"SEN DE Mİ BRÜTÜS !?"


Tarihte çok ünlü sözler vardır, bugün bile çoğu ülkelerin tarih kitaplarında hâlâ tekrarlanır durur ve hiç unutulmaz, yeni nesillere aktarırlar... Örneğin: Napolyon'a savaşın neyle kazanıldığını soranlara; "Para, para para!.." demesi... İngilizlerin sürekli dış politikalarında değişmeyen yaklaşımları için: "İngiliz dostluğu diye bir şey yoktur, sürekli İngiliz menfaatleri vardır!" diye söylemeleri... Osmanlı Donanmasının bir bölümünü yakan Venediklilere, Sokullu Mehmet Paşa'nın; "Siz donanmamızı yakarak sakalımızı tıraş etmiş oldunuz, ama biz sizin elinizden Kıbrıs'ı alarak kolunuzu kestik!.. Kesilen sakal daha gür çıkar, ama kesilen kol bir daha yerine gelmez!.." demesi... Yüce Atatürk'ün Çanakkale savunmasında 57. Alay askerlerine söylediği; "Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum!" sözü gibi...

Milâttan Önce (M.Ö.) 44 yılında da; Roma İmparatoru Julius Sezar, Roma'daki Senato binası önünde bir gurup Senatör tarafından tam 23 yerinden bıçaklanmış, ünlü İmparator da, var gücüyle bu saldıranlara karşılık vermeye gayret ediyordu!.. Arkasına baktığı bir anda, bu saldıranların arasında, küçüklükten beri kendi elleriyle büyüttüğü evlâtlığı olan genç 'Brütüs'ü görünce savunmasını bırakıp, ondan hiç beklemediği bu saldırı için; "Sen de mi Brütüs!?" diye sormuştu... Bu söz, "2021+44= 2065" yıldır, yakınlarından ihanet gören herkesin aklına gelen ilk 'özlü söz' olmaya devam etmektedir!..

Ancak, Brütüs'ün ihaneti sonrası, Roma'da hızlı göçler başlamış, Roma halkının -her şeye rağmen- yine de çok sevdiği bu acımasız ve daha 55 yaşındaki İmparator Sezar, bu beklemedikleri ölümünün sonunda, duygusal olarak ona saldıranlara kinlenmeye, onlardan uzaklaşmaya başlamışlar; Doğuya doğru göçler hızlanmış, 'Roma İdeali' terk edilmiş, Roma eski saygınlığını yitirmişti... Brütüs ise, aynı yıl içinde yaptıklarını bir türlü hazmedememiş, intihar etmiştir!.. Tıp literatüründe 'Brütüs Kompleksi' diye bilinen bir ruhsal hastalık da, adını buradan almıştır!..

Siyasetle gelen böyle ve en görkemli makamların en berbat sonucu budur!.. Sizi her gün alkışlayan, omuzlarında gezdiren ve çok güvenen insanlar; bir gün gelir, bir sebeple aniden karşınıza dikilir, sizi alaşağı etmek için uğraşırlar!.. Siyaset, bu bakımdan 'en nankör meslek' olarak bilinir!.. İşte Almanya'nın Hitler'i, İtalya'nın Mussolini'si, Rusya'nın Lenin ve Stalin'i, İngiltere'nin Churchill'i... DP İktidarı'nın Başbakanı merhum Menderes, bunlardan birkaçı... II. Dünya Savaşı'nda İngiltere'yi kurtaran Churchill'i, savaş sonrasında İngiliz halkı Milletvekili bile seçmedi, adam kahrolarak siyasetten çekildi, görüyor musunuz siyasetteki vefayı!?

Onun için, şu anda siyaseten görevde olup da, önemli makamları işgal edenler bunları çok iyi düşünmeli, bir gün görevleri bittiğinde, halkın arasında nasıl bir havayla anılacaklarını çok iyi hesap etmeli, ona göre davranmalıdırlar, benden söylemesi!..

Neyse, bugün de uçsuz bucaksız tarihe daldık, yine ipin ucunu kaçırdık galiba? İyisi mi, ben size şair İbrahim Ergin'in "Ben Demek Şeytana Özgü" şiirini yazarak bugün veda edeyim:

"Yağıverecek Nisan yağmurları için/ Aynalara yorgun bulutlar düşeli/ Ben, şeytanın umut yüklediği gemi/ Ben çığlık, ben sapına kadar delişmen/ Ve ben, içimin denizlerine demirli!..// Bir yerlerime güneş doğuyor gibi/ Gönlümce söyleşir uzak limanlar/ Tenem tenem saçlardan ateşler dökülür/ Yangın yerleri büyür düşüncelerde/ Ayazım çocukları toprağa gömülür!.."

E yazım bitti, şiirin sözleri de bitti, ne var da hâlâ bu köşeye bakıp duruyorsunuz ki? Sizin yapacağınız başka işleriniz yok mu? Eğer işiniz yoksa da, alın bir çubuk elinize, toprağı eşeleyin! Olmazsa, bir çakıyla bir kuru dalı soyuyormuş gibi yapın, yoldan geçen arabaları sayın!.. Para karşılığı, kadınları falakaya yatırın!.. Yok yok bu olmaz, Kayserili biri denedi, sonu fena oldu!.. Başka başka ne gibi işler de yapılır, ne bileyim ben!..            Sakin KOŞAR...

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI