YENİDEN ORTA DOĞU AMA BAŞKA BİR YERDEN.

Rusya, 4 gündür cihatçı HTŞ  bölgesini  ve Hükümet birliklerinin karşısında yer alan HTŞ güçlerini  bombalıyor. Hükümetin HTŞ sınırına yığınaklar yaptığı görüldü. Suriye'nin bu cihatçı topluluklarla çatışmaya başlayacağı anlaşılıyor. İsrail'in Suriye'ye girmesi durumunda oluşacak karışıklıklarda bu cihatçıların Halep'i ele geçirmeye çalışacağı  beklentisi  var.  ÖSO'nun Türkiye-Suriye yakınlaşması yanlısı olan toplulukların, yanlısı olmayan topluluklara saldırılar düzenlediği görülüyor. Buna bakılırsa bazı ÖSO topluluklarının Hükümetle uzlaşma yanlısı olmayı kabullendikleri  düşünülebilir . Bunlar çoğunlukla Türkmen olan savaşçılar. Yakınlaşmaya karşı çıkan topluluklarsa  bir bölgeye hakim olma durumunu kaybedecekleri  ve kendilerine son verileceği düşüncesindeler. Onlar sanki  Suriye'nin bugünkü durumunun hep sürmesini istiyor görünüyorlar. ÖSO'yu oluşturan topluluklar kendilerine tabur diyorlar ve bir adları oluyor. Örneğin Hacı Murat Taburu gibi. Bir bütün olarak bir araya geldikleri gibi, birbirleriyle farklı düşünebiliyor ve çatışmalara girebiliyorlar.

İsrail,  Lübnan'da Hizbullah'ı ortadan kaldırma savaşı veriyor. Ayrıca, Güney  Lübnan'da  kendi  denetiminde bir güvenlik alanı oluşturmaya çalışıyor. Belirledikleri bu alandan yerli Lübnanlıları uzaklaştırıyorlar. Yapmak istedikleri bizim Kuzey Irak'ta yaptığımızın aynı. Hizbullah terörü kullandığı için onu terörist olarak niteliyorlar. Böyle örgütlerin bazı şeylere karşı olmaları doğal bir şey ama mücadelede yöntem olarak terörü seçmeleri insanca ve çağdaş değil. Biz öldürülen öğretmenlerin, yargıçların, kamu görevlisi işçilerin acısını duyuyor ve yaşıyoruz yıllardır. İsrailliler taşkınlıklarını arttırarak bölgede gözleme amacıyla bulunan bir Birleşmiş milletler üssünün buradan çıkmasını istiyorlar ve 2 kere üsse tankla atışlarda bulundular.

İsrail,  Lübnan işini tamamladıktan sonra  güvenli alan oluşturma işi için Suriye'ye geçecek. Bunu yapacak ta. Ancak  burada  kendisinin  ve hatta ABD'nin de isteğiyle daha ileri gidebilir. O zaman Suriye'yi alt üst ederler.  Nasıl tasarladılarsa öyle. Sevr  Anlaşmasında  bize yapılmak istendiği gibi. Durduracak birisi var mı? Dünya,  geri kalan ülkelerinin zayıf olduğu  bir zamanda  yakalandı Amerika'ya. Bu arada  bu Suriye fırtınasında  ABD bizi  bazı şeylere zorlar mı, bu da var? Denetimimizde ki alanları Kürtlere terk etmemiz gibi. İsrail'le karşı karşıya gelir miyiz Suriye'de, sanmam, ama Erdoğan'da böyle bir düşünce var çünkü İsrail geliyor diyor. Peki,  Erdoğan bu karşılaşmaya bir ön hazırlık yaptı mı acaba? İsrail, Türkiye'ye saldırmaz çünkü bu onun işine yarayacak bir şey değil. Hem bu iş onun boyuna  göre  değil. Sonra Türkiye de "katiller"  diye bağırmaktan başka bir şey  yapmadı  İsrail'e karşı. Bir de herkes İsrail'i durdursun deyip durdu ikide bir. İran ile İsrail arasında bir savaş çıkar mı? İsrail bu savaşın altından kalkamaz,  Amerika'nın da savaşa katılması gerekecektir sonunda. Bu zorlu savaşı ABD istemeyecektir. İster mi, mesela  İran'ın rejimini  değiştirmek için? Ama İranlıları Arapların kolaylığında bulmayacaklardır. Nükleer savaş riski ise artık Dünyada kesinlikle olmayacaktır. Kullanan kendi de gider çünkü. Nükleer savaşın bir özelliği bu. Küçük ülkelere karşı nükleeri kullanmazlar, benim demek istediğim büyüklerin kendi aralarında.

BRİCS aslında ekonomik bir örgüt değil. Tam olarak bir örgüt de değil aslında. BRİCS aynı duyguda ve aynı siyasada birleşen bir ülkeler  topluluğu. Daha  bir sürü yeni üye edindik, yeni üye girişi olmamalı gibi bir düşünceleri vardı. Putin yeni üye girişlerine açığız dedi sonradan. Doğrusu da bu. Katılma tüm isteyene açık olmalı. Güç böyle oluşur. İşe yaramayan Birleşmiş Milletlere karşı, ona benzeyen bir yapıya varmalı BRİCS. Onun göremediği Dünya barışı işini gören ona rakip bir yapı olmalı. BM,  Dünya Bankası,  İMF yalnızca Batı siyasetinin  kullandığı araçlardır, bu araçlara  karşı olan BRİCS  gerçekte  Batı siyasetine karşıdır. Bu nedenle BRİCS siyasi amaçlıdır ve bir örgüt olmalıdır.

 

               

 

               

YAZARIN DİĞER YAZILARI