ESKİHİSAR'DA OSMANLI YAPILARI

ESKİHİSAR'DA OSMANLI YAPILARI

                Değerli okurlar, STRATONİKEİA' yı gezip yazıp anlattıktan sonra şimdi de son dönemlerde bu antik alanla iç içe yaşayan insanların yaşam ortamlarını anlamaya/anlatmaya çalışalım.

KÖY MEYDANLARI: Stratonikeia' da Beylikler Dönemi ve sonrası ile ilgili olarak yaşayan bir yerleşim dokusu ve yapılar bulunmaktadır. Bunlardan birisi olan antik kentin batısındaki Köy Meydanı; Eskihisar Köyü'nün en merkezi alanı ve aynı zamanda çarşısı durumundadır. Burada Beylikler, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemlerine tarihlenen sosyal, dini ve sivil ticari yapılar bulunmaktadır. Bilinen yapılar arasında Beylikler Dönemi'ne ait Selçuk Hamamı, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemlerinden Şaban Ağa Camii, kahvehaneler, fırın, köy odası, terzihane, kasap, tütün deposu ve bakkal gibi farklı mesleklere ait dükkânlar yer almaktadır. Burada sokağı ile birlikte merkezi köy meydanının dokusu gayet kolay anlaşılabilmektedir. Karşılıklı köy meydanına bakan kahvehaneleri ve yan yana dizilmiş farklı meslek gruplarına ait dükkânların yanı sıra bu yapıları dallarıyla koruyan anıtsal çınar ağaçları meydanı daha da güzelleştirmektedir. Buna göre daha küçük olan iki köy meydanı daha bulunmaktadır. Böylelikle kazı ve temizliği yapılmış üç köy meydanı tam olarak bilinmektedir. Meydanlar bulundukları yerlere göre farklı mimari özellikler göstermektedir.

YOLLAR VE ÇEŞMELER: Antik kentin içindeki yerleşim dokusunun tamamı üç farklı tipte düzenlenmiş olan Osmanlı Dönemi taş döşemeli yollarda yürüyerek dolaşılabilmektedir. Merkezi Köy meydanından diğerlerine ulaşımı sağlayan bu yollar, her iki kenardaki bahçe duvarları ve yer yer korunmuş evleri, dükkânları ve ahırları ile birlikte günümüze kadar ulaşmıştır. Meydanlar ve yol kenarlarında bulunan bazıları Merhum Adnan Menderes Dönemi'nde 1954 yılında yapılmış çeşmelerin yanı sıra Osmanlı Dönemi çeşmeleri de görülmektedir.

ŞABAN AĞA CAMİİ: Cami, köy meydanının batısında, Selçuk Hamamı'nın hemen kuzeyindedir. Yaptıranından dolayı Şaban Ağa Camii olarak adlandırılmıştır. Beylikler Dönemi'nden itibaren aynı yerde genişletilip tamir ettirilerek devamlı kullanılan caminin girişindeki kitabelere göre 1876 (Hicri 1293) ve 1912 yıllarında yeniden inşa edildiği kesin olarak bilinmektedir. Birçok tamirat geçirmiş olmasına rağmen günümüze kadar sağlam gelebilmiştir. Evliya Çelebi'nin bahsettiği Tabakhane Camii/Sulu Camii olarak bilinen yapının planı kazılar ile kesinleştirilmiştir. Ayrıca Hilair' in(Tarihçi bir yazar) burada üzeri kubbeli, tek şerefeli minaresi olan bir caminin varlığı görülmektedir. Muğla Valiliği tarafından 2017 yılında restore ettirilen caminin kuzeye açılan girişinde, sekiz ahşap sütunla desteklenmiş ahşap tavanlı bir revak şeklinde "son cemaat mahalli" bulunmaktadır. Son cemaat mahalli girişinde sadaka taşı ve harim girişinde Şaban Ağa'ya ait olduğu söylenen sanduka vardır. Dörtgen bir planı olan camii, 14.80x14.80 metre ölçülerinde kare bir harim kısmına sahiptir. Caminin içerisi dört duvara yerleştirilen 16 pencere ile aydınlatılmaktadır.

SELÇUK HAMAMI VE ALİ AYDIN EVİ: Köy meydanındaki Şaban Ağa Camisi'nin hemen güneyinde, cami ile bütünlük oluşturacak şekilde inşa edilen, halk arasında "Selçuk Hamamı" olarak adlandırılan hamam ve ev bulunmaktadır. Hamam ve yanında bulunan Ali Aydın Evi, Pamukkale Üniversitesi üzerinden yapılan GEKA projesi ile restore edilmiştir. Hamamın soyunmalık bölümü ile evin zemin katı tanıtım mekânı olarak düzenlenmiştir. Hamam ve evin diğer bölümleri sensörlü ışıklar ile aydınlatılarak tüm mekân ve detayları görülebilir ve gezilebilir halde düzenlenmiştir. Doğu batı yönünde inşa edilen yapının inşa malzemesi, moloz taş ve yer yer bu taşlar arasına yerleştirilmiş olan tuğla parçacıklarından oluşmaktadır. Hamama ait bir kitabe bulunmadığından yapının kesin inşa tarihini bilemiyoruz. Fakat soyunmalık bölümünde yapılan çalışmalarda ele geçen seramik parçalarının 14-15. Yy. özelliklerini göstermesi, soyunmalıktan soğukluk kısmına geçişte bulunan aralık bölümünün 16. Yy' dan sonra görülmemesi ve sıcaklıkta üst örtüye Türk üçgenleriyle geçilmesi gibi özellikler dikkate alındığında hamam, 14. Yy. ortalarından 15. Yy ortalarına kadarki bir zaman süreci içinde inşa edilmiş olmalıdır.

