Artık bütün partilerimiz, sanki bir 'Üçüncü Dünya Savaşı'ndan çıkarcasına, dövüş-kavga-istifalar sonrası adaylarını belirleyip, artık pek sevdikleri yöre halkına -sırf hizmet içün- propaganda çalışmalarına nihayet başladılar ya? Bu arada bazı Parti Genel Başkanlarımız hızlarını alamayıp, (TİP gibi) Milletvekili oldukları halde bazı İl-İlçelerden kendileri de aday oldular ya? Bazıları (Gürsel Tekin gibi) aday yapılmadıkları için, kanal kanal dolaşıp, 40 yıl ekmeğini yedikleri partilerine demediklerini koymadılar ya? Bazıları da, yaptıkları hizmetleriyle adeta 'Efsane Başkan' olmuş partililerini (Eskişehir-Dikili-Çukurova... gibi) aday göstermeyip, ıskartaya çıkarmışlardı ya?
Yeni sisteme göre hem Cumhurbaşkanı, hem hükümet başkanı, hem parti lideri ve hem de 'Tarafsız' olacağı yönünde mevcut Anayasamıza göre Meclis kürsüsünde yemin etmiş olan sayın Cumhurbaşkanı önce Hatay'da, sonra da Ordu'da yaptığı konuşmalarda özetle şunları demek istedi: "İktidar partisi adayını seçerseniz, deprem bölgelerinde ev sahibi olursunuz, meselâ Hatay hizmet alabildi mi?.. Ordulular ne yapacağını bilirler, biz varsak doğalgaz olur, biz yoksak doğalgazsız kalırsınız!.." dedi, iyi mi? Peki, diğer parti adayları 'Yunan Devleti' insanları mıydı? Bu nasıl tarafsızlık, bu nasıl Anayasa yeminine bağlılıktı böyle!?
Hani Atalarımız; "İmam yellenirse, cemaat altına eder!" derlerdi ya? Sakarya'nın Kaynarca İlçesi ve Konya'nın da Akşehir İlçesi AKP'li Belediye başkan adayları da çıkıp, tıpkı sayın Cumhurbaşkanları gibi; "Bu işin lamı-cimi yok, bizim AKP'ye oy verirseniz hizmet var, oy vermezseniz hizmet yok!" diye seçmenlerin yüzüne açıkça söylediler, adeta tehdit ettiler!..
Ancak, 15 Şubat günü Bandırma'dan gelen haber hepsinden ilginçti: AKP'nin Bandırma Belediye Başkan adayı Mehmet Cemal Öztaylan vatandaşlara hitap ederken, bir vatandaşın; "Tarlanın dönümü 200 Bin TL efendim!" deyince çok kızdı ve onlara sağ eli başparmağını, işaret ve orta parmağı arasından geçirerek salladı, "NAH" anlamına gelen hareketi çekti, ya bu hareketi yiyenler şimdilerde nasıllar acaba?
Sizleri bilemem, ama beni en çok üzen birkaç olay ise şunlardı: Erzincan-İliç'te zehirle altın çıkarırken depolanan, dokuz türlü canlıları yok edici zehirle kaplı 10 Milyon Ton çamur, Fırat Nehri'ne doğru akıyor!.. Çevre Bakanı; "Bu çamurun kalkması için 400 Bin kamyon gerek" demişti... İşte o çamurun üzerinde birer çomakla gezinip, sanki oradan 9 işçiyi kurtaracaklarmış gibi verilen görüntüler ne kadar düzeysiz, ne kadar akıl ve izandan yoksun görüntülerdi öyle!? Böyle çocukça ve ilkelce kurtarma çalışması yapmak için mi bunca eğitim ve masraf ediliyordu acaba? Siz bu milletin aklıyla, acısıyla dalga mı geçiyordunuz!? Bu madenden Milyar Dolarları götürenlere yazıklar olsun, kazançları haram olsun!..
Tabii siyasilerimiz böyle yaparsa, millet de başka türlü 'Kudurmaya' başladı: Öğrenci öğretmenini, öğretmen de müdürünü öldürüyor!.. İnsanları sağlığına kavuşturmak için 'Hipokrat Yemini' etmiş doktor, kendi mesai arkadaşını tabancayla vuruyor!.. Vali gazeteci dövüyor, Kaymakam kendini öldürüyor!.. Devletin, vatandaşını korusun diye eğittiği ve beline taktığı beylik tabancayla Komiser, gidip polis olan eski karısını vuruyor!.. Yahu bu ülke insanlarına ne oldu böyle!? Her ay en az 30-40 kadın eşleri veya sevdikleri tarafından katlediliyor, bunların yarısı kadar da 'Faili Meçhul' halde öldürülmüş kadın bulunuyor!.. Bir yandan da, artık unutmaya başladığımız terör olayları hortlamaya başlıyor, kimsenin sokağa çıkma cesareti kalmıyor!.. Bir sürü siyasi partimiz ne yapıyor, ne işe yarıyor, bize neler oluyor, insanlarımıza ne oluyor Allah aşkına, bir fikri-zikri olan var mı!?
Yazımızı bir Neyzen Tevfik şiiriyle bitirelim bari:
"Kime sordumsa seni, doğru cevap vermediler/ Kimi 'alçak', kimi 'hırsız', kimi 'deyyus' dediler/ Künyeni almak için partiye ettim telefon/ 'Bizdeki kayda göre, o şimdi Mebus' dediler!.." Sakin KOŞAR...