanı ve Genel Kurmay Başkanının soykırım nedeniyle cezalarını çekecekleri söylemi vardır, ancak bu ne ölçüde olasıdır? Filistin'in Uluslar Arası Ceza Mahkemesine taraf olması dolayısıyla Mahkeme'nin sözü edilen bu üç kişi için Uluslar Arası Yakalama Kararı çıkarması olasılığı var. ABD ve İsrail bunun engellenmesi için itirazlarda bulunmaktalar. Bu kararın çıkarılması durumunda Mahkemeye taraf olan(varlığını onaylayan) ülkelerin bu tutuklamaları yapma ve Mahkemeye sevk etme zorunluluğu var. Bu ülkelerde görülürlerse bu kişiler tutuklanıyorlar. Taraf olmayan ülkeler de istek gösterirlerse bu tutuklamayı yapabiliyorlar. Ayrıca İnterpol de bu yakalama kararının gerçekleşmesini sağlayabiliyor. Bu Ceza Mahkemesince Bosna Hersek Srebrenitsa'da 1995'de yapılan soykırımda binlerce Boşnak sivilin öldürülmesinden sorumlu Sırp yetkililerden dördü müebbet hapis ve diğer 45 Sup da toplamda 699 yıl hapse mahkum edilmişti.