FRİG VADİSİ / AFYON

FRİG VADİSİ / AFYON

                Değerli okurlar, Afyonkarahisar içinde ve çevresinde gezilip görülecek yerler gezilip görüldükten sonra öğle saatleri olmuş ve yeme zamanı gelmişti. Arkadaşlar, bizi doğruca Belediyeye ait GASTRONOMİ KONAĞI' na götürdüler. Orada ilk kez "Tandır Çorbası" ve "Afyon Kebabı" nın nice yiyecekler olduğunu gördük. Afyon kebabı, aynı "İSKENDER" gibi. Çorba ise içine bol liflenmiş et katılmış mükemmel bir çorba idi. Bilindiği üzere Afyon et üretiminde lider bir ilimiz. Ayrıca "İstanbul'un et Deposu" olarak da biliniyormuş. Öğleden sonra kaptanımız ve Rehberimiz değişiyor ve bu kez de doğruca FGİG VADİSİ' ne aracımızı yönlendiriyoruz. Daha vadiye girer girmez tüflü kayaların oyularak şekilden şekle getirildiğini görüyoruz. Su almak için durduğumuz yerde çay/kahve/su vs. satan teyze ile konuşunken nereden geldiğimizi soruyor. Biz de "Muğla/Köyceğiz' den" deyince " Aaa benim Köyceğiz'de torunum okuyor!" Diyor. "Hangi okulda ?" diye sorunca da "MESLEK YÜKSEKOKULUNDA!" Diyor. Adını sorunca da hiç beklemediğimiz bir cevabı alıyoruz. "Torunumun adı Yusuf İslam!" Diyor. Çok bilinen bir isim olduğu için geçen gün gittiğimiz Mezuniyet töreninde delikanlının adını duyduğumuzda dikkatimizi çekmişti. Yusuf İSLAM. Vadiyi gezmeye devam ediyoruz. Frig Vadisinin girişi, Afyon' a 50 km. kadar mesafede.

Yurdumuzu doğuyu batıya, kuzeyi güneye bağlayan kara ve demiryollarının kesiştiği kavşak noktasında bulunan ilimiz Afyonkarahisar, önemli bir merkezdir. M.Ö. 3000 yılından itibaren yaklaşık 5000 yıllık bilinen tarihimizde Hitit, Frig, Lidya, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi medeniyetler ilimizde birçok izler bırakmıştır. Frig vadisi, İhsaniye ilçesi, İscehisar ilçesi ve Bayat ilçelerinin tamamı merkez ilçe, Bolvadin İlçesi ve Emirdağ ilçelerinin de bir kısmını kapsamaktadır. Kültür ve tabiat varlıklarının yoğun olduğu alanlar İhsaniye ve İscehisar ilçeleri sınırları içerisinde yer almaktadır. Frig Vadisinde savunma yapıları, kaya mezarları, kaya yerleşimleri, kaya kiliseleri, kaya anıtları ve sunaklar, antik yollar, kervansaraylar, camiler, türbeler, tekkeler, höyükler, çeşmeler, üçlü yapı grupları, Tümülüsler, Hitit mezarlığı, antik mermer ocağı, antik köprü, yeraltı yerleşimi ve düz yerleşim, jeoloji harikası olan peribacaları ve özellikle kuzey bölümde orman alanları bulunmaktadır. Frig Vadisi olarak adlandırılan alan içerisinde iki yüze yakın kültür ve tabiat varlığının yanı sıra kaplıcalar da yer almaktadır. Bu özellikler Frig Vadisi' ni turizm açısından önemli bir bölge haline getirmektedir.

                Frigler M. Ö. 1200' lerde Trakya ve Boğazlar üstünden Anadolu' ya gelmişler, ilk yıllarda Trakya ve güney Marmara Bölgesinde geçici yerleşim merkezleri kurduktan sonra Batı Anadolu' nun iç kesimlerine yayılmışlardır. Siyasi bir topluluk olarak da ilk defa M. Ö. 750' den sonra ortaya çıkan Frigler, Anadolu' ya gelen Balkan kökenli boylardan biridir. Anadolu dışından gelmelerine rağmen kısa zamanda yerel kültürlerle kaynaşarak Anadolulaşmışlar ve özgün bir Anadolu kültürü oluşturmuşlar. Anadolu' da egemenliklerini kaybettikten sonra dahi uzun süre kültürel varlıklarını sürdürmüşlerdir.

                Friglerden sonra Anadolu' da Lidyalılar, Persler ve Helenistik dönem sonrasında Romalılar ve Bizanslılar yaşamıştır. Bunun sonucu olarak bölge, zengin bir kültürel mirasa sahip olmuştur. Frigya kaya yerleşimleri, daha sonra Romalılar tarafından kullanılmış, Romalılar, bu yerleşimlere kiliseleri ekleyerek kendi kültürel, sosyal ve dini yaşantılarını yansıtmışlardır. Daha sonra bölgenin Türkler' in eline geçmesiyle bu kültürel dokuya camiler eklenmiştir. Tüflü bölgelerde oluşan peribacalarının da varlığı ile Frig Vadisi Kültürel mirası ve doğal güzellikleri ile görülmeye değer bir bölge halini almıştır.

                DOĞAL GÜZELLİKLER: Frig Vadisi'nin Seydiler, Karakaya, Döğer, Çatağıl ve Sarıcaova yerleşim yerleri yakınlarında Kapadokya bölgesindeki gibi peri bacaları ve benzer doğal oluşumlar bulunmaktadır. Bu oluşumlar, tüflü toprak dokusunun rüzgâr, yağmur gibi doğal etkenlerle aşınması ve oyulması ile oluşmuştur. Peri bacalarının yanında vadide yer alan göller, yaylalar ve ormanlar da peri bacaları ile bütünleşerek doğa harikaları oluşturmaktadır.

