Ne mutlu bizlere ki sevdalısı olduğumuz Cumhuriyet'imizin yüz yaşına tanık olan bir nesiliz! Geride bıraktığımız 2023 yılında, ülkemizin pek çok kentinde olduğu gibi yaşadığım kent İzmir'de de "Cumhuriyet Yüz Yaşında" etkinlikleri coşkuyla kutlandı. İzmir-Karşıyaka Belediyesi'nin 16 Ekim 2023'te Çatı Bostanlı Sergi Salonu'nda açtığı "Bir Millet Uyanıyor-Fotoğraf Sergisi" gördüğü ilgi üzerine Cumhuriyet Devrimlerine ışık olmaya devam ediyor. Sergi, Cumhuriyet'in doğuşuyla başlıyor, ulu önder Atatürk'ün aramızdan ayrılışı olan 1938 yılına dek gerçeklerin hayalleri aştığı on beş yıllık bir dönemi gözler önüne seriyor. Bu serginin önemli bir özelliği de Mustafa Kemal Atatürk'ün gerçekleştirdiği bütün devrimlerin hiç eksiksiz olarak sergilenmesidir.
Üstteki Cumhuriyet Yüz Yaşında yazısının altında beyaz ay yıldız bulunan, iki yanı Türk bayraklarıyla donatılmış, yüksek ve ışıltılı kırmızı takın içinden geçerek Sergi Salonuna giriyoruz. Salonun koridorları, duvarlarında "Atatürk ve Devrimler" fotoğraflarıyla; ekonomik, sosyal, siyasal ve gelişmiş düzeyiyle Türkiye Cumhuriyeti karşılıyor ziyaretçilerini.
Bağımsızlığımızı Sağlayan Kemalist Devrimler
Atılan ilk adımlar. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in ilan edilmesi ve aynı tarihte Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhurbaşkanı seçilmesiyle idari yapıda başlıyor devrimler. Onu eğitimden yargı sistemine, medeni kanuna kadar her alanda yapılan yenilikler izliyor. Çağdaş hukuk normlarıyla hızlı bir dönüşüme giriyor toplum. Saltanattan halka geçen egemenlik. Halifeliğin kaldırılması, tekke ve zaviyelerin kapatılması, laikleşme yönünde yapılan köklü değişimler. Halkın eğitiminin önünü açan alfabe ve dil devrimleri. Kamusal hayatta artık biz de varız diyen kadınlar. Hepsi karşımızda resmigeçit yapıyor. Yüzümde bir gülümsemeyle onlara baktıkça Mustafa Kemal Atatürk'e duyduğum saygım ve sevgim daha da artıyor.
Atılan ilk adımlara örnekler: "Ata'mızın İzmir'e Armağanı" İş Bankası'nın (1924; 1 Kasım) fotoğrafına bakarken, milli sermaye ile devrimler yapmayı öğreten Ata'mıza şükran duyuyorum. Kastamonu'da (1925; 23 Ağustos) ise başında şapkasıyla halka seslenirken "Efendiler, buna serpuş (şapka) denir" diyen sesini hatırlıyorum. Hıfzıssıhha Enstitüsü'nün kuruluşunda (1928; 27 Mayıs), çiçek, kuduz gibi salgın hastalıklara aşılar bulunduğunu ve dışarıdan serum ithali durdurulduğunu öğreniyorum. İzmir'de "Bir Halk Okulu" tasarısı olarak bizlere sunulan (1927;4 Eylül) Kültürpark! Burada açılan Fuar'da, ilk kez "İktisat Kongresi" gerçekleşir, sergiler yapılır, konserler verilir. Atatürk, TBMM'de okuduğu Nutuk'unu, 1927; 15-20 Ekim tarihleri arasında okurken otuz altı saatte tamamlanır NUTUK.
Dünya Ekonomik Buhranı
Sene 1929.Tam ayağa kalkıyoruz derken dünyayı kasıp kavuran ekonomik buhran gelmez mi! Buhranın ağır etkileri altında kalkınma arayışları... Bu koşullar altında, yeni bir dinamizmle ülkeyi ve insanını geri kalmışlığın elinden kurtarmak için harekete geçen bir avuç insanın onurlu mücadelesini anlatıyor bu bölümündeki fotoğraflar. "Bekârlık Vergisi" de bu bölümün dikkate değer hikâyelerinden biri. 1929; 18 Mart'ta Yozgat Milletvekili Süleyman Sırrı İçöz, 25-45 yaşları arasında bulunan tüm bekâr erkekler ile 20 ile 35 yaşları arasında olup da resmi bir daireden maaş alan kadınların "Bekârlık Vergisi" olarak maaşlarının bir kısmını ödemeleri için TBMM'ne bir teklif sunuyor. Bu tekliften maksat, savaşlar nedeniyle azalan nüfusumuzu çoğaltmak ve kalkınma hamlelerine hız vermek içindi. Bu husus halk arasında büyük yankı uyandırdı! Zamanın gazetelerinde bununla ilgili 1 Nisan Şakaları yapıldı. Tasarı uzun yıllar kabul edilmese de gündeme gelmeye devam etti.
