ASAYİŞ VE EMNİYET BÖYLE Mİ SAĞLANIR !?
Tam da 30 Ağustos 2019 Zafer Bayramı kutlamaları sırasında, Batman İlimizden TV'lere ve internete bir haber düştü. "Batman Otobüs Garajında bir genç, aralarında kan davası bulunan iki kardeş tarafından defalarca bıçaklandı, kanlar içinde yere düşen gence yardıma gelenler, yine bu eli kanlı iki kardeşin elindeki sopalarla engellendi. Kanlar içinde yerde kıvranan genç, orada polisler ve güvenlikçiler olmasına rağmen, zamanında yardım edilemediği için kan kaybından öldü!.."
Haber aynen böyleydi. Görüntüleri izleyen herkes hayretler içinde kaldı!.. Çünkü, orada bulunan polisler ve güvenlikçiler, yerde kıvranan gence yardım etmek, ona saldıranları etkisiz hale getirecekleri yerde, garajda toplanan kalabalığı dağıtmakla uğraştılar, bir süre sonra da, acil müdahale edilemeyen genç, kan kaybından öldü!.. Sosyal medyadaki aşırı tepkiler üzerine Batman Valiliği bu polisler hakkında hemen soruşturma açmış. Belki bunlara disiplin cezası verilecek, belki yerleri değiştirilecek, belki de meslekten atılacaklar? Ama yine olan da, orada ihmalden ölen gence olacak!..
Yahu orada bıçak ve sopalarla saldırılan, ölüm halinde bir genç yerde yatarken, ona yardım edenlere engel olan bu iki cani varken, polisimiz ne diye onlarla değil de, meraklı kalabalığı dağıtmakla uğraşır!? Orada "Cinayete Tam Teşebbüs" halinde iki cani, kimseyi oraya yaklaştırmıyorlar, suça hâlâ devam ediyor ve asla teslim olmuyorlarsa, polisimiz bunların teslim olmaları için havaya uyarı ateşi açtıktan sonra, niye hemen ayaklarından vurarak teslim almamıştır!? Dünyanın en ileri ve demokratik ülkelerinde bu iş hep böyledir, hatta bazıları tehlikeli görülürse, doğrudan öldüresiye ateş edilir, olaya son verilir!.. Her şeylerini örnek aldığımız Amerika'da da durum aynen böyledir, defalarca böyle görüntülerini izledik.
Bu acı ve düşündürücü olayı izlerken, insan bir yandan olması gerekenleri düşünmeden de edemiyor? Orada iki cani ruhlu adam, şu kahrolası ve en ilkel geleneklerimizden biri olan "Kan Davası" gereğince ağır bir suç işlemişler, devletin polisinin de görev yapmasına mani olmaya çalışıyorlar. E, bu devlet size o bellerinizdeki 'tabancaları' niye verdi kardeşim!? "Süslü aksesuar içinde gezsinler, millete hava atsınlar" diye mi verdi!? En küçük sendika veya dernek üyelerinin, seslerini duyurmak için meydana çıktıklarında biber gazı, plâstik mermi, elektroşok kullanıp, tabancalarla havaya ateş ederek bunları durduruyorsunuz da, yerde ölüm halinde yatan bir genç için bunları niye yapmıyorsunuz!?
Geçenlerde halk otobüsü bir kaza yapınca, görüntü almaya çalışan DHA muhabirini darp edip, ters kelepçe takarak karakola götürmüşler, gazetecinin görev yapmasını şiddet göstererek önlemişlerdi. Şu anda o darp edilen ve rapor alan gazeteci arkadaşımız ile o polisler mahkemelik. Nasıl sonuçlanacağı da zati hepimizin malumu.
Ancak, bu anlayışla görev yapan polislerle, bu ülkenin ne asayişi ne de emniyeti korunabilir!.. Sayın İçişleri Bakanı bunları görmüyor, duymuyor mu!? Meslek içi eğitimlerle bu durumu düzeltemez mi? Biraz bu konuya da ağırlık verse nasıl olur acaba?
Emine Bulut'u katleden eski kocası Fedai V. ifadesinde; "Şeytan öldürmemi istedi, ben de gidip öldürdüm, cezamı da paşa paşa çekerim" demiş, iyi mi? Zati bizim insanımız hep kolaya kaçar, her suçu şeytanın üzerine atıverir. O polisleri de şeytan mı yanılttı acaba?
Hani eskiden yazdığım bir fıkra vardı; hacca gitmek için yola çıkan adam, dişi deveyi görünce dayanamamış da, iki hurma ağacı arasına salıncak kurarak deveyi becerdikten sonra ellerini havaya açıp; "Şeytana uydum Tanrım, bu son günahımdır, vallahi bir daha olmayacak!" deyince, Şeytan isyan edip; "Vallahi bu işte benim hiç günahım yok, binlerce yıllık Şeytanım ama, bu iki hurma arasına salıncak kurup, bir deveyi becermek aklımın ucundan bile geçmezdi!" demiş ya? Şeytanın hiç başka işi yoktu da, sizinle mi uğraşacaktı? Şu milenyum yıllarında bile boş verin bu safsataları yahu, yemiyoruz artık!.. Sakin KOŞAR.