DÜNYANIN EN İYİ 32 TURİZM KÖYÜNDEN BİRİ: BİRGİ

                Değerli okurlar, Nurican Güngör TUR' la yaptığımız Bayındır Çiçek Festivali gezimizde TİRE' den sonra doğruca BİRGİ' ye duhul eyliyoruz. Aslında biz kendimiz burayı 6-7 yıl kadar önce gezmiş/fotoğraflamış ve yazmıştık. Ancak 'ÇAKIRAĞA KONAĞI' o zaman bakım nedeniyle kapalıydı. Bu kez vardığımızda yine kapalıydı, ancak öğle arası olduğu için kapalıydı ve konağa girebilmek için saatin 13.30 olmasını bekledik. Açılır açılmaz da hemen içeriye daldık. Bahçe tertemizdi ve çiçekler, ağaçlarla donatılmıştı. Konak bahçesinin yan duvarları BİRGİ' ye ait yöresel ve kültürel resimlerle bezenmişti. Çakırağa Konağa, zemin ve üstte iki kattan oluşuyordu. Salonlar, duvarlar, kapılar, pencereler, tavanlar hemen her yer renk renk çiçek desenleriyle süslenmişti. Konağın her yeri tertemiz, pırıl pırıldı. Konakta çalışanlardan birine sorduğumuzda konağın bakımının 5-6 yıl sürdüğünü, ziyaretçilere geçen yıl açıldığını söyledi. Rehberimiz Eyüp Bey de konakta birbirinden uzak köşelerde iki ayrı oda olduğunu, bu odalardan birinde İstanbul resimleri, diğerinde de İzmir resimleriyle süslü duvarların olduğunu söyledi. Bunun nedenini de şöyle açıkladı: Çakırağa' nın iki hanımı varmış ve biri İstanbullu, diğeri de İzmir' li imiş. Memleket hasreti çekmesinler diye Ağa, hanımların odalarına kendi yörelerine has resimler yaptırmış. Yeterince fotoğraf çekip/gezip çıktıktan sonra konağın bahçesindeki rengârenk çiçeklerin arasında dinlenmeye çekiliyoruz. Bu arada girişten binaya kadar bahçede birbirinden güzel, önemli ve ayrıntılı levhalarda konak ve Birgi ile ilgili açıklamalar yer alıyor. Biz de bu birbirinden değerli bilgileri sizlerle paylaşmak için onları sizlere sunmaya çalışalım: Daha konağa girmeden dış kapı girişinde/duvarda şu metal levha çakılı: "ÇAKIRAĞA KONAĞI 18. Yüzyılın 2. Yarısında büyük toprak sahibi ve deri Tüccarı Şerif Ali Ağa tarafından yaptırılmıştır. 1975 yılına değin konut olarak kullanılan bu yapı, 1975 yılında müştemilatıyla birlikte Kültür Bakanlığı'nca kamulaştırılarak restore edilmiş ve 1995 yılında müze olarak açılmıştır. Alt katı taş duvar örgülü, 1. ve 2. Katları ahşap çatkılı tarzda yapılmış, açık sofalı bir konaktır. Barok ve Rokoko tarzında boya bezemeleriyle, başodalardaki İstanbul ve İzmir resimleriyle Türk Konak Mimarisinin önemli bir yapısıdır." İçerideki levhada ÇAKIRAĞA KONAĞI, daha ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor, şöyle:

"ÇAKIRAĞA KONAĞI, plan şeması, inşa tekniği, kalem işi bezemeleri ve ahşap işçiliğiyle Geleneksel Türk Konut Mimarisinin en etkileyici örneklerinden biridir. İlk inşasının 18.-19. Yüzyıllar arasında BİRGİ' de ticaretle uğraşın ÇAKIROĞLU Ailesinden Çakırlar' ın Tahir Bey, Mustafa ÇAKIROĞLU ya da Şerif Ali Ağa tarafından gerçekleştiği düşünülüyor. Aslen BİRGİ' li olan ailenin ithalat ve ihracatla uğraştığı, BİRGİ Deresi boyunca tabakhanelerinin bulunduğu bilinmektedir. Çakırağa Konağı, işlevini 1949 yılına kadar konut olarak sürdürmüştür. Harap durumundaki yapı kamulaştırılarak 1977-82'de Kültür Bakanlığı tarafından restore edilmiştir. Çevresindeki konutların kamulaştırılması 1984' te tamamlanmış ve konağın mülkiyeti 1988 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü' ne geçmiştir. Müze işlevi verilebilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca kiralanan yapı, 1988-1993 arasında Bakanlık tarafından restore edilmiş, 1995 yılında da Müze olarak ziyarete açılmıştır. 1998 yılında "Korunması Gerekli Kültür Varlığı" olarak tescil edilen konak, zaman içinde ortaya çıkan yapısal sorunlar nedeniyle 2017' de kapatılmış, ayrıntılı rölöve ve restorasyon projeleri hazırlandıktan sonra 2020-2022 yılları arasında restore edilerek yeniden ziyarete açılmıştır.

AYDINOĞULLARI BEYLİĞİ DÖNEMİNDE BİRGİ: Aydınoğluları 14. Yüzyılda batı Anadolu' da ortaya çıkan en dikkate değer Beyliklerden biridir. 1308' de Aydınoğlu Muhammet Bey tarafından BİRGİ, başkent olmak üzere kurulmuş, 1426' da Osmanlı hâkimiyetine girmiştir. Beylik, bereketli topraklar üzerindeki konumu ve sahip olduğu Ayasuluğ (Selçuk) ve İzmir Limanları nedeniyle uluslararası ticarete açık, güçlü bir ekonomiye sahipti. Bu zenginlik sayesinde özellikle Birgi, Tire, Ayasuluğ ve İzmir Türk-İslam Mimarisinin önemli eserleriyle donatılmıştır. Birgi' nin ana karakterini oluşturan Ulu Cami, Güdük Minare Camii, Mehmet Bey ve Ümmi Sultan/Hatuniye Türbeleri bu dönemde inşa edilmiştir. Ayrıca İbn-i Batuta' nın sözünü ettiği bir saray da vardı.

