İNSANLARI ANLAMAK MÜMKÜN MÜ !?

 

                İNSANLARI ANLAMAK MÜMKÜN MÜ !?

Doğadaki insan ırkı dışındaki çoğu hayvan, börtü-böcek, kuşlar, balıkların yaşamlarına baktığınızda, hepsinde 'Tekdüze' bir yaşam sürdürdüklerini görürsünüz!.. Hemen her gün aynı yiyeceklerle beslenir, aynı yerlere yuva yapar, aynı çevrede ikamet eder, yumurta ve yavru zamanlarında hep aynı davranışları gösterirler!.. Hepsindeki ortak özelik şudur: Yavrularını büyütüp de, kendi kendilerine beslenmeye, kendi becerileriyle yiyecek aramaya başladılar mı, onlarla bütün ilişkilerini keserler, biz insanlar bu davranışa "Azat Etme" deriz...

Birçok gelişmiş ülke insanları da, 18 yaşına gelmiş çocuklarını serbest bırakır, onlarla ilgilerini keser, herkesin kendi ayakları üzerinde durmasını böyle sağlarlar!.. Ama bizim gibi duygusal ve 'Ataerkil' toplumlarda bunu göremezsiniz, her şeylerine karışmaya, müdahale etmeye devam ederler, özgürlüklerini hiç vermek istemezler!.. 

Zekâ yapıları diğer canlılara göre gelişmiş olan insanoğlunun, ilgi alanları, yapmak istedikleri işler, beslenme alışkanlıkları da çok farklıdır!.. Bu yüzden hep bir arayış içindedirler, hep değişiklik ve çeşit isterler!.. (Zati her TV kanalındaki 'Yemek Yarışmaları' bunun kanıtı değil mi?) Bu da onları hep meşgul eder; her şeyin daha iyisini, daha yenisini, daha lezzetlisini, daha tazesini aramaya iter!.. Bu durum da, insanları huzursuz eden en önemli faktördür!.. Hiçbir insan elindekiyle yetinmeyi düşünmez; hep daha çeşidini ve  fazlasını ister, bu durum da ortaya bazı kavgayla çatışmalar çıkartır!.. Eğitim yoluyla 'Adaletli ve Sosyal Paylaşım' fikri her insana aşılanmak istense de, bugüne kadar bunda başarılı olanlara pek rastlanamadı!.. Eğer başarılı olunsaydı, bunca insan birbirine girer, bunca devlet birbirleriyle savaşır mıydı!?

Atalarımız demişler ki; "Her akıl bir olsaydı, dağda keçi güden mi olurdu?" demişler ya... Aslında bu da doğrudur ama, bir elin beş parmağı nasıl birbirine benzemezse, her parmağın görevinin ayrı olması gibi; yapılacak işlerde de akıl, bünye, beceri, isteğe göre hep çeşitlilik gösterir!.. Gücü-kuvveti yerinde olmayanın hamallık yapamayacağı gibi, zekâ seviyesi düşük insanların da bilim insanı olabilmesi, yeni buluşlar yapabilmesi, sağlık problemlerimizi çözebilmesi mümkün mü?

Biliyorsunuz; 2015 yılında bir 'FETÖCÜ Darbe' girişimine şahit olduk... Gerçekten akıllı, ileri görebilen, sonuçlarını düşünebilen zeki insanların yapacakları bir iş, bir hayal miydi bu !? Koca koca profesörler, doktorlar, mühendisler, askerler ve polisler, ilkokulu zor bitirmiş bir İmam olan 'FETÖ' emrine girmişler, güya bu kıt akıllarıyla ülkeyi ele geçireceklerdi, öyle mi? Zati gündüz vakti başladıkları darbe girişiminde apışıp kalıp, ne yapacaklarını bilemediler, yıllar süren hazırlıklarına rağmen sapır sapır döküldüler, sonunda liderleri ABD-Pensilvanya'ya kaçarken, diğer akılsızlar da teslim olup, hepsi de mesleklerinden oldular, yuvalarını darmadağın ettiler, mallarına el konuldu, olan da yine çocuklarına oldu!..

Neyse, bugün yaptığımız felsefe yeter, bir fıkrayla yazımızı bitirelim:

Tam dokuz defa evlenip de, kızlı-oğlanlı 16 evlât sahibi olan kadının son kocası da ölmüş... 52 Gün hayrından sonra bütün çocukları toplanmışlar, son kocasından olan ve en eğitimli oğlu, kardeşleriyle hazırladıkları soruları annesine sormaya başlamış: "Anne, biz kardeşlerimizle konuştuk, artık babamız yok, sen yaşlısın ve yalnızsın; sen ne istersen onu yapacağız: 1-Evde yalnız mı yaşamak istersin? 2-Her ay birimizin evinde mi kalmak istersin? 3-Yoksa, yine biriyle evlenmek mi istersin?" diye sorar... 16 çocuğu da pür-dikkat kesilmiş, annelerinin ne diyeceğini beklemişler...

Bir süre düşünen anneleri, üzgün ve ezik bir eda ile çok derin bir off çekerek şöyle deyivermiş: "Evlâtlarım, zati bu garip ananız koca yüzü gördü sayılır mı; Ali ile Veli, üç de ondan evveli, Recep, Şaban, Ramazan, bir de son rahmetli baban!.. Ben hepinize birer ay misafir olmak, sizleri rahatsız etmek yerine, bir kere daha evlenmek istiyorum, sizden son isteğim de budur!" demez mi?                       Sakin KOŞAR...

YAZARIN DİĞER YAZILARI