Değerli okurlar, daha pandemi denen musibet ortalarda yokken niyetlenmiştik LAODİKEİA gezisine. Ancak biraz daha ortalık yeşersin de alanı hem daha rahat gezelim hem daha güzel fotoğraflar çekebilelim diye düşünmüştük. Bu lanet mikroplar yüzünden gezimiz neredeyse altı ay ertelendi. Neyse fırsat bulduğumuz ilk anda aracımıza atlayarak Denizli' ye doğru hızla yol aldık. Navigasyonun 164 km. ve üç buçuk saat olarak söylediği yolu biz iki buçuk saatte almıştık. Evden 05.00' da çıkıp 0730' da Denizli girişindeydik Ancak şehri yarım saatte aşıp 08.00' da Antik kent girişindeydik. Ama yine bu lanet hastalık yüzünden Ören yeri girişi 10.00' da açılıyormuş. Yol kenarlarında ve GİRİŞ önünde 2 saat oyalandık. Şunu gördük ki; Pamukkale yol sapağından Laodikeia kapısına kadar olan yol kıyıları pislikten geçilmiyordu. Hele bir de yol kıyısındaki mezbaha mı, deri temizleme mi ne ise bina kalıntısı ve bir kamyonetin içindeki taze sakatatın iğrenç kokusu burnumuzun direğini kırıyordu. Oradan hemen uzaklaşarak saatin 10.00 olmasını GİRİŞ kısmının önünde bekledik. Araçla ören yerine kadar gidilebiliyor. Ancak ören yerinde gölgesine sığınacak tek bir ağaç bile yok. Olanların da gölgesine orada çalışan kişilerin araçları sıralanmış, bizleri sokmuyorlar. Ören yeri oldukça geniş, gez gez bitmiyor. Hatta üstü çatıyla kapalı olan mozaiklerin olduğu yer bile kapalı duruyor. Dar alan olduğu için insanların mesafe sorunu olur gerekçesiyle kapatmışlar. Ayrıca bir başka kazı alanının da üzeri cam terasla kapatılmış. 2,5-3 metre derinlikte birbirinden güzel işlemeli, kabartmalı sütunlar olduğu (bulunduğu) gibi rastgele yatıp duruyorlar. Gezdiğimiz alanda birbirini kesen büyük büyük caddeler var. Hala döşemeleri de sapasağlam. Hatta döşemelerin tabanında yolun altına suyu alan ızgara delikleri duruyor. Hatta ören yerlerinde ilk kez karşılaştığımız ÇİFTE sütunu da gördük. Sonra bunu Şadan Hoca' mıza sorduk. Meğer bunlar köşe başlarına konur ve caddenin iki yöne de devam ettiğini gösterirmiş. Ayrıca bir başka özellik de burada iki adet amfi tiyatro varmış. Geçenlerde Denizli B.Ş. Belediye Başkanı açıklıyordu. Büyük tiyatronun kalan oturma yerleri yılbaşına kadar bitirilecek ve yılbaşında bu tiyatroda konserler verilecekmiş. Antik alanda çalışmalar hızla devam ediyor. Her yerde deveboyunlu vinçler çalışıyorlar. Orta yerde depremler sonucu yana devrilmiş duvarlar kaldırılmış ve beş-altı metre yüksekliğe ulaşmışlar. Birçok alanda cadde boylarındaki sütunlar ayağa kaldırılmışlar ve arz-ı endam ediyorlar. En güzel fotoğraflar da bunlardan aldığımız görüntüler oluyor. Bir yandan Hanım bir yandan ben hem gezip hem fotoğraflayarak antik alanı bu öğle sıcağında iki saatte ancak dolaşabiliyoruz.
LAODİKEİA ANTİK KENTİ, coğrafi bakımdan çok uygun bir yerde; LYKOS Irmağı'nın güneyinde kurulmuş. Antik kaynaklarda kentin adı daha çok "LYKOS' un kıyısındaki LAODİKEİA" şeklinde geçiyormuş. Diğer kaynaklarda ise kent, M. Ö. 261-263 yılları arasında 2. ANTİOKHOS tarafından kurulmuş ve kente Antiokhos' un karısı LAODİKEİA' nın adı verilmiştir. Laodikeia, MÖ. 1. Yy. da Anadolu' nun en önemli ve ünlü kentlerinden biriydi. Kentteki büyük sanat eserleri bu döneme aittir. Romalılar da kente büyük önem vermişlerdir. KBYRA (GÖLHİSAR-HORZUM) CONVENTUS' unun merkezi yapmışlardır. İmparator CARACALLA zamanında LAODİKEİA' da bir seri kaliteli sikke basılmıştır. Küçük Asya' nın 7 ünlü kilisesinden birinin bu kentte bulunması, Hristiyanlığın burada ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. MS. 60 yılında meydana gelen bir deprem, kenti yerle bir etmiştir. Büyük Tiyatro: Antik kentin kuzey/doğu tarafında, Grek tiyatrosu tipinde araziye uygun olarak Roma inşa tarzında yapılmıştır. Scene (sahne)' si tamamen yıkılmış olup, Cavea (tiyatroda oturulan bölüm) ve Orkestrası(tiyatro oyununun oynandığı alan) tamamen sağlam durumdadır. Yaklaşık 20.000 kişiliktir. Küçük Tiyatro: Büyük Tiyatronun 300 metre kadar kuzey/batısında yer almaktadır. Grek tiyatrosu tipinde araziye uygun olarak Roma tarzında inşa edilmiştir. Scene' sİ tamamen yıkılmış olup Cavea ve Orkestrasında da bozulmalar olmuştur. Yaklaşık 15.000 kişiliktir. Stadyum ve Gymnazyum: Kentin güney/batısında Doğu/batı doğrultusunda uzanmaktadır. MS. 79 yıllarında yapılan stadyumun uzunluğu 350 metre, genişliği 60 metredir. Amfiteatr şeklinde yapılan yapının 24 oturma basamağı bulunmaktadır. Zeus Tapınağı: Antik LAODİKEİA kentinin sütunlu caddesinin doğu kesiminde, küçük tiyatro ile Nymphaeum(Antik Roma' da su perilerini kutsamak için yapılan yapı. Kutsal pınar) arasında bulunmaktadır. Anıtsal Çeşme: Kentin ana caddesi ile ara caddesi arasında yer almaktadır. Roma dönemine aittir. İki cepheli olarak yapılmıştır, havuz ve nişleri vardır. Kentin güney/batısındadır. Bizans döneminde onarım görmüştür. Büyük Kilise: Sütunlu caddenin güneyinde caddeye bitişik olarak yapılmıştır. Sadece taşıyıcı bölümlerin bir kısmı ayakta kalmıştır. LAODİKEİA Antik Kenti, Denizli' nin 6 km. kuzeyinde yer alır. MÖ. 130/129 yıllarında bölge tamamen Roma' ya bağlanmıştır. Ören yerinde Anadolu' nun en büyük stadyumu, 2 tiyatrosu, 4 hamam kompleksi, 5 agorası, 5 nymphaeumu, 2 anıtsal giriş kapısı, Bouleuterionu (halk meclisi binası), tapınakları, Peristylli evleri(avlulu), Latrina(sıralı genel tuvalet sistemi), kiliseleri ve anıtsal caddeleri bulunmaktadır. Kentin dört yanını nekropol (mezarlık) alanları çeviriyor. Bu kent Hristiyanlık dünyası için çok önemlidir. Çünkü kent M.S. 4. Yy. dan itibaren Kutsal Hac Merkezi olma gibi dinsel bir özelliğe sahip olmuştur. Ünlü coğrafyacı STRABON' un bildirdiğine göre LAODİKEİA, kuzguni siyah yününün yumuşaklığı ile ünlü bir tür koyun yetiştiriyordu. Bu hayvanların LOADİKEİA' ya büyük gelir sağladığı da anlatılmaktadır. Antik dünyada fabrikasyon Tekstil üretiminde oldukça önemli bir yere sahip olan LAODİKEİA Antik Kenti, bu anlamda büyük bir zenginliğe ulaşmıştır. Dolayısıyla halkın refah düzeyi de oldukça yüksekmiş. Denizli' de tekstil sanayiinin neden önemli olduğu şimdi daha iyi anlaşılıyor. LAODİKEİA' DAKİ KAZILAR: 1961-1963 yılları arasında KANADA KUEBEC LAVAİ ÜNİVERSİTESİ' nin araştırmacıları tarafından, Jean des Gagniers yönetiminde yapılmış ve çok ilginç bir çeşme yapısı bütünüyle ortaya çıkarılmıştır.
Günümüzde 5 km. lik bir alana yayılan LAODİKEİA antik kentinde kazılar Kültür Bakanlığı' nın desteği ile Denizli Büyükşehir Belediyesi ve Pamukkale Üniversitesi' nin gayretleri ile sürmekteymiş. Çalışmalar başka yerlerde olduğu gibi alışılmadık bir biçimde 12 ay sürmektedir. Bakanlık yeterli kaynak ayırmasa bile Belediye masrafları karşılamak için büyük çaba gösteriyor. Başka türlü kazıların 12 ay sürmesi mümkün değil. Kent, 2013 yılında Dünya Miras Komitesi toplantısında UNESCO tarafından listeye alındı. Şadan Hocam' dan ek bilgi: "Laodikeia, Celal ŞİMŞEK kazılarından sonra layık olduğu üne kavuştu. Orası ilkçağ tekstil merkezidir. İki tiyatrosu vardır. Dünyadaki ünlü yedi kiliseden biri oradadır. Suyu Lykus (Çürüksu) nehri altından geçiyor. Adı; "Halkın sesi" anlamında. Nehir yatağı çok geniş olduğu için kemerle aşılamamış!