BİRGİ ULU CAMİİ: Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından yaptırılan ve 1312' de tamamlanan yapı, Beyliğin ilk camisidir. Aydınoğlu Mehmet Bey Türbesi, hamam ve günümüze ulaşamayan medreseyle birlikte bir külliye içinde yer alır. Çini mihrabı, ahşap kapı-pencere kanatları ve ceviz ağacından künde kari tekniğinde yapılmış minberi ile ünlüdür. Caminin minaresi sırlı tuğladandır.

GAZİ UMUR BEY: (1309-1348) Aydınoğlu Mehmet Bey'in 2. Oğlu Umur Bey, ilk Türk Denizcilerindendir. Henüz 15-16 yaşlarındayken İzmir'in yönetimine getirilmiş ve İzmir Kalesi' ni Cenovalılardan almıştır. Birkaç yüz gemiden oluşan büyük bir donanma kuran Umur Bey, Adalar, Yunanistan ve Trakya' ya seferler düzenlemiş, Latin donanmasına karşı savaşmıştır. Hayatını İzmir Liman Kalesi kuşatması sırasında;1348'de kaybetmiştir. Kabri, babası Mehmet Bey'in türbesindedir.

OSMANLI İMPARATORLUĞU DÖNEMİNDE BİRGİ: 15.ve 16. Yüzyıllarda Birgi, Batı Anadolu' nun önemli kentlerinden biriydi. 16. Yüzyılda Manisa' nın şehzade sancağı olarak ön plana çıkması kentin önemini arttırdı. Veliaht Selim'in (2. Selim) Hocası Birgi' li Abdullah Efendi'nin inşa ettirdiği medrese ile dönemin en önemli ilim merkezlerinden biri oldu. 15. Yüzyıldan başlayarak cami, medrese, hamam, çeşme ve konaklarla donatıldı. 18. ve 19. Yüzyıllarda Birgi zengin tüccarlar (Çakırağa, Sandıkeminoğlu, Kerimoğlu) tarafından büyük konaklar inşa edildi. Yunan ordusunun 1922 yılında çekilirken çıkardığı yangınlar, 1939 büyük sel felaketi ve bilinçsiz yıkımlar kentin geleneksel dokusuna büyük zarar verdi.

OSMANLI DÖNEMİ'NİN BAŞLICA TARİHİ ANITLARI:  1657-58' de Birgi' li tüccar Derviş Ağa tarafından yaptırılan Derviş Ağa Camii ve Darülhadisi, 1780' lerin başında Birgi' li Tüccar Karazade Mustafa Efendi' nin inşa ettirdiği Karaoğlu Camii, 1667-1670 civarına tarihlenen Ataullah Efendi İmam-ı Birgivi Medresesi, 15. Yüzyıl sonu ya da 16. Yüzyıl başında inşa edilen Şeyh Muhittin Hamamı, Kale Medresesi ve Sasalı Hamamı belli başlı Osmanlı anıtlarıdır.

İMAM-I BİRGİVİ (1523-1573): Birgi' de hizmet vermiş en önemli âlim, asıl adı Takıyüddin Mehmet olan Birgivi Mehmet Efendi' dir. İstanbul'da eğitim görmüş, 1570' te Birgi'ye müderris tayin edilmiştir. Her aşamada gördüğü kusurları cesaretle eleştiren, halkı hurafelere karşı uyaran, dürüst ve tavizsiz bir ilim adamıdır. Ulu Cami' nin karşısında O' nun adıyla anılan bir darülhadis yer almaktadır. Gramer, ahlak, fıkıh, tefsir, hadis konularında otuz civarında kitap ve risalesi vardır. Mezarı kendi adını taşıyan kabristandadır.

TARİHİ SÜREÇ İÇİNDE BİRGİ: Yakın çevresinde Lydia Krallığı Dönemi'nden kalma 2700 yıllık kalıntılar barındıran Birgi, İ.Ö. 546-534 yılları arasında Pers Akhalmenid, İ.Ö. 334-133 sonrasında da Roma Egemenliği altına girdi. Bu çağda Dios, Hieron adıyla Tanrı Zeus'un kutsandığı bir kült merkezi durumundaydı. Yeri hala saptanamayan bu küçük kent İ.Ö. 27 ile İ,S. 244 yılları arasında kendi adıyla paralar bastı. PYRGİON KALESİ, 1304' te Sasa Bey, 1308 tarihinde de Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından fethedildi ve Aydınoğlu Mehmet Beyliği'nin BAŞKENTİ ilan edildi. 1426' da Osmanlı topraklarına katılan Birgi, bu dönemde kentsel gelişimini sürdürdü. Önceleri Aydın iline bağlı bir kaza olan kent, 19. Yüzyılın 2. Yarısında İzmir'e bağlı Ödemiş kazasının bir nahiyesi haline geldi. 1996' dan itibaren KENTSEL-ARKEOLOJİK-DOĞAL SİT kararlarıyla koruma altına alınan BİRGİ, günümüzde Ödemiş ilçesine bağlı bir mahalledir. Ayrıca "DÜNYANIN EN GÜZEL 32 TURİZM KÖYÜNDEN BİRİDİR" DE.

YAZARIN DİĞER YAZILARI