MERYEM ANA KİLİSESİ: Ayazini yerleşiminin girişindeki doğal kaya kütlesinin oyularak inşa edilen kilise, A kilisesi veya halk arasında GAVUR HAMAMI olarak da bilinmektedir. Yapı, günümüzde kullanılan adını, kilisenin güney narteksinin (Bizans Bazilika ve kiliselerinde kilisenin ana mekânına açılan giriş bölümü) doğu bölümünde bulunan kabartma tekniğinde yapılmış "Tanrı Anası" anlamına gelen monogramından (bir kişinin adını temsil etmek için kullanılan harfler) almaktadır. Kilisenin doğusundaki üçlü apsis(bir eksen üzerindeki her nokta, apsis ile belirlenir.) düzenlemesinin dışardan da algılanacak şekilde işlenmesi, yapıyı Anadolu' daki diğer kaya oyma kiliselerden ayıran en önemli özelliğidir. Yapıya doğu cephenin güneyindeki kapıdan girilmektedir. "L" planlı olan narteksin (Erken Hristiyan ve Bizans Bazilika ve Kiliselerinde kilisenin ana mekânına açılan giriş bölümü) duvarları karşılıklı olarak konumlandırılmış kör kemerler ile hareketlendirilmiştir. Narteksin kuzey kısmına daha sonraki dönemlerde yapıldığı düşünülen tek nefli (Bir bazilika kilisesinin merkez koridoru veya kilisenin arka duvarı ile kesişme notkasının en uzak noktası arasında yer alan ana gövdesi ve koridordaki transpet denilen çapraz neftir) bir şapel eklenmiştir. Narteksin farklı bölümlerine yer alan iki kapı yardımıyla kilisenin naosuna (Bir Yunan tapınağında Tanrı' nın heykelinin yer aldığı çevresi sütunlu ana hacimdir) ulaşılmaktadır. Kapalı Yunan Haçı planlı naostan günümüze kırılarak ulaşamamış altı ayağın izleri görülebilmektedir. Merkezdeki pandatif (Yapı mimarisinde kullanılan özel bir inşaat tekniği) geçişi kubbe ve dört yanındaki beşik tonoz örtü ile haç planının izlenebildiği naosun doğu kısmında bema (Erken Hristiyan kiliselerinde ruhban sınıfı için ayrılmış yüksekçe platform) ve apsis bölümü bulunmaktadır. Duvarlar ve zemindeki izlerde naos ve bema arasında taştan yapılmış bir templonun (Bizans kiliselerinde bulunan kutsal alanı naostan ayıran bir mimari elementtir)  bulunduğu anlaşılmaktadır. Süsleme açısından oldukça sade tutulan yapının apsis bölümünde yan yana eşkenar dörtgenlerle, altında ise karelerle oluşturulmuş bir bordür işlenmiştir. Yapıda görülen diğer bir önemli unsur ise giriş koridoru ve narteks duvarlarına kazınarak yapılmış Türk boylarına ait olduğu anlaşılan damgalar, Anadolu' nun Türk hâkimiyetine geçtiği dönemin canlı tanıklarıdır. Kilise mimari ve plan özellikleri ile 10. yy-12. yy arasına tarihlendirilmektedir.

METROPOLİS KATLI YERLEŞİM YERİ: Metropolis Katlı Yerleşim Yeri, Avdalaz Vadisi' nin hemen girişindeki kayalık alanın güneydoğu yamacına, ana kayaya oyularak yapılmıştır. Bizans Dönemine (M.S. 5. yy-12. yy) tarihlenen üç katlı yapı, Ayazini' nde yer alan diğer mekânlarla kıyaslandığında yönetim erkiyle ilgili olduğu düşünülen önemli bir yapıdır. Zemin katta duvara oyulmuş geçitle bağlanan biri büyük, diğer ikisi küçük üç mekân yer alır. Büyük mekânın tabanında ahşap direk çukurları ve silolar, duvarlarında hatıl delikleri ve oda organizasyonu ile ilgili paravan izleri görülmektedir. Duvarda kapakla kapatıldığı düşünülen zeminden bir hayli yüksek küçük özel bir alan bulunmaktadır. Bu odanın sütunlu olduğu tavandaki kesik sütun izlerinden anlaşılmaktadır. Geçitle bağlanan küçük odadan üst kata geçiş için kayaya oyulmuş merdivenler kullanılmıştır. 1. Kat muhtemelen bir toplantı odasıdır. Duvara oyulmuş sekiz adet nişli oturma yeri toplantıya katılan yönetim erkiyle ilgili olmalıdır. Oturma yerlerinin karşısında tabanda geniş ve derin silo çukurları yer alır. Salon, küçük pencerelerle aydınlatılmaktadır. Bu mekândan en üst kata ayak basma oyuklarından oluşan eğimli ve dik bir geçitle çıkılmaktadır. Yerleşmenin en üst katında üç mekân vardır. Taban siloları en fazla görüldüğü bir katta, bir alt kattan gelen girişin hemen yanında duvara oyulmuş özel bir alan yapılmıştır. Ortadaki geniş mekânın bir Frig mezarının genişletilmesi suretiyle oluşturulduğu, mekânın bir kısmında görülen beşik çatılı tavanından ve ince işlenmiş duvarından anlaşılmaktadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI