Değerli okurlar, Akhisar' da ikinci gün öğretmenevinde uyanıp kahvaltımızı yaptıktan sonra saat 10.00' a doğru Rehberimiz Muhsin Bey geliyor ve hemen yolumuz üzerindeki THYATIRA ANTİK KENTİ' ne giriyoruz. Antik kentte antik dönemden çok fazla bir şey kalmamış. Sonradan ayağa kaldırılmış iki bölümde verilen sıra sütunlardan sonra Roma/Bizans dönemine ait mermer/taş ve daha çok tuğla sıralarından oluşan kilise kalıntısı yapılar dikkati çekiyor. Muhsin Bey'e antik kentin neden bu kadar dar alanda sıkışıp kaldığını soruyoruz. Muhsin Bey, bu antik kentte zamanında 20.000 civarında insanın yaşamış olduğunu belirtiyor ve alanın bu gün göründüğünden çok daha geniş olduğunu söylüyor. Antik kentin üzerine yıllarca süren bir yerleşim sonucunda Akhisar ilçesinin yerleştiğini ve ancak bu kadar dar bir alanın kurtarılabildiğini belirtiyor. Biz de işin aslını/tarihçesini hemen karşımızdaki levhadan alıntılayarak vermeye çalışacağız:
THYATEIRA ANTİK KENTİ: "Akhisar ilçe merkezi sınırları içerisinde yer alan THYATEIRA ANTİK KENTİ' ne ait kalıntılar, "Tepe Mezarlığı" ile "Hastane Höyüğü" denilen iki ayrı alanda yoğunlaşmaktadır. Hastane Höyüğü' nde yoğunlaşmakta olan Akhisar'ın Prenistorik çağlardan itibaren iskân edildiğini kanıtlamaktadır. Antik kent hakkında bilgi veren en eski yazılı veriler M.Ö. 3. Yy' a aittir. Bu ilk yerleşimin Makedonyalılara ait bir koloni kenti olduğu saptanmıştır. M,Ö, 281 yılına tarihlenen bir yazıtta 'THYATIRA'daki subay ve askerler, 1. SELEUKOS' a (Nikator) adak sundular' ifadesi kentteki Makedon askeri kolonisine dair en önemli kanıttır. Thyateıra antik kenti, çeşitli metinlerde Pelopia, Semiramis ve Euhippa adlarıyla da anılmıştır. Hatta Akhisar yakınlarında bulunduğu belirtilen bir yazıtta Thyateıra, Semiramis ve Pelopia isimleri birlikte kullanılmıştır.
Kent hakkında bilgi veren Stephanos Byzantios ise, "Bir Lidya şehri olan Thyateıra'nın önceleri Pelopia ve Semiramis adlarıyla anıldığını, Thyagater kelimesinin kız evlat anlamına geldiğini, Suriye Kralı 3. Seleukos' un bir savaş sırasında kızı olduğunu duyması üzerine kente bu adı verdiğini" belirtmektedir. Ancak Thyateıra ismindeki 'teıra' kelimesinin Lydia dilinde 'kale' ya da ' kasaba' anlamına geldiğini savunan bazı araştırmacılar, Thyateıra' da Lydia döneminden itibaren bir yerleşim bulunduğunu önermektedirler. Böylece kentin tarihi daha erkene, Lydia Krallığı Dönemine çekilebilir.
Kent, Plinius' da "THYATİRENİ" şeklinde geçmektedir. Strabon' da ise "Thyateıra Sardeis yolu üzerinde, sol tarafta Makedonia'lılara ait bir katoitia, Mysialıların kenti" ifadeleri vardır. Kent ve çevresi M.Ö. 190 yılından sonra PERGAMON KRALLIĞI' nın hâkimiyetine girmiştir. Bu dönemde kendi adına para basma yetkisine sahip olmuştur. Kentin şimdiye kadar bilinen en erken sikkesi de M.Ö. 2. Yy' a aittir. Son Pergamon Kralı 3. Attaios'un M.Ö. 133'te ölümünün ardından Krallığı, vasiyeti üzerine Roma İmparatorluğu' na kalmıştır. Böylece Anadolu' nun büyük bölümünde olduğu gibi Thyateıra ve çevresi de Roma İmparatorluğu' nun topraklarına katılmıştır. Ancak 2. Eumenes' in oğlu olduğunu iddia eden Aristonikos, bu kararı tanımayıp isyan edince Batı Anadolu'nun Thyateıra' nın da yer aldığı özellikle kuzey kesimlerinde sıkıntılı günler başlamıştır. Daha çok kuzey Lydia ve güney Mysia civarında geçen olaylardan doğal olarak Thyateıra' da etkilenmiş ve kent bir süreliğine ele geçirilmiştir. Roma döneminde M.Ö. 25/24, M.S. 17 ve 178/179' da kent ve yakınlarında meydana gelen şiddetli depremler sonucunda Thyateıra büyük zarara uğramış, İmparator Tiberius' un ve Hadrianus'un yardımlarıyla yeniden imar edilmiştir. Kentte görülen pek çok inşaat ve onarım bu süreye aittir. Caracalla zamanında ise Attaleia, Apollonis, Hermokapeleia ve Hiereokome gibi kuzey Lydia kasabalarının dâhil olduğu bir 'conventus'un merkezi haline getirilmiştir. Özellikle Roma İmparatorluğu döneminde Thyateıra, tarımsal potensiyelinin yanı sıra dikkati çeken bir tarımsal sanayi merkezi haline gelmiştir. En önemli endüstri tekstil idi. Tekstil sanayii, kapsamında değerlendirilecek yün üretimi, yün ve kumaş boyamacılığı ile keten üretimi dışında dericilik, ayakkabıcılık ve çömlekçilik de gelişmiştir. M.S. 3. Yy' da bu iş kollarında çalışanların kurdukları esnaf dernekleri vardı. Madencilik açısından bakırcılık önemliydi. Kentte yetişmiş pek çok sayıda ünlü kişi,(Avukat, Hatip, Hekim) de bilinmektedir. Bu ünlü kişiler dışında henüz yeri saptanamayan bir gladyatör okuluna bağlı olarak çalışan çok sayıda gladyatörün varlığı saptanmıştır.
Kuzey Ege' nin en önemli ekonomik merkezlerinden biri olan Thyateıra, Erken Hristiyanlık döneminde kendisi gibi ana yollar üzerinde bulunan diğer altı kentle birlikte Batı Anadolu' daki ilk yedi Hristiyan topluluğundan/cemaatinden birisine sahiptir. İncil'de iki ayrı kısımda Thyaterıra' dan söz edilmektedir. Thyateıra için en önemlhi sorun, Orta Bizans Dönemindeki durumdur. Özellikle M.S. 7. ve 8. Yy' lardaki Arap-İslam tehditleri dolayısıyla Thyateıra' nın durumu belli değildir. Kent, büyük olasılıkla ilkin M.S. 11. Yy' da kısa süreli de olsa Türkler' in eline geçmiştir. Bu ve sonraki yüzyıl içinde Bizanslılar' la Türkler arasında el değiştiren kent, olasılıkla 1190' da Alman İmparatoru F. Barbarossa komutasındaki Haçlı ordularına sahne olmuştur. Akhisar'da kalıcı Türk hâkimiyetinin M.S. 14. Yüzyılda oluştuğu söylenebilir." Görüldüğü üzere bu metin bize antik dönemle ilgili yeterince ayrıntılı bilgi vermektedir. Zaten daha fazlasına da ihtiyacımız olduğunu düşünmüyorum.
APSİSLİ YAPI: "Thyateıra antik kenti ile ilgili kazılar 1962 yılında Prof. Dr. Yusuf Boysal, 1968 ve 1969 yıllarında Rüstem Doyuran tarafından gerçekleştirilmiştir. Kazılar, 1911 yılından itibaren Prof. Dr. Engin Akdeniz başkanlığında bir ekip tarafından yeniden başlatılmıştır. Alanda Helenistik döneme ait kalıntı çok azdır. Jeofizik çalışmalar ise günümüz yürüme düzleminin (Modern Akhisar'ın ) 6 ile 8 metre altında anıtsal kalıntıların varlığına işaret etmektedir."