"Mücadelede ilk hedef AKDENİZ'Dİ / Şimdi İkinci Hedef İKTİSAT" yazısıyla Tasarruf Haftası afişi karşılıyor bizleri. Cumhuriyet'in ilk on beş yılına dair fotoğraflara bakarken kendimden çok şey buluyorum. "Yerli Mallar Pazarları" fotoğrafında, üzerinde "İş Bankası" yazan kumbara, bana çocukluğumu anımsatıyor. Bizim neslimiz, bayram paralarımızdan ve harçlıklarımızdan kalanları, İş Bankası yazılı kumbaramıza atarak tasarruf yapmayı Atatürk Cumhuriyeti'nden öğrendi. "1929; 4 Nisan: Yerli Malı Haftası" fotoğrafı ise beni Ödemiş Zafer İlkokulu'mda her yıl kutladığımız Yerli Malı Haftası'na götürüyor. Öğretmenimiz Sami Önel'in yurdumuz ürünleriyle hazırladığı masa, gözümde canlanırken kulaklarımda ise "üretmenin değerini, yerli malı kullanmanın önemini" anlatan sesi. Artık ilkokullarda bu güzel haftanın kutlanmayışına üzülürken şu dizeler ağzımdan dökülüyor:
"Yeri malı yurdun malı / Her Türk onu kullanmalı."
Ekonomik Buhran sürse de Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyetin kurucu kadrolarının ellerinde, dünyanın şaşkın bakışları arasında yeni bir ülke, yeni bir devlet, yeni bir ulus doğduğunu görüyorduk. Dünyadaki hak ettiği yeri almayı kısa sürede başaran Türkiye Cumhuriyet'iydi bu.
Savaşlardan çıkmış bir ülkede mucizeler yaratmış Atatürk! Yabancıların mülkiyetinde iken Cumhuriyetin ilanından sonra satın alınarak millileştirilen demiryolları. Devletçilik İlkesiyle Türkçü Ekonomiden hiç şaşmadan ardı ardına hayata geçirilen fabrikalar (1934-1937); sanayileşme çabaları; çarkları döndürmek için açılan (Sümerbank ve Etibank) milli bankalar. Ana yurdu bir uçtan bir uca kuşatan ve devlet sermayesiyle açılan yeni demiryolu hatları; köprü ve barajlarla inşa edilen ülkemin fotoğrafları, film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyor. Kara dumanlarını savurarak gelen trenlere baktıkça gençlik yıllarımda söylediğimiz türküyü anımsıyorum:
"Kara tren gelmez m'ola? / Düdüğünü çalmaz m'ola?
Nazlı yâri gönderdim / Mektubunu yazmaz m'ola?"
Kemalist Devrimler, ulusu tepeden tırnağa yenilerken, ülkeyi kalkındırma inancına sahip bir nesil ortaya çıkıyordu. Beş on yıl öncesine kadar bir araya gelemeyen kız ve erkekler, okul sıralarında, çalışma hayatında, denizde ve spor karşılaşmalarında yan yana geliyorlardı. Cumhuriyet Gazetesinin 1929 yılında başlattığı Güzellik Yarışmalarında, 1932 yılının Türkiye Güzellik Kraliçesi seçilen Keriman Halis o yıl, Belçika'da düzenlenen Dünya Güzellik Yarışması'nda birinci seçilmişti. Gazi Mustafa Kemal, Keriman Halis'in başarısı üzerine, bir beyanatında "Keriman Ece" ifadesiyle Soyadları Kanunu'ndan iki yıl önce, aile soyadlarını hediye etmişti.
1938 yılında, Ata'mızı kaybetmiş olsak da kalbimizde yaşamaya, devrimleriyle ışığımız olmaya devam ediyor. "Bir Millet Uyanıyor" Sergisi, Cumhuriyet gençliğinin o benzersiz coşkusunu yeniden yaşamaya, değişime dair inancı ve gücü hep birlikte yaşatmaya davet ediyor. Sergi 19 Mayıs 2024 tarihine dek açık olacaktır. Görmemiş olanlarınıza bu sergiyi kaçırmamanızı içtenlikle tavsiye ederim.
Eğitmen-Yazar: Firdevs Tunçay