'SAVAŞ-BARIŞ' VE 'CUMHURİYET' NEDİR !?

 

                

Dünya insanlarının var oldukları günden beri devam eden bir uğraş, bir acı, bir yıkım, bir yok oluştur Savaş!.. Bunun küçüğü-büyüğü olmaz, sonuçta karşındakini yok etmektir!.. Türk Dil Kurumu Sözlüğüne göre ise Savaş demek; "Devletlerin diplomatik ilişkilerini keserek giriştikleri silahlı mücadele, muharebe, harp, cenk" demektir... Bu mücadele, yazılı kuralları olmadan, düzenli ordular kurmadan, hayvanlar arasında da aynen mevcuttur!..

Savaş öyle acımasız, vicdansız ve yok edici bir uğraştır ki; başladığı tarihten itibaren artık genç-yaşlı-kadın-çocuk, kimsenin can güvenliği, varoluş sebebi, mesleği-kariyeri-zenginliği-fakirliği-mucit veya sanatçı olmasının hiçbir kıymet-i harbiyesi kalmaz!.. Savaşta onlar daha diriyken, esirken veya öldüklerinde insan değil; sırtlarına yazılan, ya da toptan söylenen sadece bir 'Rakamdan' ibaret, -3-5-8-26-29-37-54... gibi, sadece birer sayıdırlar artık!..

Peki, Arapça bir sözcük olan 'Cumhuriyet' nedir; "Milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği Milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimi" demektir... Yani; "Halkın seçim yaparak, kendi kendini idare ettiği bir yönetim" demektir... Bu yönetim biçimini 29 Ekim 1923 tarihinde, tam dört yıl süren "Kurtuluş Savaşı" nı bize kazandırdıktan sonra, büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk kurmuştu!.. Önümüzdeki günlerde de, bu güzel ama bir türlü değerini anlayamadığımız yönetim şeklimizin tam "100. Yıldönümünü" kutlayacağız!.. Tabii, bizler bunu bir bayram olarak coşkuyla kutlayacağız da, bazıları şu sırada devam eden İsrail-Filistin Savaşını bahane ederek, bu kutlamaları ertelediklerini duyurmaya başladılar, umarız kendilerine gereken yanıt halkımız tarafından bir güzel verilir diye düşünenlerdenim!? Elin savaşından benim Cumhuriyetime ne be !?

Benim Cumhuriyetim; öyle birilerinin ulufesi, hediyesi, 'hayrım olsun' diye bağışladığı bir yönetim değildir!.. Dünyanın en güçlü devletlerinin ordularına karşı 4 yıllık müthiş bir savaş sonrası kazanılmış, işgalcileri topraklarımızdan kovmuş muzaffer bir ulusun, her karış toprağı şehitlerimizin kanıyla yıkanmış, bileğinin hakkıyla kazandığı bir Cumhuriyettir!.. Hâlâ aramızda yıkılan ve yok olan 'Osmanlı Dönemini' yeniden geri getirmeye çabalayan kıt akıllı insanlar mevcut!.. Zaman zaman da fırsat buldukça deliklerinden burunlarını çıkarıp, müsait ortamı koklamaya çalışıyorlar ama, nafile!.. Atatürkçülük, Cumhuriyet, yeni dünyanın çağdaş yaşamı çoğu insanımızın içlerine kadar o kadar işlemiştir ki; bu hayalperest Osmanlı hayranlarının hayalleri hiçbir zaman gerçeğe dönüşmeyecektir!.. Göreceksiniz ki; 29 Ekim günü halkımız, Cumhuriyetimizin 100. Yılını en coşkulu şekilde kutlayacak, yine Ankara'da Anıtkabir'e milyonlarca insanımız ATASINA koşacaklardır, göreceksiniz!.. Yine İstiklâl Marşımız her yeri inletecek, yine Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi gençlerimiz tarafından coşkuyla okunacak, yine demokrasi ve özgürlük şarkıları yüreklerimizi ısıtacaktır!..

Sizleri bilemem ama ben Savaşı, zaman zaman yer kabuğunda oluşan 'Depremlere' benzetirim!.. Yıllarca biriken enerjiyi boşaltmak için sarsılan yerlerde büyük acı ve yıkımlara sebep olur, sonra da yine dinlenmeye, enerji ve kin depolamaya çekilir ya? İşte savaş da, insan, hayvan ve toplumların yıllarca biriktirdikleri kini-öfkeyi kanlı şekilde kusmaları olarak tanımlarım!.. Hani çoğu düşünürün "Savaş, doğal bir olaydır" demelerine katılmamak mümkün mü!? Bir gün savaşların biteceğini düşünmek, sadece aptallıktır!?

Peki, Barış ne demektir: "Savaşın bittiğinin bir antlaşmayla belirtilmesi sonrasındaki dostça durum"  demektir..."Yahu, bir gün 'Barış' yapılacaksa eğer, bu savaş niye?" diyenleriniz olabilir? İnanın bunun yanıtını ben de tam olarak bilemiyorum, zati kimseler de bilmiyor? Ama Deprem örneğini verdik ya, herhalde biz dünyalıların doğal, doğuştan anlımıza yazılmış olaylar galiba bunlar, ne bileyim ben!? Hani şurada iki satır yazı yazıyoruz diye, her şeyi de ben mi bileceğim yahu; gidin bir de bunları "günde iki defa doğru zamanı gösteren saat misali olan" sayın Bülent Arınç  gibi büyüklerimize sorun kardeşim!..            Sakin KOŞAR... 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI