ÇİNİCİLİĞİN BAŞKENTİ KÜTAHYA MI ?.
Değerli okuyucular, Kütahya ve çevresini gezip gördüğümüzde her yerde beyaz toprakları görünce Kütahya' nın neden çinicilikte önderi olduğunu anladık. Çini için gerekli ham maddenin temininde sıkıntı çekilmiyordu deme ki. Mihmandarımız Nurettin Bey, bizi sokak sokak gezdirerek Kütahya' nın belli başlı kültürel varlıklarını gezdirip gösterdi. Çini atölyesine girdiğimizde el emeği, göz nuru ile yapılan, boyanan, işlenen çinilerin desenleri, bezemeleri, motifleri öylesine güzel öylesine şaşırtıcı, öylesine ince elenip sık dokunmuştu ki, hayran olmamak elde değildi. En sağlam belge işte karşımızdaki levhada duruyor, şöyle:
"SIRLAR KENTİ KÜTAHYA'NIN ÇİNİLERİ" Kütahya' nın Türk çini sanatındaki önemi, on üçüncü yüzyıldan itibaren günümüze kadar varlığını sürdüren bir üretim merkezi olmasından kaynaklanır. İznik'ten daha önceki aynı dönemlerde başlayan çini üretimi, on sekizinci yüzyıl başlarından itibaren tek çini yapım merkezi olarak günümüze kadar devam etmiştir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde sanata verilen önemle çinicilik daha da gelişmiş, el emeği ve göz nuru ile sanatçılar, günlük yaşamda kullanılan kâse, bardak, fincan, ibrik, sürahi, matara, buhurdan, gülabdan, kandil vs. gibi pek çok eser yapmışlardır. Ayrıca duvar çinileri ve biblolar da Kütahya Çinilerinin güzel örnekleri arasında yer almıştır. Kütahya' da beyaz hamurlu ve sır altı mavi-beyaz dekorlu çinilerin üretiminin İznik'le aynı dönemde başladığı, temel hafriyatları esnasında ortaya çıkan eski çini fırın kalıntıları ve buluntuların incelenmesi sonucunda anlaşılmıştır. Kütahya çinilerinin Kudüs' e kadar uzanan bir pazara sahip olduğunu çeşitli ülkelerde bulunan çini örnekleri kanıtlamaktadır. 1671 yılında Kütahya' lı Evliya Çelebi, İznik' te dokuz, Kütahya' da ise otuz dört çini atölyesi olduğunu meşhur seyahatnamesinde belirtmiştir. Osmanlı Devleti' nin Duraklama Devri' nde çini üretiminin İznik' te düşmesine rağmen Kütahya' da bu sanatın canlılığını koruduğu anlaşılmaktadır.
On dokuzuncu yüzyılın sonlarında Kütahya çini sanatında klasik İznik desenlerinin örnek alındığı yeni bir dönem başlamıştır. Kobalt mavisi, turkuaz, krom yeşili, sarı ve aşı kırmızısı renklerin hâkim olduğu şakayıklar, iri kıvrık yapraklı bitkiler, bahar dalları natüralist üslupta lale, karanfil ve sümbüller, vazo içinde çiçekler, pal metler (Palmiye yaprağı biçiminde üsluplaştırılmış motif, bezeme) ile geometrik kompozisyonların yanında hat sanatının güzel örnekleri, çeşitli çini formları üzerinde uygulanmıştır. Günümüzde çini sanatı bütün canlılığıyla sürdürülmekte olup Kütahya ekonomisinin temel kaynaklarından birisini oluşturmaktadır."
ÇİNİ SANATI ve TARİHÇESİ: Türk çini sanatı, ilk Türk Devletleri ile birlikte bin yıldan fazla süre gelen bir tarihe sahiptir. Selçuklular, çiniyi mimari yapılarda çok sıkça kullanmışlardır. Çini sanatı, Osmanlı Devletinin kurulmasıyla adeta çağ atlamıştır.
KÜTAHYA ÇİNİSİ: Kütahya' da çini sanatı 16. Yüzyılın sonlarına doğru başlamıştır. Sarayın ihtiyacı olan çinileri karşılamak için Kütahya' da çini atölyeleri kurulmuş, İznik' te gerilemeye başlayan çinicilik yenini Kütahya' da 18. Yüzyılda üretim yapılan tek yer olmuştur.
İZNİK ÇİNİSİ: İznik çinileri, camilerde, Türbelerde, Saraylarda mozaik ve renkli sır teknikleri ile üretilip turkuaz, kobalt, siyah renklerde geometrik Selçuklu tarzında ağır yıldız geçme olarak kullanılmıştır. İznik' te üretilen çiniler, 16. Yüzyılda sır altı olarak üretime başlamıştır.
ÇİNİ SANATI: Türk çini sanatı, Kütahya çinileri, İznik çinileri olarak bu topraklarda uzun süre en parlak dönemini yaşamış ve yaşamaya devam etmektedir. Duvar çinileri ve tabak, kâse, vazo, kupa, karo, yer karosu, el dekoru karo (tile-art) ürünler olarak üretimleri devam etmektedir. Kütahya çinileri, İznik çinileri sır altı tekniklerle çalışılan ürünlerdir. Son zamanlarda porselenlerde sır altı tekniği başarılı bir biçimde uygulanmaktadır. Bu şekilde yapılan uygulamaları dış cephe ve porselen karo olarak sıkça görmekteyiz. Su emmeleri sıfıra yakın olduğu için asırlarca bu ürünler, hiçbir dış etmenden etkilenmediği için ilk günkü parlaklığını muhafaza etmektedirler. Örnek; Kütahya Çinili Cam gibi.
KÜTAHYA ÇİNİ TARİHİ: Kütahya' da çini geleneği birçok atölyede devam etmekle birlikte geçmişten gelen çini geleneğine sadık kalınarak sadık olduğu değerler göz ardı edilmeyip üretime devam edilmektedir. Mimari yapılarda çinilerin kullanımı M.Ö. 3000' li yıllarda Mısır'daki piramitlerde rastlanmıştır. Çiniler, mimari dışında günlük kullanımlarda kap ve süs eşyası olarak da kullanılmıştır. Kütahya, yüzyıllardır çiniciliğin merkezi olmuştur. Halen de çini üretimi tüm hızıyla devam etmektedir. Kütahya çiniciliği, yöre halkına ekonomik değerlerle birlikte iş gücü de kazandırmıştır. Çinide kullanılan ham maddelerden Kütahya civarından yaygın vaziyette bulunduğu için üretimi de kolaylaştırmıştır.
KÜTAHYA ÇİNİ TURİZMİ: Çininin özelliği olan Kütahya' da akla ilk gelen çini turizmi, gerek çini, gerek porselen satışlarının yapıldığı, Çini satış noktalarında tercih edilen ilk ürünlerinden biri olması şehre iyi bir kazanç potansiyeli getirmektedir. İstanbul, Antalya, İzmir, Ankara, Afyon, Eskişehir yollarının kesişme noktası olarak Kütahya bağlantısı şehre zenginlik getirmektedir. Mimari yapılarda kendinden söz ettiren çini sanatı özünü korumayı başarmıştır. Bölgenin ekonomik açıdan gelişmesi yine çinicilik sayesinde olacaktır.