MİLAS bölgesi 1o milyona yakın zeytin ağacıyla ülke zeytin tarımında önemli bir yere sahip bulunmaktadır. Milas’ta hâkim zeytin türü memeciktir. Önder üretici Ali Osman Menteşe’nin 1998 yılından başlayarak çevresine ışık tutmasıyla, Milas’ta zeytin ve zeytinyağı üretiminde doğru bilinen yanlışlar terk edilerek; zeytin ve zeytinyağı üretiminde bilimsel yöntemlerin kullanılmaya başlanmasıyla, son yıllarda Milas zeytinyağı kalite ve lezzet olarak kendisinden söz ettirmeye başladı. Zeytinyağında kaliteli üretim bilincinin gelişmesiyle, Milas memecik zeytinyağı ulusal ve uluslararası alanda ödüller almaya, bu sayede pazarda da kendisine yer edinmeye başladı. Milas zeytinyağının 40 civarında markaya sahip olması ve MİTSO tarafından coğrafi işaretinin alınması, zeytinyağında bugün gelinen noktanın en somut ifadesidir…
Ali Osman Menteşe(Önder Zeytin Üreticisi): Zeytinlerde mantar hastalığı vardı. Zeytinler döküldü ve meyveler kalitesiz yağ verdi. İlaç mücadelesi yapanlar ve zeytine bakanlar, bu durumdan daha az etkilendi. Bu hastalığı tanımayanlar ya da zeytin zararlılarıyla mücadeleyi ihmal edenler, ağaçlarından yeterli ürün alamadılar. Bu, 30-35 yıldır görülmeyen bir hastalıktı. Zeytin tanelerinin olgunlaşmadan dökülmesine neden olan zeytin sineğidir. Mevsimsel şartlar nedeniyle çiçeklenmede yetersizlikler oldu. Verim düşüklüğüne yol açan mevsimsel etkenlerle zararlılar, sadece Türkiye’nin değil tüm Akdeniz havzası ülkelerin genel sorunuydu. Zararlılara karşı verdiğim bilinçli mücadele sonucunda bu olumsuzluklardan fazla etkilenmedim, beklentilerimi karşılayan bir yağ elde ettim. Mevsimsel etkiler olmasaydı biraz daha fazla yağ elde edebilirdim.
Elin Alpay(TARİŞ Milas Müdürü): TARİŞ olarak 2017-2018 zeytin sezonunda 3,5 milyon kilogram zeytin işledik. 2018 üretim sezonundaysa Aralık itibarıyla 535 bin kilogram zeytin işledik. Bu rakam 2018/2019 üretim sezonu için azami 700-750 bin kg. olur. Akdeniz sineği ve iklimsel koşullar üretimin düşmesine neden oldu. Ağaçlarda kurumaya yol açan Verticillium solgunluğu hastalığı yaygındı. Erken yağmurlar çiçeği kuruttu. Akdeniz sineği tane zeytinde kurtlanmalara neden oldu. Tüm bu nedenlerle zeytin üretiminde verim düştü, kalite kaybı yaşandı. Baş zeytinlerde önceki sezonda 100 kişiden 40 kişinin yağı 1 asidin altındaysa bu sene 100 kişide ancak bir kişinin yağı 1 asidin altında oldu. İklimsel koşullar, bunda en önemli etkendi. Üreticilerimiz zeytin ağacında budama, gübreleme ve ilaçlamaya önem verirler, bunları ihmal etmezlerse; hem ürün verimi hem de elde yağın kalitesi yüksek olur...
Hüseyin Bayır( Milas Tarım - Orman İlçe Müdürlüğü Ziraat Teknikeri): 2017 yılında rekolte yüksekti, 2018 yılında düştü. Rekolte düşüklüğünü şu şekilde açıklayabiliriz; 1- Mevsimsel nedenler; çiçeklenme dönemindeki tozlaşma sırasında yağmur yağması ve ani ısı artışlarından dolayı tozlaşma tam sağlanamadı. Bu nedenle verim düşüklüğü oldu, 2- Halkalı leke hastalığı: Taban arazilerdeki zeytinlerde, nemin fazla olmasından dolayı görülen bir hastalık. Son on yıldır Milas’ta halkalı leke sorunu var. Sıcaklığın 20 derece civarında, nemin de %60-70’lerde olması durumunda, halkalı lekenin aktif hale gelmesine neden oluyor. Zeytinin yılda 3 sefer(1. ilaçlama Ekim sonu-Kasım başında, 2. ilaçlama Şubat başında, 3. ilaçlama Mart ise Mart sonu-Nisan başında) ilaçlanması lazım. Herkes bu mücadeleyi yapamıyor veya yapmak istemiyor. Nedeni ise bakım masraflarının çok olması, arazinin dağınık ve dağlık olması, zeytinyağı fiyatlarının düşüklüğü…
Bu sene antraknoz hastalığı görüldü. Halkalı lekeyle mücadele edildiğinde bu hastalıkla da mücadele edilmiş oluyor. İlaçlamadan önce ağaçların budanması, hava dolaşımının sağlanması, yaprakların güneş görmesi gerekiyor. Verim düşüklüğünün diğer nedeni zeytin sineği… Zeytin sineği, zeytin meyvesinde galeriler açıp, çürümeye neden oluyor. Diğer zeytin zararlıları: zeytin pamuk biti, zeytin güvesi, zeytin çiçek sap sokanı, zeytin güvesi meyve nesli... Hastalık ve zararlılarla mücadelenin yanında zeytinde kültürel işlemler uygulanmalı. Kültürel işlemler şunlardır: budama, gübreleme. Zararlılarla mücadele ve kültürel işlemler yapılmadığı sürece kusursuz ürün elde etme şansımız hiç yok. Kusursuz ürün elde edilmediği sürece de kusursuz yağ elde etme şansı yok. Bu mücadelelerin yanında erken hasat ve soğuk sıkım yapıp, polifenol değerleri yüksek zeytinyağı elde edip markalaşıp pazara sunarsak; zeytinyağımız pazarda hak ettiği yeri alır.