ESKİHİSAR-OSMANLI DÖNEMİ YAPILARINDAKİ KİTABELER:  STRATONİKEİA ÇALIŞMALARI-4 adlı kitaptaki Prof. Dr. Kadir PEKTAŞ' ın makalesinden "Abdullah-Celal Eskişar Evi' nin Kitabesi" Dıştan mermer plakalarla çevrilen alan içine yerleştirilmiş olan kitabe mermer levha üzerine yazılmıştır. Bu bir inşa kitabesi olup üç satır olarak düzenlenmiştir. Düzgün istifle yazılmış sülüs hatlı Türkçe kitabe metni. Kenarlardan çökertilmiş alan içine yerleştirilmiştir. İlk iki satırı düz çizgi ayırmaktadır. Yüksek kabartma harflerle işlenmiş kitabeye göre yapı, H. 1292/M.1875-1876 yılında inşa edilmiştir. Osmanlıca yazılan metnin açıklaması:"İnna Fetahna (Fetih) suresinin hakkı için (bu kapı) açıldıkça düşmanın gözü kapansın, sene 1292."

Şaban Ağa Camii'nin Kitabeleri: 'a. g. e.)"Kapı açıklığının sağ üst tarafında, ahşap mükebbire' nin hizasında mermer levhaya yazılmış bir kitabe yer almaktadır. Dört beyit halinde yazılan Türkçe kitabede ikinci beyitteki satırlar kısa kenarlarda dilimli, diğer beyitlerde düz kartuşlar içine alınmıştır. Kitabe levhası üzerinde satırları cetvelle ayıran siyah çizgiler günümüzde de görülebilmektedir. Bozuk bir hatla kabartma olarak yazılan kitabeden metnin Rahim adında birisi tarafından yazıldığı, caminin H. 1293, M.1876-1877 yılında Şaban Ağa tarafından tamir ve ihya edildiği öğrenilmektedir. Transkripsiyonlu metnin bu günkü anlamı: "Allah kuluna yardımını lütufla verince nida ve. tutup gayretini onun için yapsın. Köy halkı tarafından Allah'ın yardımıyla bu camiyi ne güzel ve yeniden ihya ettiler. Rahim, bu mısralarda onun tarihini remz eylesin. Bu camii inşa ederek ne güzel tamir ettiler. Binasını çok iyi (tamamlayan) Şaban'ın makamı cennet-i ala olsun." Kilit taşında "Maşaallah!" yazmaktadır.

Mehmet Eskişar Evi'nin KitabesiLa. g. e) Bouleuterion sokağı üzerinde Roma Hamamı 1 yapısının karşısındaki Mehmet Eskişar Evi'nin dış cephesinde yer alan kitabeden evin 1909 yılında inşa edildiği anlaşılmaktadır. Bu çevreyi gösteren gravürde evin bulunduğu alanın 18. Yy sonlarında boş olduğu görülmektedir. Evin dış cepheleri, altta düzgün kesme taşların çevresini kuşatan küçük tuğlalar, üstte düzgün kesme taşla kaplanmış olup düzgün işçilik göstermektedir. Alt ve üstte süslemelere yer verilen düz atkılı yüksek pencerenin kenarına, yapının köşesine yerleştirilen kitabe iki satırdan meydana gelmektedir. Ortada elips şeklinde halkanın yanlarındaki uzun sivri uçlu damla motiflerinden oluşan kompozisyon satırları ayırmakta ve kitabeyi aşağıdan sınırlamaktadır. Kazıma olarak yazılmış kitabede H. 1327 Cemaziyelevvel/M.1909 (Mayıs-Haziran) yılı ile Mavri Usta adı verilmektedir.  Adı, tarih satırının altında verilen Rum asıllı Mavri Usta'nın evin sahibi değil, inşaatı yapan kişi olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca yine Türkçe (Osm), Dükkân ve kapı kitabeleri de bulunmaktadır. Bunlar da M. 1912-1913 tarihlerini göstermektedir. Bu metinler, önce Türkçe (Osm.) olarak verilmiş. Sonra transkripsiyonlu olarak verilmiş, sonra da günümüzdeki anlamı ile açıklanmıştır. Değerli okuyucular, ören yerini gezerseniz antik dönemi, Beylikler Dönemini, Osmanlı Dönemini ve Cumhuriyet dönemlerini iç içe görebilirsiniz. Bilindiği üzere burada halen beş aile evlerinde oturmaktadırlar. Batı giriş kapısında ve tiyatroda restorasyon çalışmaları yoğun olarak sürdürülmektedir. GELECEK YAZILARDA BULUŞMAK UMUDUYLA.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI