Menü Dışına Çıkanlar
Hayat menülerden ibaret. Yaptığımız iş, yaşadığımız ilişkiler.
Bunlar bize alışkanlık yapar aslında. Alışıyoruz ve aynı menü ile beslenip devam ediyoruz yaşamaya.
Farklılığa karşı geliyor oluyoruz bir süre sonra. Siyah ve beyaz kadar net olmuşken gönlümüz razı olmuyor gökkuşağı renklerine bakmaya. Alıştığımız, bildiğimizi sandığımız doğruların dışına çıkmak zor geliyor bize.
İşe git gel, işini yap çık, maaşını al evine dönden pek bir fark kalmıyor aslında.
Oysa bu menüde bir farklılık yaratmak; kendimize ve okuttuğumuz çocuklara farklılıklar kazandıracaktır. Onların başka ufuklara açılmasına cesaret veriyor olacaktır.
Hani işimize geldiğinde teknoloji gelişiyor ayak uydurmakta zorlanıyor diye şikâyet ettiğimiz, işimize geldiğinde de aman canım ne gerek var dediğimiz değişimi acı bir tokatla iten biz değil miyiz?
Değişmeliyiz. Değişime açık olmalıyız. Bu özünden olmak, özünü kaybetmek değil. Sadece bize sunulan alışa gelmiş menüler dışına çıkabilmektir. Veya bize verilen menülerden yeni menüler oluşturabilmek.
İnsan değişmeye korkar, öğretmenlerde. İstemezler yeni bir şeyi çünkü alışmışlardır mevcut düzene.
Bir okulda, sistemin birisinde değişiklik yapın bakalım kaç öğretmenden olumlu bir cevap gelecektir?
Genelde reddederler. Çünkü değişim nerde olursa olsun okul veya iş hayatı veya normal hayat insanı rahatsız eder. Bunun sebebi kendi konfor alanımızın bozulacağı/değişeceği endişesidir.
Kendi kurduğumuz düzenimizin, konfor alanımızın bozulma endişesi ile değişimi genellikle reddeder ve karşı çıkma konusunda ısrarımızı sürdürürüz.
Okullarda öğretmenler odasında en çok tartışılan bir konudur değişim ve yenilik.
Birisi güzel bir proje hayal eder, hayalinden bahseder heyecanla. Alınan/verilen ilk tepki genellikle başımıza iş çıkarmadır. Yeni mezun bir öğretmenseniz ve cesaretiniz de çok yoksa projenizden ve hayalinizden genellikle vazgeçersiniz.
Ama eğer cesaretiniz varsa ve hayalinizden vazgeçmeyecek kadar inanıyorsanız yapacağınız işe, direnir ve ne yapar eder insanların bu ön yargısını kırar ve zorlu bir süreç olsa da başarırsınız.
Değişimin içindeyken aslında biz öğretmenlerin en çok sorması gereken soru konfor alanımı ne kadar etkileyecekten ziyade öğrenciye yararı ne olacaktır olmalıdır.
Değişim bizim için değil, öğrenci için ne gibi faydalar sağlayacak buna bakabilmeliyiz.
Dört mevsimi yaşadığımız topraklarda bana ne bahardan kıştan diyemezken, eğitimin içinde olanlar olarak bana ne değişimden öğrenciden de diyemeyiz. Değişim kaçınılmaz ise ve ilk bizi etkileyecek ise öğrenci yararı için değişime olumlu bakabilmeliyiz ve değişimi reddetmemeliyiz.
En başarılı kurumlarda da olsanız değişim önce öğretmenden başlar. Çünkü öğretmen inanır ise o değişim her zaman daha verimli bir hal alacaktır. Bu değişime en çok inan öğretmen, öğrencisini değişime inandırır ve ona güven verir.
Menüler içinde okuduk, menüler içinde sevdik, menüler içinde çabaladık ve başarılı olmaya çalıştık. Bize menüler içinde mutlu olmak, başarılı olmak anlatılmış, inandırılmış olabilir.
Peki ya öğrenciye uygun bir menü yok ise, öğrenci kendini bir menüye ait hissetmiyorsa,
O zaman?
O zaman hazır menü ne işe yarar?
Menü dışına çıkan/çıkabilen öğrenciyi öğretmeni farklı olduğu için etiketlemeyi bırakalım. Bugün hayattaki, dünyadaki yapılan en iyi işlere bakın; farklı düşünebilen, bakabilen ve menü dışına çıkabilen insanlar büyük başarılar elde etmişlerdir. Menü dışına çıktıkları için tepki de almışlardır eminim ama burada önemli olan projelerinden hayallerinden vazgeçmemeleridir.
O hazır verilen menülerde değişiklik istiyorsak eğer, önce değişime kendi içimizden başlamalıyız.
Menü dışına çıkabilmeniz dileğiyle.