Bakım maliyetleri(500 ağaç için hesaplanmıştır): Budama: 6930 TL, Gübreleme: 4200 TL ve Halkalı Leke Mücadelesi(3 kez ilaçlama): 6.625 TL, Toplamda: 17.725 TL. Hasat maliyetleri de eklenince, üretici, zeytinyağı fiyatlarının düşük olmasından dolayı elde edeceği zeytinyağından kâr etmeyi ummadığı için zeytinine gereken ilgiyi göstermiyor ve sonuçta verim ile kalite düşüklüğü yaşanıyor.
İsmail Atıcı(Milas Ziraat Odası Başkanı): Bu sene verim çok düşük... Geçen yıldan %80 daha düşük oranda yağ elde edilecek. Geçen yıl 16 bin ton zeytinyağı elde edilmişti, bu sene bu rakamın en fazla 1,5-2 ton olması bekleniyor. Verim düşüklüğünde hastalıklar ve iklim değişiklikleri etkili oldu. Zararlılarla mücadele ve bordo bulamacı yapma bu nedenle üretici açısından zor oluyor. Mantar mikropları kış mevsimi soğuk(Sıfırın altında eksi derecelerde) geçmediği için, ılıman iklimde bu mikroplar kışı uyuyarak geçiriyor ve sonra azarak üremesine neden oluyor. Milas’ta arazi dağınık ve dağlık olduğu için zeytin bakımı ve zararlılarla mücadele tam yapılamıyor. Rekolte ve verim düşüklüğünün nedeni bu…
Atilla Totoş(Zeytindostu Derneği Genel Sekreteri): İtalyanlar, bu sene, zeytinde en büyük zararın iklim değişikliğine bağlı olarak düzensiz yağış ve yüksek sıcaklık kaynaklı olacağını Haziran ayında bildirdiler. Düzensiz yaz yağmurları, toprakta uykuda olan Akdeniz meyve sineğinin tüm yumurtalarının aktif hale gelmesini sağladı. Bu durum, ilaçlamalara rağmen zeytin meyvelerinde sinek hasarına yol açtı. Eskiden bir meyvede bir kurt olurken, bu sene birden fazla kurt olduğu görüldü. Bu da hasarı ağırlaştırdı. Aynı zamanda uzun süre yüksek hava sıcaklıkları yaşandı. Bu, zeytinin dalında gelişememesine yol açtı. Bu iklim değişikliğine bağlı bir sorun: hem meyve kaybına hem de yağda büyük kalite kaybına yol açtı. Bu sorun Güney Ege’de yaşandığı kadar Körfez bölgesinin zeytinlerinde de yaşandı.
Akdeniz havzasında İtalya, İspanya, Yunanistan bu sorunları yaşadı. Ancak sorun onlarda, bizdeki kadar ağır olmadı. Oralarda sorunun en az hasarla atlatılmasının nedeni, erken uyarı sistemlerinin kurulmuş olmasıdır. Bunun yanında devlet ve sektörle ilgili STK’ların sektörü yoğun olarak bilgilendirme ve yönlendirmelerinin bu gelişmelerde büyük payı bulunmaktadır. Türkiye’de bu uyarı sistemleri zamanında yapılamadı, geç kalındı…
Bizim bölgemizdeki genç nesil zeytin tarımına ilgi göstermemesi, çiftçilerin genelde 60-65 yaş üzeri yaş gruplarından oluşmasının yanında, zeytincilikte “Allah ne verirse” anlayışının hâkim olması ve işin rastlantılara bırakılması; verimi önemli ölçüde etkilemektedir. Muğla Büyükşehir Belediyesi, “Toprak ve Yaprak Analizi Laboratuarı” kurmuş olmasına rağmen zeytin üreticisi bundan yeterince yararlanamadı. Bu sene ürün rekoltesi düşüktü. Geçen sene tesisimde işlediğim ürünün ancak beşte birini(1/5) işledim, bu yıl. Üretici ağaçlarına bakmıyor…